Tam Versiyon: CİNLER VE ŞEYTANLAR ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?:
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
[Resim: CvMHRUbA3HQVy8mSXWgFV_gcq2XaJnsGLCmp0jOl...B=s1280-nd]

Kur’ân-ı Kerîm’e göre cinler de ademoğulları gibi sadece Allah’a kulluk etmeleri için yaratılmıştır. Cân insan türünün mevcudiyetinden önce yakıcı ve her şeye nüfuz edici ateşten (nâr-ı semûm, mâric) halkedilmiştir. Cinlere de peygamberler gönderilmiştir, bir kısmı iman etmiş, diğer bir kısmı inkar ederek kâfir olarak kalmıştır. Sonuncu peygamber Hz. Muhammed insanlara olduğu gibi cinlere de ilâhî emirleri tebliğ etmiştir. Cinler ademoğullarına nisbetle daha farklı güçlere sahiptirler. Meselâ kısa sürede çok uzun mesafeleri katedebilir, insanlarca görülmedikleri halde onlar insanları görür, insanların bilmediği bazı hususları bilirler; ama gaybı cinlerde bilemezler.

Semadaki meleklerin konuşmalarından gizlice haber almak isterlerse de buna imkân verilmez. Cinlerde evlenip çoğalırlar. İblîs de cinlerdendir ve hem insanlardan hemde cinlerden de yardımcıları vardır. Bazı cinler Hz. Süleyman’ın emrine girerek onun ordusunda hizmet görmüş, mâbed, heykel, büyük çanak, kazan gibi nesnelerin yapımında insanlarla birlikte çalışmışlardır. “Bir şeyi örtmek, gizlemek” mânasındaki cenn kökünden türemiş bir isim olup “kendisini örten, duyulardan gizlenen varlık” demektir.

Kur’ân-ı Kerîm’de yedi yerde geçen cân kelimesinin üç ayrı anlamda kullanıldığı anlaşılmaktadır. Hz. Âdem’in kuru balçıktan, cânnın ise ısı derecesi yüksek, dumansız ve saf ateş alevinden yaratıldığı anlatılırken (el-Hicr 15/27; er-Rahmân 55/15) cinlerin atası mânasında, cennet hûrilerinin tavsifi sırasında, “daha önce hiçbir insan ve cin (cân) eli değmemiş” denilmek suretiyle de (er-Rahmân 55/56, 74) cin türü anlamında kullanılmıştır. Hz. Mûsâ’ya verilen asâ mûcizesinde, değneğin bir yılan gibi hareket ettiğini belirten âyetlerde; cân (yılan) kelimesi mânasına gelmektedir.

“Değneğini at.” (Mûsâ değneğini attı.) Onu yılanmış gibi hareket eder görünce, dönüp ardına bakmadan kaçtı. (Allah, şöyle dedi): “Ey Mûsâ, korkma! Benim katımda peygamberler korkmazlar.”  (Neml Suresi 10. Ayet)

Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.  (Hicr Suresi 27. Ayet - Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Cinlerin atası cân. Bu görüşte olanlara göre cân ve onun zürriyetinden gelen cinlerle, İblîs ve onun neslinden olan şeytanlar birbirinden tamamen ayrı cin taifeleridir. Bu yılanın ise İblîs olduğu bilinmektedir. Aynı yorumu, cânnın ateşten yaratıldığını, İblîs’in de kendisinin ateşten yaratılmış olmasını gerekçe göstererek Âdem’den üstün olduğunu ve bu sebeple ona secde etmediğini haber veren (el-A‘râf 7/11-12) Kur’ân-ı Kerîm’e dayandırmak da mümkündür. Cin iken yılana dönüştürülmüş bir taifedir.

Cinnin eş anlamlısı, şeytanların dışındaki cin türü. Kur’an’da Hz. Âdem’in yaratılmasından önce yeryüzünde fesat çıkarıp kan döktükleri meleklerin diliyle ifade edilen yaratıklardır.

Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.  (Bakara Suresi 30. Ayet)

Bu yorumların hepsi cânnın, kelimenin sözlük anlamına ve Kur’an’daki kullanılışına da uygun düşen “duyularla algılanamayan varlık” olduğu noktasında birleşmektedir. Bu muhtevanın yaygın ifadesi ise cin şeklinde olmaktadır.

“Bir gün meleklere: ‘Âdem’e secde edin’ demiştik. Onlar hemen secdeye kapandılar; ama İblis onu yapmadı. O da o cinlerden (görünmez varlıklardan) idi; ama Rabbinin emrinden çıktı. Şimdi onu ve onun soyunu sizinle benim aramda dostlar olarak mı tutuyorsunuz? Hâlbuki o size düşmandır. Yanlış yapanlar için ne kötü bir değiş tokuştur bu!” (Kehf, 18/50)
Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu. (Bakara Suresi 34. Ayet)

Es Selam ve Dua ile,