Tam Versiyon: 1612'de İstanbul'daki ilk Hollanda elçisi: Cornelis Haga ve Hollanda Kapitülasyonları
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
İstanbul'daki ilk Hollanda elçisi: Cornelis Haga ve 1612 tarihli Hollanda kapitülasyonları;



The First Dutch Ambassador in Istanbul: Cornelis Haga and the Dutch Capitulations of 1612 - Bülent ARI.
 
Haga İstanbul’a gelirgelmez önce Venedik ve İngiltere elçileri, sonra da Fransız elçisi çeşit-li entrikalarla ve rüşvet teklifleriyle Hollanda’ya kapitülasyon verilme-sini engellemeye çalıştılar.Tezimizin dördüncü bölümü Haga’nın İstanbul’daki ilk faaliyetleri-ne ayrılmıştır. 

Beşinci bölümde Haga’nın Sultan Ahmed’le görüşüpkapitülasyon elde etmesi ve Halil Paşa’nın yardımları, altıncı bölümdeise kapitülasyonların Hollanda’ya sağladığı ticarî fayda üzerinde durul-muştur. Alexander De Groot’un konuyla ilgili çalışması, daha ziyâde Hollanda Tarihinin Kaynakları (Bronnen Tot De Geschidenis, Leva- antschen Handel , c. I-II) serisinden ve Hollanda arşivlerinden K. He-eringa tarafından matbu olarak yayınlanan belgelere dayanmaktadır.

Bizim araştırmamız ise Haga’nın kayıt defteri olarak adlandırabileceği-miz ve kendisinin elçiliği esnasında Osmanlı hükümetinin bu konuda-ki yazışmalarının derlendiği bir mecmuaya (Paris Bibliotheque Nati-onale Supplement Turc 118) dayanmaktadır.De Groot’un tezinde Haga’ya ait olan bu defter zikredilmekle bera-ber yeteri kadar değerlendirilmemişti. Tarafımızdan tezin sonuna ek olarak tamamı verilen ve 217 belgeden oluşan defer, Hollanda ile dip-lomatik ilişkilerin kuruluşundan itibaren Osmanlı hükümetince mahal-lî idarecilere verilen emirler ve bilhassa kaptan-ı derya ve sonra sadra-zam olan Halil Paşa’nın çabalarına ışık tutmaktadır. 

Defterdeki tümbelgeler incelenerek, Hollanda ve Venedik arşivlerindeki kayıtların tah-liliyle hazırlanan bu tez, bir bakıma klasik dönemde Osmanlı padişahı-nın bir kapitülasyonu nasıl verdiğini incelemektedir. Bir yabancı elçi-nin hangi diplomatik yazışmalar sonucu İstanbul’a gönderildiği, İstan-bul’a geldikten sonra hangi protokol kurallarının uygulandığı gibi me-seleler, vesikalar ışığında açıklanmaktadır. Ayrıca İstanbul’da bulunandiğer ülkelere mensup elçilerin Osmanlı hükümeti nezdinde sürdür-dükleri çeşitli engelleme faaliyetleri de dikkate sunulmaktadır. Bu en-gellemeleri aşmak için Hollanda elçisinin nasıl bir lobi faaliyeti yürüt-tüğü, kimlerle temas edip hangi vaadler ve hediyelerle Divan üyeleriniikna ettiği ortaya konmaktadır. Araştırmamızın gösterdiği üzere, bütün bu engelleri aştıktan sonra-dır ki, elçi, Osmanlı padişahının huzuruna çıkarak hüsn-i kabul görüpkapitülasyon ihsanına mazhar olabilmektedir. Tabiî bu yoğun diplo-matik faaliyeti yürütebilmek için elçinin İstanbul’da nüfuzlu birinin yardımına ihtiyacı vardı. Hollanda elçisi Cornelis Haga’yı himayesinealan kişi Sadrazam Halil Paşa’dır. Halil Paşa ona her türlü yardımı yapmış, gerektiğinde kendi cebinden borç vererek Osmanlı başkentindehediye verilecek kimseler konusunda rehberlik etmiş ve Haga’yı diğer vezirlerle, ulemâyla, askerî ricâlle ve hatta kendisinin ve padişahın daşeyhi olan Aziz Mahmud Hüdayi ile tanıştırarak Hollanda’ya kapitü-lasyon verilmesi hususunda muvâfakatlerini temin etmiştir.

Haga bu sûretle Venedik, İngiltere ve Fransa elçilerinin bütün ent-rikalarına ve rüşvet tekliflerine rağmen kapitülasyon almaya muvaffak olmuştur. Halil Paşa kapitülasyon alındıktan sonra da yardımlarınıesirgememiş ve Hollandalı tüccarların Osmanlı limanlarında rahatçaticaret yapmalarını temin için beylerbeylerine mektuplar yazarak ge-rekli kolaylığın sağlanmasını talep etmiştir. Halil Paşa mektuplarında,“Nederlanda elçisi bizim çırağımızdır” diyerek onu kendi himayesin-de olduğunu açıkça ifade etmektedir.Halil Paşa’nın yeterince başarı gösteremediği tek husus Garb Ocak-ları’nda tutulan yüzden fazla Hollandalı esirin serbest bırakılması me-selesidir. Bilhassa Cezayir Beylerbeyi bu konuyu uzun zaman sürün-cemede bırakmış, bütün teşebbüsler akîm kalmıştır. Bunda Hollanda-lı korsanların da payı vardır. 

O zamana göre muazzam sayılan gemile-riyle Akdeniz’de dolaşan Hollandalı korsanlar, bu arada bazı Cezayirgemilerine de saldırıp esir ettikleri Müslüman gemicileri Malta’da sat-mışlardı. Cezayir Beylerbeyi bu hususu dile getirerek, kendi esirlerigelmediği için Hollandalıların serbest bırakılmasına ocak ağalarının ve yoldaşların rıza göstermediğini ifade etmiştir.Kapitülasyon alındıktan sonra 1621 yılına kadar olan ilk safhadaHollanda’nın Akdeniz ticaretinde büyük bir canlanma görülmüştü.Öncelikle bütün Akdeniz’de Hollanda’nın bir konsolosluk ağı kurul-muştur. 1612’den 1617’ye kadar sırasıyla Halep, İskenderiye, Kıbrıs,Mora, İnebahtı, Eğriboz, Mezistre, Venedik, Cenova, Zante, Livorno ve Sicilya’da Hollanda konsoloslukları açılarak ticaretin canlanmasıiçin diplomatik altyapı hazırlanmıştır. 

Dikkat çekici olan husus, Os-manlı padişahının diplomatik olarak tanımasını ifade eden kapitülas- yonlar, henüz bağımsızlığını Avrupa’da kabul ettirememiş olan Hol-landa Cumhuriyeti’ne bir anlamda siyasî nefes aldırmıştır.Bu tarihten sonra hızla gelişen Hollanda ekonomisi, Akdeniz tica-retinde Venedik ve Fransa’nın yanında kendine önemli bir yer edin-miştir. 1620’lerde yılda iki yüzden fazla Hollanda gemisi Akdeniz’defaaliyet gösteriyordu. Artan ticaret hacmi dolayısıyla 1625’te elçi Ha-ga’nın tavsiyesiyle Akdeniz Ticaret ve Seyrüsefer Müdürlüğü (Direc-teuren van den Levantschen Handel ende de Navigatie op de Midde-landsche Zee/Dutch Levant Company) kurulmuştur. 

Bu müdürlük, İngiliz Levant Kumpanyası gibi ticaret tekelini elinde tutmaktan dahaçok Hollanda ticaretinin Osmanlı limanlarındaki koordinasyonu rolü-nü üstlenmişti. Bu dönem, Hollanda’nın Altın Çağı (Gouden Eeuw)kabul edilen 1600-1650 yıllarına rastlamaktadır. Fakat 1630’dan son-ra İpek ve Baharat yolları önemini kaybedip Hindistan baharat ticarettekelinin Hollanda Doğu Hindistan Kumpanyası’nın (Oost Indische)eline geçmesiyle Akdeniz ticareti ikinci plana düşmüştür. Artık Hindis-tan ile Atlantik ticareti ve daha sonra Amerikan kolonileri ön planday-dı. Bu durum Hollanda’nın İstanbul temsilciliğine de yansımış, İstan-bul’da 27 yıl elçilik yapan Haga’nın 1639’da dönüşünden sonra Hol-landa Cumhuriyeti İstanbul’a bir süre elçi göndermemişti.İstanbul temsilciliği maslahatgüzârlarla idare edilip, ancak 1680’deelçi Justinus Colyer’e yeni bir kapitülasyon verilmişti. Haga’dan sonraHenric Corps, Nicolas Ghisbrechti ve Levinus Warner maslahatgüzârolarak görev yapmış, 1667’de nihayet elçi pâyesiyle gönderilen JorisCrook’un yolda ölmesi üzerine aynı yıl Justinus Colyer İstanbul’agönderilmiştir. 1682 yılında İstanbul’da ölen Justinus’un yerine oğluJacobus Colyer elçi tayin edilmiştir. 1725 yılına kadar bu görevi sür-düren Jacobus Colyer 1699 Karlofça Antlaşması müzâkerelerinde İn-giliz elçisiyle birlikte arabulucu olarak büyük hizmet görmüştür.


Elçi Haga’nın Defteri:

Tezin son bölümünde yer alan ekler kısmına Haga’nın kayıt defteridiyebileceğimiz ve 199 sayfadan oluşan belgelerin tamamı İngilizce özetleriyle birlikte konmuştur. Belgelerin kolay bulunması için, hangibelgenin kim tarafından ve kime hitaben yazıldığını ifade edecek şekil-de defterin tamamının bir listesi ilave edilmiştir.Defter, Hollanda’nın Osmanlı hükümeti ile olan yazışmaları baştaolmak üzere Halil Paşa’nın mektupları, Cezayir ve Tunus Beylerbey-liklerine yazılan fermanlar, Hollanda ticaretinin geliştirilmesi hususun-da Halep, Kıbrıs beylerbeylerine gönderilen çeşitli ferman ve mektup-lar ile İngiliz, Fransız, Venedik ve Hollanda kapitülasyonlarının sûret-lerini içermektedir. Tezde atıfta bulunulan ve önem arzeden belgele-rin tam transkripsiyonu her belgenin hemen arkasında yer almaktadır.Böylece konuyla ilgili araştırma yapacaklar için kullanım kolaylığı sağ-lanması hedeflenmiştir.

KAYNAK: DÎVÂN2003/2220
Bülent ARI