EĞLENCE VE MÜZİĞİN İSLAM DİNİNDEKİ YERİ NEDİR?
EĞLENCE VE MÜZİĞİN İSLAM DİNİNDEKİ YERİ NEDİR?
KUR’ÂN-I KERİM’DE “MÜZİK” KAVRAMINI İFADE EDEN BİR AYET, KELİME, KAVRAM, VEYA YASAK BULUNMAMAKTADIR! :
İslam dini müzik konusunda ayrıntılı ve özel hüküm koymak yerine genel ilke ve amaçları belirlemekle yetinmiştir. Buna göre İslam’ın ilke ve esaslarına aykırı, günaha sevk eden, haramı teşvik eden müzikleri yapmak ve dinlemek günahtır. Haram olan bir şeyi tasvir etmek, haramları güzel göstermek, cinsel duyguları tahrik etmek ve mahremiyet kurallarına riayet etmemek gibi davranışlar caiz değildir. Dinimizin temel inanç, amel ve ahlak ilkelerine aykırı olmayan, haramların işlenmesine sebep olmayan müzik türlerini dinlemekte ise dinen bir sakınca yoktur.
Kur’an ve sünnette müzikle meşgul olmanın, müzik dinlemenin mutlak anlamda günah olduğunu gösteren deliller bulunmamaktadır. Aksine, Resûlullah’ın (s.a.s.), ilke olarak müziğin caiz olduğuna işaret sayılabilecek nitelikte ifadelerinin bulunduğu bilinmektedir.
Nitekim o, nikâhın duyurulması için def çalınmasını öğütlemiştir (Tirmizî, Nikâh, 6).
Yine bir bayram günü Hz. Âişe’nin yanında def çalıp türkü söyleyen iki cariyeye çıkışmak isteyenlere “Bırakın bu gün bayramdır” diye uyarıda bulunmuştur (Müslim, Îydeyn, 17).
Müzik yapmanın ve dinlemenin hükmünün ne olduğu konusu İslam bilginleri tarafından çokça tartışılmış, lehte ve aleyhte çok şey söylenmiştir. Tarafların ileri sürülen görüşleri, gerekçeleri ile birlikte değerlendirildiğinde müziğin mutlak anlamda yasaklanmadığı, aksine ilke olarak mubah kılındığı sonucuna ulaşılır (Bkz. Zeylaî, Tebyin, IV, 222).
DÜĞÜNDE EĞLENMENİN HÜKMÜ NEDİR?
İslam dini, gerek inanç ve ibadet esasları, gerekse sosyal hayat ve ahlâk ilkeleri itibariyle, fert ve toplum olarak insanın yaratılışına uygundur. Fıtrat dini olan İslam’ın, insanın fıtrat gereği olan ihtiyaç ve arzularının karşılanmasına önem vereceği açıktır. Bu itibarla, insanın maddi/bedensel ihtiyaç ve isteklerinin karşılanmasını mubah gördüğü gibi, ruhi-manevî, bedîî- estetik ihtiyaç ve arzularının karşılanmasını da aynı şekilde mubah görmüştür.
Burada düğünlerde müzikli eğlence yapmanın sakıncalı olup olmadığı akla gelmektedir. Kur’an ve sünnette de müzik dinlemenin haram olduğunu ve müzik dinleyenlerin günahkâr olacağını ispata yetecek yeterli açık delil bulunmadığı görülmektedir.
Nitekim Resûlullah (s.a.s.), nikâhın duyurulması için def çalınmasını öğütlemiştir (Tirmizî, Nikâh, 6).
Yine bir bayram günü Hz. Âişe’nin yanında def çalıp türkü söyleyen iki kız çocuğunu yadırgayanları “Bırakın bu gün bayramdır.” diyerek uyarmıştır (Müslim, Îydeyn, 4).
Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: “Benim yanımda iki kız çocuğu, Buas savaşı ile ilgili hamâsî ezgiler söylerken Resûlullah (s.a.s.) çıkageldi. Gidip yatağın üzerine yan üstü uzandı ve yüzünü de aksi istikamete çevirdi, derken babam Ebu Bekir (r.a.) içeri girdi. Beni azarladı ve ‘Resûlullah’ın hane-i saadetlerinde şeytan çalgısı ha!’ dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.), ona yönelip ‘Bırak onları (söylesinler!)’ buyurdu. Onlar sohbete dalıp, bizden dikkatlerini çekince, ben çocuklara göz işareti yaptım, kalkıp gittiler.” (Buhari, Îydeyn, 2)
Diğer bir rivayette Hz. Âişe (r.a.) der ki: “Bir bayram günüydü. Habeşliler, mescitte kılıç-kalkan oyunu oynuyorlardı. Ben mi Resûlullah’tan (s.a.s.) talep etmiştim yoksa o mu dedi, bilemiyorum;
- Seyretmek ister misin? buyurdular. Ben de,
- Tabii! dedim. Kalktı, beni arkasına aldı, yanağım yanağına yakın halde durduk.
- Ey Erfideoğulları göreyim sizi (oynayın)! diyordu. Ben usanıncaya kadar böyle devam ettik. (Usandığımı fark edince),
- Yeter mi? buyurdular. Ben,
- Evet! dedim. Bunun üzerine;
- Öyleyse git! dediler.” (Buhârî, Îydeyn 2; Müslim, Îydeyn, 4)
Amir İbn Sa’d (r.a.) anlatıyor: “Bir düğün sırasında Karaza İbn Ka’b ve Ebu Mes’ûd el-Ensâri’nin yanına girdim, bazı kız çocukları şarkı söylüyorlardı. Ben dayanamayıp, ‘Sizler, Resûlullah’ın (s.a.s.) Bedir ashabından olun da yanınızda şu iş yapılsın, olacak şey değil!’ dedim. Bunun üzerine onlar, ‘Otur, dilersen bizimle dinle, dilersen git, Bize düğünde eğlenme ruhsatı verildi!’ dediler.” (Nesâî, Nikâh, 80)
Bütün bunları göz önünde bulunduran âlimler, düğünlerde ve bayramlarda insanların haram sözler söylemeden ve haram işler işlemeden def çalıp, türkü söyleyip oynayabileceklerini ve eğlenebileceklerini söylemişlerdir (Bkz. Kettânî, et-Terâtîbu’l-idâriyye, II, 79-80).
(FETVA DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANLIĞI).