Tam Versiyon: DİNİMİZ İSLÂM'DA GÜNAHLARA KARŞILIK VERİLEN CEZALAR ŞAHSİDİR:
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
YÜCE DİNİMİZ İSLÂM'DA GÜNAHLARA KARŞILIK VERİLEN CEZALAR ŞAHSİDİR!:  Dinimiz İslâm'da günah işlemekten doğan cezalar şahsî olup, kişi kendi yaptığından sorumludur. Beşer sadece kendi amellerinden sorumludur, soyumuzdan yada atalarimizin yaptigi günahlardan bir baskasinin yada bizim sorumluluğumuz Kurána göre asla söz konusu olamaz aksi bir delilde gösterilemez! Hiçbir beşer kimse başkasının cezasını üstüne alamadığı gibi soyunun ve atalarının İşlediği günahtan dolayı da sorumlu tutulmaz!

Kur'ân-ı Keriın'de, Hz. Muhammed (s.a.v.)'e indirilen vahyin "öncekilerin masallarından ibaret” olduğunu söyleyenlerin saptırdıkları grupların günahlarından da sorumlu tutulacakları,” ayrıca güç ve imkân sahibi olanların saptırdıkları zayıf karakterli kimselerle birlikte azaba maruz bırakılacaklan ifade edilmektedir.
Oysa; Dinimiz İslâm'da günah işlemekten doğan cezalar sadece günahı işleyen kişiye ait ve şahsî kişisel olup, kişi kendi amelinden yani sadece şahsen kendisinin yaptığından sorumludur. Her kişi  sadece şahsen bizzati kendi amellerinden sorumludur ve atalarimizin yaptigi günahlardan bir baskasinin yada bizim sorumlulu olmamız Kurána göre asla söz konusu olamaz.

İslâm'a göre,  Hıristiyanların inandıkları gibi Hz. Âdem'den insanlara miras kalan aslî bir günah mevcut değildir. Çünkü Allah, Âdem'in işlediği günahı onun tövbesi üzerine affetmiştir! İnsanlar diinyaya hem hayır, hem de günah işlemeye elverişli bir yetenekle, fakat günahsız olarak dünyaya gelirler:
Bkz., Sebe'/31-33, - 2 Bakara/37, - Bullârî, l'tisâm, 15; Müslim, İlim, 15-16, Zekât, 69; Ahmed b,Hanbel, el-N[üsned, c. IV, ss, 357359-360-361.

İslâm'da günahlara karşılık verilen cezalar dünyevî Ve uhrevî olmak üzere ikiye ayrılır:
Allah'a itaatsizlikte direnip O'nu inkâr eden, her türlü ilâhî uyarı ve yol göstericiliği reddeden, doğru yolu bulmaları imkânsız hâle geldiği gibi diğer insanlann ıslahına da engel olan toplulukların dünyada helâk edilmek suretiyle, Ahirette İse ebedî azaba maruz bırakılacağı muhtelif âyetlerde belirtilmiştir, Müslüman fertlerin, hukuk kurallarım ve toplum düzenini ihlâl edecek şekilde işledikleri günahlara had, kısas ve ta'zÎr gibi dünyevî cezalan uygulama mecburiyeti getirilmiştir. Bununla birlikte günahkâr mümin İçin en büyük ceza, onun yaşadığı dinî suçluluk psikolojisidir! Uhrevî ceza ise, ebedî mutluluğun simgesi Olan cennet nimetlerinden mahrum olmak ve cehennem azabına maruz kalmaktır.

Öte yandan günahkâr mü'minlere dünyada uygulanan cezanın keffâret hükmünde olup uhrevî cezayı düşüreceği genellikle bütün İslam alimlerince ittifak halinde kabul edilmiştir. İslâm âlimleri, kefaret ve hadlerle ilgili bazı âyetlere dayanarak, uhrevî cezadan kurtulmak için, kısas, hadd, kefaretler ile birlikte ayrıca mutlaka bütün hata, kusur ve gunahlarindan tövbe etmeyi şart koşarlar. (Bkz., 24 Nur/4-5; 25 Fufkân/68-71,)