KONU ÖTESİ « ÖTEKİ KONULAR METAFİZİK ARAŞTIRMALAR BİDAT VE HURAFELER/BÜYÜ VE SİHİR NEDİR?:

BİDAT VE HURAFELER/BÜYÜ VE SİHİR NEDİR?:

BİDAT VE HURAFELER/BÜYÜ VE SİHİR NEDİR?:

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
138
21-04-2020:05:48
#1
BİDAT VE HURAFELER/BÜYÜ VE SİHİR NEDİR?:
Büyü ve sihirin hakikati var mıdır? Bu işlerle uğraşanların dinî bakımdan durumları nedir?
Sihir veya büyü literatürde el çabukluğu, göz boyama ve yaldızlı sözler söyleme yoluyla gerçekleştirilen ilizyon, hile ve aldatma işi ya da şeytanla yakınlık kurup ondan yardım alma ve nesnelerin şeklini değiştirme iddiası şeklinde tanımlanmıştır.Sihir faaliyetlerinin, dinî değerlerle bir bağlantısı olmadığı gibi bu işlerle uğraşanlar genellikle ahlaki bir amaç da gözetmezler. Bu tür uğraşılardaki temel hedef, çıkar sağlamaktır.

Kur’an-ı Kerim’de çokça bahsi geçen büyü ve sihir olgusuna atıfta bulunulmuştur:
- Bakara, 2/102;  - A’râf, 7/116;  - Tâhâ, 20/66;

Hadislerde, Hz. Peygamber de (s.a.s.) büyü ve sihir yapmayı yedi büyük günah arasında saymıştır:
- Buhârî, Vesâyâ, 23;  - Müslim, İmân, 145.

Toplumda genel kanaatin aksine, büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeylerin bulunmadığı şeklindeki inançlar İslam’a aykırıdır. Bu yüzden bazı müslüman bilginler, gerçekliği bulunmayan bir aldatmaca ve safsata olduğu gerekçesi ile büyünün gerçekliğini reddetmişlerdir Bkz:
-Cassâs, -Ahkâmu’l-Kur’an, I, 50; -Nevevî, Ravda, IX, 128, 346.

Büyü ve sihire maruz kalan bir kişi, çare olarak Hz. Peygamber’in önerdiği korunma yöntemleri ile yetinmeli, cinci ve üfürükçülerin tuzağına düşmemelidir. Kendisine büyü yapıldığını sanan ruhsal problemli insanlar büyü ve sihirden korunmak için ne yapılmalıdır?:
İslam dini, büyük günahlar arasında saydığı büyü ve sihri şiddetle yasaklamış, Kur’an-ı Kerim’de sihir yapanların ahiretten nasibi olmadığı ve bunu yapanların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiği vurgulanmıştır Bkz: (Bakara, 2/102; Felâk, 113/4).
Hz. Peygamber (s.a.s.) de sihir yapmayı yedi büyük günah arasında saymıştır (Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, İman, 145).

Cahiliye devrinde sihir veya büyü çok yaygındı. Cincilik, kâhinlik, yıldızlardan hüküm çıkarmak, fal oklarına başvurmak, iplere düğüm atıp üflemek gibi işlemler yapılırdı. Müşrikler bu durumun da etkisiyle işi, Kur’an’ın bir sihir eseri olduğunu ileri sürmeye kadar vardırmışlardı Bkz: (Sâd,
38/4; Zârîyât, 51/52).

Sihirbazların ve Büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeylerin bulunmadığı şeklindeki inançlar İslam’a aykırıdır. Bu yüzden bazı müslüman bilginler, gerçekliği bulunmayan bir aldatmaca ve safsata olduğu gerekçesi ile sihir ve büyünün gerçekliğini reddetmişlerdir (Bkz. Cassâs, Ahkâmü’l-Kur‘ân, I, 51; Nevevî, Ravda, IX, 129, 346).

Sihire ve büyüye karşı en etkili çözüm, Allah’a sığınmak ve O’na güvenmektir. Hz. Peygamber (s.a.s.), her şeyin şerrinden Allah’a sığınarak sürekli Felâk ve Nâs sûreleri ile Âyete’l-kürsî’yi okumuştur. (Buhârî, Vekâle, 10; Fezâilü’l-Kur’an, 10; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an, 3).

Ayrıca o, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’i (r.a.) nazar, büyü ve benzeri olumsuzluklardan korumak için şu duayı okumuştur: أعَُوذُ بكَِلمَِاتِ اللِّٰ التَّامَّةِ مِنْ كُِّ شَيطَْانٍ وهَامَّةٍ ، وَمِنْ كُِّ عَيْنٍ مََّةٍ
“Her türlü şeytan ve zehirli haşarattan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.” (Buhârî, Ehâdîsu’l-enbiyâ, 10; bkz: İbn Mâce, Tıb, 36)

Bunun yanında sihre maruz kaldığını düşünen bir kimsenin, şifayı Allah’tan umarak güvendiği insanlara müracaatla kendisine Kur’an okutması tevbe ve dua ettirmesinde bir sakınca yoktur. Diyanet işleri Din İşleri Yüksek Kurulu 28 Eylül 1979 tarih ve 1883 sayılı kararında, Cenab-ı Hak’tan şifa umarak hastalara Kur’an-ı Kerim ve şifa ile ilgili dualar okumanın caiz, halkı kandırmak ve gaipten haber vermek amacıyla üfürükçülük yapmanın ise dinen yasak olduğunu belirtmiştir.
DoğaötesiAraştırman
21-04-2020:05:48 #1

BİDAT VE HURAFELER/BÜYÜ VE SİHİR NEDİR?:
Büyü ve sihirin hakikati var mıdır? Bu işlerle uğraşanların dinî bakımdan durumları nedir?
Sihir veya büyü literatürde el çabukluğu, göz boyama ve yaldızlı sözler söyleme yoluyla gerçekleştirilen ilizyon, hile ve aldatma işi ya da şeytanla yakınlık kurup ondan yardım alma ve nesnelerin şeklini değiştirme iddiası şeklinde tanımlanmıştır.Sihir faaliyetlerinin, dinî değerlerle bir bağlantısı olmadığı gibi bu işlerle uğraşanlar genellikle ahlaki bir amaç da gözetmezler. Bu tür uğraşılardaki temel hedef, çıkar sağlamaktır.

Kur’an-ı Kerim’de çokça bahsi geçen büyü ve sihir olgusuna atıfta bulunulmuştur:
- Bakara, 2/102;  - A’râf, 7/116;  - Tâhâ, 20/66;

Hadislerde, Hz. Peygamber de (s.a.s.) büyü ve sihir yapmayı yedi büyük günah arasında saymıştır:
- Buhârî, Vesâyâ, 23;  - Müslim, İmân, 145.

Toplumda genel kanaatin aksine, büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeylerin bulunmadığı şeklindeki inançlar İslam’a aykırıdır. Bu yüzden bazı müslüman bilginler, gerçekliği bulunmayan bir aldatmaca ve safsata olduğu gerekçesi ile büyünün gerçekliğini reddetmişlerdir Bkz:
-Cassâs, -Ahkâmu’l-Kur’an, I, 50; -Nevevî, Ravda, IX, 128, 346.

Büyü ve sihire maruz kalan bir kişi, çare olarak Hz. Peygamber’in önerdiği korunma yöntemleri ile yetinmeli, cinci ve üfürükçülerin tuzağına düşmemelidir. Kendisine büyü yapıldığını sanan ruhsal problemli insanlar büyü ve sihirden korunmak için ne yapılmalıdır?:
İslam dini, büyük günahlar arasında saydığı büyü ve sihri şiddetle yasaklamış, Kur’an-ı Kerim’de sihir yapanların ahiretten nasibi olmadığı ve bunu yapanların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiği vurgulanmıştır Bkz: (Bakara, 2/102; Felâk, 113/4).
Hz. Peygamber (s.a.s.) de sihir yapmayı yedi büyük günah arasında saymıştır (Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, İman, 145).

Cahiliye devrinde sihir veya büyü çok yaygındı. Cincilik, kâhinlik, yıldızlardan hüküm çıkarmak, fal oklarına başvurmak, iplere düğüm atıp üflemek gibi işlemler yapılırdı. Müşrikler bu durumun da etkisiyle işi, Kur’an’ın bir sihir eseri olduğunu ileri sürmeye kadar vardırmışlardı Bkz: (Sâd,
38/4; Zârîyât, 51/52).

Sihirbazların ve Büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeylerin bulunmadığı şeklindeki inançlar İslam’a aykırıdır. Bu yüzden bazı müslüman bilginler, gerçekliği bulunmayan bir aldatmaca ve safsata olduğu gerekçesi ile sihir ve büyünün gerçekliğini reddetmişlerdir (Bkz. Cassâs, Ahkâmü’l-Kur‘ân, I, 51; Nevevî, Ravda, IX, 129, 346).

Sihire ve büyüye karşı en etkili çözüm, Allah’a sığınmak ve O’na güvenmektir. Hz. Peygamber (s.a.s.), her şeyin şerrinden Allah’a sığınarak sürekli Felâk ve Nâs sûreleri ile Âyete’l-kürsî’yi okumuştur. (Buhârî, Vekâle, 10; Fezâilü’l-Kur’an, 10; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an, 3).

Ayrıca o, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’i (r.a.) nazar, büyü ve benzeri olumsuzluklardan korumak için şu duayı okumuştur: أعَُوذُ بكَِلمَِاتِ اللِّٰ التَّامَّةِ مِنْ كُِّ شَيطَْانٍ وهَامَّةٍ ، وَمِنْ كُِّ عَيْنٍ مََّةٍ
“Her türlü şeytan ve zehirli haşarattan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.” (Buhârî, Ehâdîsu’l-enbiyâ, 10; bkz: İbn Mâce, Tıb, 36)

Bunun yanında sihre maruz kaldığını düşünen bir kimsenin, şifayı Allah’tan umarak güvendiği insanlara müracaatla kendisine Kur’an okutması tevbe ve dua ettirmesinde bir sakınca yoktur. Diyanet işleri Din İşleri Yüksek Kurulu 28 Eylül 1979 tarih ve 1883 sayılı kararında, Cenab-ı Hak’tan şifa umarak hastalara Kur’an-ı Kerim ve şifa ile ilgili dualar okumanın caiz, halkı kandırmak ve gaipten haber vermek amacıyla üfürükçülük yapmanın ise dinen yasak olduğunu belirtmiştir.

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi