KONU ÖTESİ « ÖTEKİ KONULAR METAFİZİK ARAŞTIRMALAR BİD’ATI TERK VE BİD’ATLARLA MÜCADELE:

BİD’ATI TERK VE BİD’ATLARLA MÜCADELE:

BİD’ATI TERK VE BİD’ATLARLA MÜCADELE:

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
138
21-04-2020:05:02
#1
BİD’ATI TERK VE BİD’ATLARLA MÜCADELE: 
Gayrimeşru hayır hasenattan uzak iyi ve ahlaki olmayan ortamlar, kötü meşguliyet, olumsuz düşünce ve vesveseler, yaramaz hayırsız arkadaş, zayıf iman inanç ve eksik bilgi hurafelere ve bid’ata düşmeyi kolaylaştırır. 

Cenab-ı Allah’ta şöyle emrediyor: 
“Mü’minleri bırakıpta kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref mi) arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet ve şeref Allah’ın yanındadır.” (Nisa:139)

“ Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa:144) 

Bid’at daha çok inancı zayıf,  dinen cahil, dini doğru kaynaklardan öğrenmeyenler arasında yayılır.

“Allah’ı bırakıp, kıyamete kadar (dualarına) icabet edemeyecek olanlara dua edenden daha sapık kim olabilir? O (dua ettikleri), onların dualarından habersizdirler.” (46/Ahkâf 5)

İnancı, itikadı düzgün her mümin Müslüman bid’at ve bid’at ehli ile mücadele etmelidir. Bid’atın çokluğu, bid’at işleyenlerin fazlalığı, bid’atı falanca beşerin veya filanca sözde hz.lerinin yapmakta olması, bid’atı meşrulaştırmaz. 

“De ki: Allah'ı bırakıp da sizin için fayda ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Hakkıyla işiten ve bilen yalnız Allah'tır.” (Mâide Suresi 76.)

Bid’atı tanımak, ona karşı çıkmak, başkalarını bid’at ve hurafelerden uzak tutmak ve alıkoymak zor bir iştir. Ancak her Müslüman, Tevhid dini İslâm’ın ruhuna uygun olmayan bid’at ve hurafelerle mücadele etmek zorundadır.

“Diyecekler ki: “Seni tenzih ederiz. Bizim velimiz/dostumuz sensin, onlar değil.” (Hayır, öyle değil!) İşin aslı, cinlere ibadet ediyorlardı. Ve çoğu, cinlerin (söylediği: “Melekler Allah’ın kızlarıdır.”, “Bunlar sizi Allah’a yakınlaştırır.” gibi batıl sözlere) iman ediyorlardı.” (34/Sebe’ 41)

Ayrıca bir müminin bid’at ve hurafeleri taniyor biliyor olmasida yetmez.  Müslüman, önce bid’ata karşı uyanık olacak bid’atçıyı dinlemeyecek, bid’attan, bid’atçı dan uzak duracak ve İslâmî olmadığını çevresindeki bid’at sarilanlara anlatmakla da sorumludur.

Müslümanın ölçüsü, Kur’an da şöyle buyruluyor;
“ Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.” diye emrediyor. (-Haşr:7)
Müslüman sadece Allah'ın emirleri olan Kur’an’a sarılırsa, bid’ata düşmeyecektir. 

Ölçüsü Kur’an ve sünnet olmayanlara yanlış ve batıl şeyler güzel görünüyor, nefislerine daha hoş geliyor, şeytanı besliyor güçlendiriyor. Yaptıkları işin yanlış olduğunu bilmiyorlar. Ölçüsü Kur’an ve sünnet olanlar için önemli olan ise; Dinimiz ne diyor; Allah (c.c) ne diyor?! Peygamber (sav) ne buyuruyor olmalıdır.

“Herkesin kazandığını gözetleyip muhafaza eden, (hiç böyle yapamayan gibi olur mu?). Onlar Allah'a ortaklar koştular. De ki: «Onlara ad verin (onlar necidir?). Yoksa siz Allah'a yeryüzünde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Yahut boş laf mı ediyorsunuz?» Doğrusu inkâr edenlere hileleri süslü gösterildi ve onlar doğru yoldan alıkonuldular. Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek yoktur.” (Ra’d Suresi 33.)

Yanlışlıklara bid’at ve hurafelere baştan güçlü doğru ilmi bilgi ile karşı çıkılmazsa, sonra baş edilemez. Bid’at ve hurafeler bütün ümmetin canına okuyor. Madden, manen ve dinen zararlar veriyor. 

Cenab-ı Allah olumsuzluklardan etkilenmememiz için:
“ doğrularla beraber olun.” (Tevbe:119) diye emrediyor.

Bid’at işlenilen yerde durmamak, bid’at işleyenleri terk etmek, bid’at ne kadar güzel ve faydalı görünürse görünsün bunun şeytanın vesveseleri ve oyunları olduğunu umutmamak ve hemen  bid’at işlenilen yeri ve bid’at işleyenleri terk etmek en güzel yoldur. Dinimiz de bizlere bunu emreder. 

(O müşrikler ki) dinlerini parça parça etmiş ve kendileri de gruplara bölünmüşlerdir. Her grup kendi yanındakiyle övünüp sevinmektedir. (30/Rûm 32) 

“Bu, Rabbinin sana hikmet olarak vahyettiğidir. Allah’la beraber başka ilah icat etme! Yoksa ayıplanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.” (17/İsrâ 39)
DoğaötesiAraştırman
21-04-2020:05:02 #1

BİD’ATI TERK VE BİD’ATLARLA MÜCADELE: 
Gayrimeşru hayır hasenattan uzak iyi ve ahlaki olmayan ortamlar, kötü meşguliyet, olumsuz düşünce ve vesveseler, yaramaz hayırsız arkadaş, zayıf iman inanç ve eksik bilgi hurafelere ve bid’ata düşmeyi kolaylaştırır. 

Cenab-ı Allah’ta şöyle emrediyor: 
“Mü’minleri bırakıpta kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref mi) arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet ve şeref Allah’ın yanındadır.” (Nisa:139)

“ Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa:144) 

Bid’at daha çok inancı zayıf,  dinen cahil, dini doğru kaynaklardan öğrenmeyenler arasında yayılır.

“Allah’ı bırakıp, kıyamete kadar (dualarına) icabet edemeyecek olanlara dua edenden daha sapık kim olabilir? O (dua ettikleri), onların dualarından habersizdirler.” (46/Ahkâf 5)

İnancı, itikadı düzgün her mümin Müslüman bid’at ve bid’at ehli ile mücadele etmelidir. Bid’atın çokluğu, bid’at işleyenlerin fazlalığı, bid’atı falanca beşerin veya filanca sözde hz.lerinin yapmakta olması, bid’atı meşrulaştırmaz. 

“De ki: Allah'ı bırakıp da sizin için fayda ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Hakkıyla işiten ve bilen yalnız Allah'tır.” (Mâide Suresi 76.)

Bid’atı tanımak, ona karşı çıkmak, başkalarını bid’at ve hurafelerden uzak tutmak ve alıkoymak zor bir iştir. Ancak her Müslüman, Tevhid dini İslâm’ın ruhuna uygun olmayan bid’at ve hurafelerle mücadele etmek zorundadır.

“Diyecekler ki: “Seni tenzih ederiz. Bizim velimiz/dostumuz sensin, onlar değil.” (Hayır, öyle değil!) İşin aslı, cinlere ibadet ediyorlardı. Ve çoğu, cinlerin (söylediği: “Melekler Allah’ın kızlarıdır.”, “Bunlar sizi Allah’a yakınlaştırır.” gibi batıl sözlere) iman ediyorlardı.” (34/Sebe’ 41)

Ayrıca bir müminin bid’at ve hurafeleri taniyor biliyor olmasida yetmez.  Müslüman, önce bid’ata karşı uyanık olacak bid’atçıyı dinlemeyecek, bid’attan, bid’atçı dan uzak duracak ve İslâmî olmadığını çevresindeki bid’at sarilanlara anlatmakla da sorumludur.

Müslümanın ölçüsü, Kur’an da şöyle buyruluyor;
“ Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.” diye emrediyor. (-Haşr:7)
Müslüman sadece Allah'ın emirleri olan Kur’an’a sarılırsa, bid’ata düşmeyecektir. 

Ölçüsü Kur’an ve sünnet olmayanlara yanlış ve batıl şeyler güzel görünüyor, nefislerine daha hoş geliyor, şeytanı besliyor güçlendiriyor. Yaptıkları işin yanlış olduğunu bilmiyorlar. Ölçüsü Kur’an ve sünnet olanlar için önemli olan ise; Dinimiz ne diyor; Allah (c.c) ne diyor?! Peygamber (sav) ne buyuruyor olmalıdır.

“Herkesin kazandığını gözetleyip muhafaza eden, (hiç böyle yapamayan gibi olur mu?). Onlar Allah'a ortaklar koştular. De ki: «Onlara ad verin (onlar necidir?). Yoksa siz Allah'a yeryüzünde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Yahut boş laf mı ediyorsunuz?» Doğrusu inkâr edenlere hileleri süslü gösterildi ve onlar doğru yoldan alıkonuldular. Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek yoktur.” (Ra’d Suresi 33.)

Yanlışlıklara bid’at ve hurafelere baştan güçlü doğru ilmi bilgi ile karşı çıkılmazsa, sonra baş edilemez. Bid’at ve hurafeler bütün ümmetin canına okuyor. Madden, manen ve dinen zararlar veriyor. 

Cenab-ı Allah olumsuzluklardan etkilenmememiz için:
“ doğrularla beraber olun.” (Tevbe:119) diye emrediyor.

Bid’at işlenilen yerde durmamak, bid’at işleyenleri terk etmek, bid’at ne kadar güzel ve faydalı görünürse görünsün bunun şeytanın vesveseleri ve oyunları olduğunu umutmamak ve hemen  bid’at işlenilen yeri ve bid’at işleyenleri terk etmek en güzel yoldur. Dinimiz de bizlere bunu emreder. 

(O müşrikler ki) dinlerini parça parça etmiş ve kendileri de gruplara bölünmüşlerdir. Her grup kendi yanındakiyle övünüp sevinmektedir. (30/Rûm 32) 

“Bu, Rabbinin sana hikmet olarak vahyettiğidir. Allah’la beraber başka ilah icat etme! Yoksa ayıplanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.” (17/İsrâ 39)

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi