KİMDİR SÖZÜ ALLAH’INKİNDEN DAHA DOĞRU OLAN?:
Din adına tek hüküm (kural) koyucu sadece Allah’tır. Allahü teala, dinini ve hüküm mesajlarını insanlığa, Melekleri ve Peygamberleri aracılığı ile Kuran vasıtasıyla eksiksiz, çelişkisiz, ayrıntılı, tamamlanmış ve açık bir şekilde tebliğ etmiştir. Bu ise Kuran’ın ayetleri ve emirleri ile sunduğu hususları belirleyip, Allah’ın emrettiği Kuran’ın anlattığı şekilde İslam’ı kabul etmek, Allahü teala dışında hiçbir fani beşer kimsenin hüküm koyucu olarak kabul edilmemesi demektir. Kuran’ı insanlara ileten ve kendisi de kayıtsız ve şartsız yalnız Allah’ın emirleri Kuran’a uyan Peygamberimiz Hz Muhammet Mustafa (s.a.v) ve Allah’ın kelamı Kuran’ın ayetleri dışında bir başka dini kaynağı insanlara bildirmemiş, sunmamış ve yazdırmamıştır!
O, SANA KİTAB’I İNDİRENDİR. ONUN BAZI ÂYETLERİ MUHKEMDİR, ONLAR KİTABIN ANASIDIR. DİĞERLERİ DE MÜTEŞABİHTİR. KALPLERİNDE BİR EĞRİLİK OLANLAR, FİTNE ÇIKARMAK VE ONUN OLMADIK YORUMLARINI YAPMAK İÇİN MÜTEŞABİH ÂYETLERİNİN ARDINA DÜŞERLER. OYSA ONUN GERÇEK MANASINI ANCAK ALLAH BİLİR. İLİMDE DERİNLEŞMİŞ OLANLAR, “ONA İNANDIK, HEPSİ RABBİMİZ KATINDANDIR” DERLER. ANCAK AKIL SAHİPLERİ DÜŞÜNÜP ANLAR. (Âl-i İmrân Suresi 7. Ayet)
Hz Peygamberimizin söylemiş olduğu isnat ve iddia edilen bir rivayet söz veya bir yorum şayet Allah’ın kelamı Kuran’la çelişir, dine ilave veya eksiltme yaparsa, bu rivayet veya yorum hem dine, hem de Peygamberimiz’e atılan bir iftiradır. Uydurma hadis rivayeti, söylenti ve izahları, tarihin sadece belli bir dönemiyle ilgili tarihsel kararları, geleneksel şahsi istek ve görüşlerini sonradan dine sokan, dinin özellikle uygulama alanını bir yığın uydurmayla ve Kuran’da yer almayan dinin özüne aykırı söylenti ve izahlarla dolduran hurafeci dünyalık peşindeki tacir ehli bid’at zihniyetir. Bu bağlamda dinin kaynağı olarak neden yalnızca Allah’ın kelamı Kuran’ı benimsememiz gerektiğini, Kuran’da geçmeyen hususların neden İslam’ın evrensel hükümleri olamayacağını iyi kavramak zorundayız.
“DE Kİ: “BEN TÜREDİ BİR PEYGAMBER DEĞİLİM. BANA VE SİZE NE YAPILACAĞINI DA BİLMEM. BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM”. (Ahkâf Suresi 9. Ayet)
Ayrıca dine atfedilen ve dinin kesin bir hükmü sanılan birçok uygulama ve hususun, Kuran’da yer almadığını ve bu yüzden bu bid’at ehli fasık müşrkler tarafından uydurmalara ilahi dinsel bir anlam yüklemenin hatalı olduğunu idrak edemezsek şeytanın ve ateşin azabından kutulamayız. Yani din olarak sunulan uydurma hadisler ve mezhepsel söylenti ve yorumlar gibi hurafelerin, insanları dinden soğutarak ve şeytana esir ederek cehennem ateşine sürüklediği bir neticedir. Doğru ve dinin tek kaynağı olan Allah’ın kelamı Kuran’dır! Buradaki rivayetler, gelenek ve fikirlerimiz de ancak en azından hç olmazsa bir ayetle delillendirildiği yani Kuran’a uyduğu ölçüde doğrudur.
“KİMDİR SÖZÜ ALLAH’INKİNDEN DAHA DOĞRU OLAN”? (Nisâ Suresi 87. Ayet)
BENDEN KUR’AN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMAYIN. KİM, BENDEN KUR’AN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMIŞSA, ONU İMHA ETSİN! (Muslim-Zuhd/72(3004) /4137 Ebu Davud-İlm/3(3647) /4136 Musned-c.3.12.21.39 Darimi-Mukaddime/42)
İslam dininin Kuran dışılıktan, uydurma hurafelerden kurtarmayı ve Peygamber efendimiz’e atılan iftiraları müşrik bid’at ehlinin uydurulmuş dini olduğunu anlayıp red etmeliyiz. Tüm Müslümanları din kardeşim biliyor, hiçbir bir mezhep ayrımı yapmıyor, hiçbir din kardeşimi kırmayı veya incitmeyi hedeflemiyorum. Fakat falanca kırılır, filanca hakkımızda ileri geri konuşur bizi boykot aforoz ederler diye din adına da bidat ehli tarafından uydurulan hurafeleri ve Peygamberimiz’e atılan iftiraları göz ardı edemem! Allah’ın emrettiği ve razı olacağı şekliyle İslam’ı doğru anlamak ve tebliğ etmek zorunda olduğumuzu hatırlatıp, din kardeşlerimi de uyararak şeytanın ve ateşin şerrinden sakınmaya çağırıyorum.
“ANDOLSUN, SENDEN ÖNCE DE PEYGAMBERLER GÖNDERDİK. ONLARDAN SANA KISSALARINI ANLATTIĞIMIZ KİMSELER DE VAR, DURUMLARINI SANA BİLDİRMEDİĞİMİZ KİMSELER DE VAR. HİÇBİR PEYGAMBER ALLAH'IN İZNİ OLMAKSIZIN HERHANGİ BİR ÂYETİ KENDİLİĞİNDEN GETİREMEZ. ALLAH'IN EMRİ GELİNCE DE HAK UYGULANIR VE O ZAMAN BÂTILI SEÇENLER HÜSRANA UĞRAYACAKLARDIR”. (Mü’min Suresi 78. Ayet)
Gönderilen peygamberlerin sayısını Allah’tan başkasının bilemeyeceği muhakkak olmakla beraber, tefsirlerde, yüce Allah’ın 124.000 peygamber gönderdiği rivayet edilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de bunlardan sadece 25 tanesinin isimleri zikredilmekte, hayatları ve Allah’ın emirlerini tebliğ hususunda verdikleri mücadelelerden bahsedilmektedir. Âyet-i kerimede ayrıca, peygamberlerin kendiliklerinden ortaya çıkmadıkları, getirdikleri mucizeleri de Allah’ın emri ve izni ile getirdikleri ifade edilmektedir. (DİYANET VAKFI MÜ’MİN SURESİ 78. AYET MEALİ AÇIKLAMASI -TEFSİRİ-)
Hiç şüphesiz biz Kuran’dan ne kadar çok ayet ile delil getirirsek getirelim yine de Kuran’ı yeterli görmeyerek falanca mezhepten, filanca uyduruk dinden, falanca şekilci hurafe tarikattan olduklarını söyleyerek görüşlerimize karşı çıkanlar ve bize kızanlar olacaktır. Hadisçiler hadis kitapları bilinmeden, fıkıhçılar fıkıh kitapları olmadan İslam anlaşılamaz, halk dini yaşayamaz diyerek kendilerine bir ruhban tabakası oluşturmakta, anlayamayacağımız hurafe uydurma yalanlarla bizlere Kur”anı yasaklayıp, uyduruk ve temelsiz seçerlerle babadan torunlarına bütün zürriyetlerine devrolunan dünyalık saltanatlarlar ve dünyalıklar devşirerek ruhbaniyet sultanlıkları kurmaktadırlar.
Kur’an ve ayetlerin manasını anlamak ve hayatına uygulamanın yerine, dini ve cenneti sadece namazla sınırlandırıp, yok parmağını 3 santim açtın, yok ayakların 4 santim açık, yok şöyle durdun, yok parmaklarını 2 santimden fazla açtın vb. hurafelerle korkutup vs… vs… diyerek, dinden ve ayetlerin mana ve idrakinden bihaber, hiçbir delil ve ayete dayanmayan, özden uzak din mafyası şekilci, tiyatrocu, züppeli ve züppesiz din taciri ehli müşrikler, hala hiçbir delil ayet göstermeden, söylenti rivayetlerle hurafeleri din diye anlatıp savunarak, uyanmasınlar diye siz anlamazsınız diye Kur’an’ı okutmayarak, okumadıkları için de sorgulanmadan sadece duyduklarına inananmak zorunda olan cahil insanları efsunlayıp badeleyerek kör edip, zürriyetlerine devrolunan dünyalıkları ve saltanatlarını sürdürüp, ‘yorgun deve dikensiz yürümez’ misali, cahil avamın sırtından, yanmaz kefenler, terlikler, seccadeler vb… daha yaratıcı sözüm ona ‘dini ürünlerle’… pazarlama taktikleriyle birlikte manadan ve özden uzak hiçbir delile ayete dayanmadan ve sorgulanmadan hurafe uydurulmuş şekilciliğe ve tiyatroya malesef hala devam edebiliyorlar.
Bu tarz yaklaşımlar sergileyen manadan ve özden uzak, uyduruk şekilci, tiyatrocu bidat ehli müşriklere şu sorular sorulmalıdır!:
- ALLAHÜ TEALA DİNİ VE KUR’AN’I TÜM İNSANLARIN ANLAMASI İÇİN Mİ YOKSA SADECE RUHBAN ÜÇ DÖRT KİŞİNİN ANLAMASI İÇİN Mİ İNDİRDİ?
-KURAN’DA HANEFİLİK, ŞAFİLİK, ALEVİLİK, ŞİİLİK, VAHHABİLİK ŞEKLİNDE MEZHEPLER Mİ VAR, YOKSA TEK BİR TEVHİD DİNİNDEN Mİ BAHSEDİLİYOR?
-ALLAHÜ TEALA KURAN’DA DİNİN REHBERİ DİYE BUHARİ’DEN, MÜSLİM’DEN, ON İKİ İMAM’IN ESERLERİNDEN, İLMİHALLERDEN, MUVATTA’DAN, MEKTUBATDAN MI BAHSEDİYOR?
-PEYGAMBERİMİZİN (SAV) MEZHEBİ VAR MIYDI, HANGİSİYDİ?
-DÖRT HALİFENİN MEZHEBİ VARMIYDI, NEYDİ?
Kuran ayetlerini inceleyip, bu soruların cevabını bulalım ve Kuran’ın dinin tek kaynağı olarak yeterli olup olmadığını yine Kuran’dan ayetler ve delillerle tespit edelim:
“O GÜN HER ÜMMETİN İÇİNDEN KENDİLERİNE BİRER ŞAHİT GÖNDERECEĞİZ. SENİ DE HEPSİNİN ÜZERİNE ŞAHİT OLARAK GETİRECEĞİZ. AYRICA BU KİTAB'I DA SANA, HER ŞEY İÇİN BİR AÇIKLAMA, BİR HİDAYET VE RAHMET KAYNAĞI VE MÜSLÜMANLAR İÇİN BİR MÜJDE OLARAK İNDİRDİK”. (Nahl Suresi 89. Ayet)
Görüldüğü gibi Allahü teala bu ayette, Kuran’ın her şeyi açıkladığı, bizi doğruya ve hidayete ilettiği söylenmektedir. Kuran dinle ilgili her şeyi açıklıyorsa diğer kaynaklara, ilmihal kitaplarına ve Kur’anı dışlamaya ötelelemeye ne gerek var? Allahü teala dinle ilgili her şeyi Kuran’da açıkça ve tam olarak açıkladığını söylerken niye hâlâ Hanbeli, Şafi, Hanefi, Caferi, Maliki diye Kuran’da olmayan sonradan uydurulmuş mezhepleri dini kimliğimizin bir parçası mecburiyeti olarak kabul ediyoruz? Neden Allah Kuran’da bize dinin adını Müslüman (İslam olan) diye isim takmışken Sünni, Şii, Hanefi, Şafi diye isimleri kullanıp onlarca fıkralara bölünerek ayrılarak islamı parçalıyor ve Allahü teala’ın bize verdiği ismi yetersiz görüyoruz?
“KENDİLERİNE OKUNAN KİTABI SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMEDİ Mİ? ŞÜPHESİZ BUNDA İNANAN BİR KAVİM İÇİN BİR RAHMET VE BİR ÖĞÜT VARDIR”. (Ankebût Suresi 51. Ayet)
“PEYGAMBERLERİ, ONLARA DEDİ Kİ: “BİZ ANCAK SİZİN GİBİ BİRER İNSANIZ. FAKAT ALLAH, KULLARINDAN DİLEDİĞİNE (PEYGAMBERLİK) NİMETİNİ BAHŞEDER. ALLAH’IN İZNİ OLMADIKÇA, BİZİM SİZE BİR DELİL GETİRMEMİZ HADDİMİZE DEĞİL. MÜ’MİNLER ANCAK ALLAH’A TEVEKKÜL ETSİNLER.” (İbrahim Suresi 11. Ayet)
“RABBİNİN KELİMESİ KUR’AN DOĞRULUK VE ADALET BAKIMINDAN TAMDIR. ONUN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK YOKTUR. O, HAKKIYLA İŞİTENDİR, HAKKIYLA BİLENDİR”. (En’âm Suresi 115. Ayet)
Doğrusunu Allah Daha İyi Bilir.
“EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU”!
“RABBİ ZİDNİ İLMEN VE İMANEN VE ELHIKNİ BİSSALİHİN”.