KONU ÖTESİ « ÖTEKİ KONULAR METAFİZİK ARAŞTIRMALAR CİN ŞEYTANLARININ SEMADA KULAK HIRSIZLIĞI:

CİN ŞEYTANLARININ SEMADA KULAK HIRSIZLIĞI:

CİN ŞEYTANLARININ SEMADA KULAK HIRSIZLIĞI:

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
138
10-10-2020:04:22
#1
[Resim: 2ZosNdhiffo3qsMuDQos08G24GacxofZRihNKDeV...NQ=s700-nd]

Cin şeytanları semada kulak hırsızlığı yapmak suretiyle gökten haber alan ve doğru yanlış öğrendiklerini diğer cinler vasıtasıyla falcı, büyücü, sihirbaz veya kâhinlerin kalplerine ulaştıran şeytan cinler de aynı grupta mütalaa edilebilir.
 
"(Cinler, dediler ki): Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk. Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendisini gözetleyen parlak bir alev buluyor."  (Cin suresi 9. Ayet)
 
Kur'ân'ın, hiçbir müdahaleye maruz kalmadığı anlatılmak istendiği çok açıktır. Bu doğrultuda kendisinden söz edilen diğer önemli hususlardan birisi de, kulak hırsızlığı olarak adlandırılabilecek; Kur'ân'da muhtelif ayetlerde bildirilen, bir kısım cinlerin, Mele-i A'lâ olarak nitelendirilen, Allah'ın meleklerle, görüşmesi esnasında, gizli bir yolla kulak hırsızlığı ile Mele-i A'lâ dan bilgi aşırarak, yeryüzünde bir şekilde ilişkili olduğu şeytanın askerleri falcı, büyücü, sihirbaz veya kâhinleri vasıtasıyla aktardığı fakat Felak ve Nas sureleri ile bu imkanlarının ortadan kaldırıldığı da bilinmektedir.
 
“O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun”?
“Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir”.
“Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık”.
(Mülk Suresi 3. 4. 5. Ayetler)
 
Şeytanlara atılan oklar, taşlar, alevli ateş, delici alev (roketler) ile, cin şeytanların Mele-i A'lâ dan kulak hırsızlığı yapmaları yasaklanmış ve engellenmiştir. Fakat hala günümüzde bile maalesef şeytan, Kur’an dan habersiz cahil insanları, insi ve cinni askerleri ile yönlendirerek  kullanmaktadır.
 
“Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkmaya koyulsalar, yine “Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde büyülenmiş bir toplumuz” derlerdi.
“Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik”.
“Onları, taşlanmış (kovulmuş) her şeytandan koruduk”.
“Fakat kulak hırsızlığı yapan olursa, parlak bir ateş onu kovalar”.
(Hicr Suresi 14.-18. Ayetler)
 
Nitekim cinlerin semada kulak hırsızlığı yapmak suretiyle gökten haber alan ve doğru yanlış öğrendiklerini diğer cinler vasıtasıyla falcılra, tılsımcı büyücülere, sihirbazlara veya kâhinlerin kalplerine ulaştıran şeytan cinler, hala bu üfürükçüleri benzer taktiklerle günümüzde de bile kullanmaya devam etmektedir. Cin şeytanları işbirlikçileri insi ve cinni ordularıyla, Hârût’la Mârût’dan aşırdıkları çoğu işlevini yitirmiş bu eski, eksik olduğundan sonuçları kestirilemeyen, yanlış kötü sonuçlar veren yitik uygulamalarla insanları saptırmak için onları şeytanın askerleri olarak kullanmaya devam etmektedirler; Allahualem.
 
Cin Şeytanlar hala bu iki melekten (Hârût’la Mârût) öğrendikleri ile karı ile koca arasını açacak ugulamaları yapmaya ve cin şeytanları tarafından kullanılmaya devam eden şeytan’ın askerlerini de aynı grupta mütalaa edilebilir. Felak ve Nas sureleri nazil olduktan sonra bu büyü ve sihirler hükmünü ve etkisini yitirmiştir.  Bkz:
 
“Onlar, Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine uydular. Gerçek şu ki Süleyman kâfir olmadı, fakat şeytanlar kâfir oldular; çünkü insanlara sihri, Bâbil’de iki meleğe, Hârût’la Mârût’a indirileni öğretiyorlardı. Halbuki bu iki melek, "Biz ancak imtihan vasıtasıyız; sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bilgi vermezlerdi. Fakat onlar bu iki melekten, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa Allah’ın izni olmadıkça onunla hiç kimseye zarar veremezlerdi. Yine de kendilerine fayda sağlayanı değil zarar vereni öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu (sihir) satın alan kimsenin âhiretten nasibi olmadığını çok iyi biliyorlardı. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür, bir bilselerdi”!
 
“Eğer onlar iman edip kendilerini kötülükten korusalardı şüphesiz Allah tarafından verilecek sevap daha hayırlı olacaktı”.
“Keşke bunu bilselerdi”!
(Bakara Suresi - 102-103.)
 
“Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık”.
“Onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk”.
“ Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler”. “Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır”.
“Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder”.
(Sâffât Suresi 6./10. Ayetler)
 
Muska, Tılsım, Kabala, Vefk ve Havas vb. şeytani uygulamalar da, Hârût’la Mârût’tan devşirilen, eksik ve yanlış sonuçlar veren, aynı zamanda imanı zedeleyen bu hükümsüz eksik ve yitik bilgilere dayanmaktadır. Felak ve Nas sureleri nazil olduktan sonra bu büyü ve sihirler hükmünü ve etkisini yitirmiş olmasına rağmen hala insanları Allah ile kandıran, tüccar üfürükçüler, falcılar, tılsımcı büyücü kabalacı havascılar ve kâhinler, şeytanın bilinçli ve gönüllü işbirlikçi askerleridir! Kur’an da, şeytanın bu askerlerine dikkat çekilmkte, şeytanî özellikler taşıyan ve yıldızlara bakıp gaybden haber veriyormuş gibi insanları birtakım yalanlarla, saçma sapan şeylerle kandırmaya çalışan üfürükçü falcıların ve kâhinlerin hiçbir bilgiye dayanmayan atıp tutmalarına işaret edilmektedir.
 
“Doğrusunu ALLAH Daha iyi bilir”.
Es Selam ve Dua ile,
METAFİZİK YAŞAMKOÇU.
DoğaötesiAraştırman
10-10-2020:04:22 #1

[Resim: 2ZosNdhiffo3qsMuDQos08G24GacxofZRihNKDeV...NQ=s700-nd]

Cin şeytanları semada kulak hırsızlığı yapmak suretiyle gökten haber alan ve doğru yanlış öğrendiklerini diğer cinler vasıtasıyla falcı, büyücü, sihirbaz veya kâhinlerin kalplerine ulaştıran şeytan cinler de aynı grupta mütalaa edilebilir.
 
"(Cinler, dediler ki): Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk. Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendisini gözetleyen parlak bir alev buluyor."  (Cin suresi 9. Ayet)
 
Kur'ân'ın, hiçbir müdahaleye maruz kalmadığı anlatılmak istendiği çok açıktır. Bu doğrultuda kendisinden söz edilen diğer önemli hususlardan birisi de, kulak hırsızlığı olarak adlandırılabilecek; Kur'ân'da muhtelif ayetlerde bildirilen, bir kısım cinlerin, Mele-i A'lâ olarak nitelendirilen, Allah'ın meleklerle, görüşmesi esnasında, gizli bir yolla kulak hırsızlığı ile Mele-i A'lâ dan bilgi aşırarak, yeryüzünde bir şekilde ilişkili olduğu şeytanın askerleri falcı, büyücü, sihirbaz veya kâhinleri vasıtasıyla aktardığı fakat Felak ve Nas sureleri ile bu imkanlarının ortadan kaldırıldığı da bilinmektedir.
 
“O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun”?
“Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir”.
“Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık”.
(Mülk Suresi 3. 4. 5. Ayetler)
 
Şeytanlara atılan oklar, taşlar, alevli ateş, delici alev (roketler) ile, cin şeytanların Mele-i A'lâ dan kulak hırsızlığı yapmaları yasaklanmış ve engellenmiştir. Fakat hala günümüzde bile maalesef şeytan, Kur’an dan habersiz cahil insanları, insi ve cinni askerleri ile yönlendirerek  kullanmaktadır.
 
“Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkmaya koyulsalar, yine “Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde büyülenmiş bir toplumuz” derlerdi.
“Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik”.
“Onları, taşlanmış (kovulmuş) her şeytandan koruduk”.
“Fakat kulak hırsızlığı yapan olursa, parlak bir ateş onu kovalar”.
(Hicr Suresi 14.-18. Ayetler)
 
Nitekim cinlerin semada kulak hırsızlığı yapmak suretiyle gökten haber alan ve doğru yanlış öğrendiklerini diğer cinler vasıtasıyla falcılra, tılsımcı büyücülere, sihirbazlara veya kâhinlerin kalplerine ulaştıran şeytan cinler, hala bu üfürükçüleri benzer taktiklerle günümüzde de bile kullanmaya devam etmektedir. Cin şeytanları işbirlikçileri insi ve cinni ordularıyla, Hârût’la Mârût’dan aşırdıkları çoğu işlevini yitirmiş bu eski, eksik olduğundan sonuçları kestirilemeyen, yanlış kötü sonuçlar veren yitik uygulamalarla insanları saptırmak için onları şeytanın askerleri olarak kullanmaya devam etmektedirler; Allahualem.
 
Cin Şeytanlar hala bu iki melekten (Hârût’la Mârût) öğrendikleri ile karı ile koca arasını açacak ugulamaları yapmaya ve cin şeytanları tarafından kullanılmaya devam eden şeytan’ın askerlerini de aynı grupta mütalaa edilebilir. Felak ve Nas sureleri nazil olduktan sonra bu büyü ve sihirler hükmünü ve etkisini yitirmiştir.  Bkz:
 
“Onlar, Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine uydular. Gerçek şu ki Süleyman kâfir olmadı, fakat şeytanlar kâfir oldular; çünkü insanlara sihri, Bâbil’de iki meleğe, Hârût’la Mârût’a indirileni öğretiyorlardı. Halbuki bu iki melek, "Biz ancak imtihan vasıtasıyız; sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bilgi vermezlerdi. Fakat onlar bu iki melekten, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa Allah’ın izni olmadıkça onunla hiç kimseye zarar veremezlerdi. Yine de kendilerine fayda sağlayanı değil zarar vereni öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu (sihir) satın alan kimsenin âhiretten nasibi olmadığını çok iyi biliyorlardı. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür, bir bilselerdi”!
 
“Eğer onlar iman edip kendilerini kötülükten korusalardı şüphesiz Allah tarafından verilecek sevap daha hayırlı olacaktı”.
“Keşke bunu bilselerdi”!
(Bakara Suresi - 102-103.)
 
“Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık”.
“Onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk”.
“ Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler”. “Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır”.
“Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder”.
(Sâffât Suresi 6./10. Ayetler)
 
Muska, Tılsım, Kabala, Vefk ve Havas vb. şeytani uygulamalar da, Hârût’la Mârût’tan devşirilen, eksik ve yanlış sonuçlar veren, aynı zamanda imanı zedeleyen bu hükümsüz eksik ve yitik bilgilere dayanmaktadır. Felak ve Nas sureleri nazil olduktan sonra bu büyü ve sihirler hükmünü ve etkisini yitirmiş olmasına rağmen hala insanları Allah ile kandıran, tüccar üfürükçüler, falcılar, tılsımcı büyücü kabalacı havascılar ve kâhinler, şeytanın bilinçli ve gönüllü işbirlikçi askerleridir! Kur’an da, şeytanın bu askerlerine dikkat çekilmkte, şeytanî özellikler taşıyan ve yıldızlara bakıp gaybden haber veriyormuş gibi insanları birtakım yalanlarla, saçma sapan şeylerle kandırmaya çalışan üfürükçü falcıların ve kâhinlerin hiçbir bilgiye dayanmayan atıp tutmalarına işaret edilmektedir.
 
“Doğrusunu ALLAH Daha iyi bilir”.
Es Selam ve Dua ile,
METAFİZİK YAŞAMKOÇU.

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi