DİNİMİZ « iSLAM İSLAMİYET « SORULAR CEVAPLAR İSLAM HUKUKUNDA GEBELİGİN KASlTLI SONLANDIRILMASI KÜRTAJ:

İSLAM HUKUKUNDA GEBELİGİN KASlTLI SONLANDIRILMASI KÜRTAJ:

İSLAM HUKUKUNDA GEBELİGİN KASlTLI SONLANDIRILMASI KÜRTAJ:

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
_mumine_
Üye
4
30-04-2018:16:22
#1
İSLAM HUKUKUNDA GEBELİGİN KASlTLI SONLANDIRILMASI:
DiYANET iŞLERi BAŞKANLIGI Dini Yayınlar Dairesi Başkanlığı.
 
Hilal Duman*
* Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
 
Gebeliğin sonlandmlmasmm (Kürtajm ve Düşüğün) Tamını:
Gebeliği sonlandırma, çocuğu aldırma (kürtaj) veya düşük şeklinde olmaktadır. Bu iki kavram zaman zaman karıştırılmakta ve birbirinin yerine kullanılmaktadır.

"Kürtaj", Fransızca bir kelime (curetage) olup vücutta boşluklar içinde bulunan yabancı cisimleri, hasta ve zararlı sayılan dokuları kazıyarak alma, kazıma ve döl yatağının içinin kazıyıp dölütü (cenini) alma işi anlamına gelmektedir.4 "Düşük", kelimesi de kürtaj anlamında kullanılmaktadır. Ancak bu kelimeler tıbbi açıdan farklı anlamlan ifade etmektedir.

Tıp literatüründe "düşük" için "abartus" kelimesi kullanılmaktadır. Abartus (düşük), 1977 yılında Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) gebelik ürününün (embriyo veya fetus) ağırlığı ve gebelik sürecini kriter alarak "20 gebelik haftasından önce, 500 gr.dan az ağırlıktaki embriyo veya fetus ve eklerinin tamamının veya bir kısmının uterus kaviyesi dışına atılması" şeklinde tanımı yapılmıştır. Abartuslar (düşükler) oluş şekillerine göre iki gruba ayrılmıştır.5 :

1. Spantan abartuslar: Hiçbir zorlama veya girişim (cerrahi veya medikal) olmaksızın istenen bir gebeliğin düşükle sonlanmasıdır.

2. Proveke, İnduced abortuslar: Bu olguda kendi içerisinde ikiye ayrılır.
a. Terapötik abartuslar: Bir gebelik olgusu annenin veya bebeğin sağlığını tehdit ederek veya her ikisine de kötü etkiler yaparak seyir gösteriyor ise bu tür olguların 20. gebelik haftasından önce zorunlu bir şekilde sonlandırılmasıdır.
b. Krıminal, Elektif abartuslar: Ortada anne veya fetus açısından hiçbir tıbbi sorun yok iken, sadece istenmeyen bir gebelik olgusunun 20. haftadan önce sonlandırılmasıdır.

Araştırmanın konusunu bu son tür olgular yani "kürtaj (çocuk aldırma)" ve "kasıtlı çocuk düşürme" oluşturmaktadır. Birinci şekilde, hiçbir zorlama veya girişim (cerrahi veya medikal) olmaksızın istenen bir gebeliğin düşükle sonlanması, tamamen kendiliğinden olduğundan kimse bundan sorumlu değildir.
İkinci şekildeki düşüğün birinci kısmı, anne veya bebeğin sağlığı için tehdit oluşturduğunda 20. gebelik haftasından önce zorunlu bir şekilde sonlandırılması, halinde bazı fakihler ihtilaf etmişse de genel olarak bu durumda müdahaleye cevaz verilmiştir.

Çeşitli toplumlarda, çok eski dönemlerden itibaren sık sık karşılaşılan, dini, hukuki, ve ahlaki yönü üzerinde önemle durulan bu sosyal olgu, klasik fıkıh kitaplarında "iskat-ı cenin"6 , modern Arapça' da "içhad"7 tabirleriyle karşılanmaktadır. İslllm hukukçularının çoğu "içhad" anlamında "ilga, tarh, ve imlas" kelimelerini de kullanmaktadır. 8 Klasik Fıkıh kitaplarında "iskat-ı cenin" başlığı, "cinayetler" bölümü altında yer almaktadır ve bu başlık altında daha çok ceninin düşürülmesinin cezası üzerinde durulmaktadır.

Konunun açığa kavuşmasında, anahtar kelimelerden biri olduğunu düşündüğümüz "cenin" kelimesinin de tam olarak neyi ifade ettiğinin belirlenmesi gerekmektedir.

"Cenin" kelimesi sözlükte "ana rahminde doğma zamanını tamaınlayamamış veya vaktinden önce düşmüş çocuk" şeklinde tanımı yapılmıştır. 9

İslam hukuku literatüründe cenin, "henüz annesınm rahminde bulunan çocuk" demektir. Cenin kelimesinin çoğulu "ecinne"dir. Ceninler, annelerinin rahminde canlı olup olmamaları itibariyle"zi hayat cenin", "gayrı zi hayat cenin" şeklinde ikiye ayrılır. Başı, tırnakları, tüyleri belli olan bir cenin, "tammü'l-hilka (organları tamamiyle teşekkül etmiş olan)" cenin hükmündedir. 10 islam hukukunda insanın yaratılış aşarnalarına farklı isimler verilmemiş, insanın döllenmeden doğuma kadar olan dönemdeki yani insanın anne karnındaki haline "cenin" denrniştir.

Kur'an-ı Kerim'de çocuğun doğmamış, anne karnındaki hali için "cenin, ecinne" 1 ı kelimesi; doğmuş hali için çocuk (veled, evlad) 12 , oğul (ibn, zeker) ve kız (bint, ünsa) 13 kelimeler kullanılmıştır. Cenin, kız veya erkek çocuğun anne karnındaki ismidir. Çocuk ondan ayrı ve farklı değil onun gelişmesi ve olgunlaşması neticesinde kız veya erkek çocuk haline gelir.

İslam hukukuna göre cenin doğuncaya kadar bazı bakımlardan anneye bağlı ise de cenin olarak teşekkülü anından itibaren ayrı bir varlık olarak kabul edildiğinden kendisine eksik bir kişilik ve eksik bir vücüb ehliyeti tanınmış, doğum zamanma kadar zayi olması muhtemel birtakım hakların onun için saklı tutulması kabul edilmiştir. Ceninin düşürülmesi ve aldırılması fillerinin sonuçlarıyla ilgili olarak bu fiilierin cezası, ceninin yıkanması, namazı, kefenlenmesi ve defnedilmesi, nesebi, annesinin iddeti, talakı, lohusa!ığı, guslü, cenin için olan miras, vakıf, vasiyet, gibi bazı din! ve hukuk! hükümler söz konusudur. 14 Ancak araştınnanın kapsamına girmediğinden bu konulardan bahsedilmeyecektir.

Döllenme öncesi aşamaya Kur'an-ı Kerim'in bir çok ayetinde değinilmiş ve bu ayetlerde "meni"15, "main dafik (fışkıran su)"16 ve "main nıelıin (değersiz, dayanıksız ve hakir bir su)"ı 7 ifadeleri kullanılmıştır.

Kur'an-ı Kerim'de insanın anne rahminde geçirdiğisafhalarda şu şekilde geçmektedir:" Andolsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargahta nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi alaka yaptık. Peşinden alakayı, bir parçacık et (mudga) haline soktuk; bu bir parçacık eti, kemikleri (iskeleti) etle (lahm) kapladık. Sonra onu başka bir yaratılışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir."18

Ayette cenin dönemi, "nutfe, alaka, mudga" sırasına göre zikredilmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de anlatılan bu ya;·atılış .>afhaları, modern ilimierin verileriyle de örtüşmektedir. Şöyle ki; Birinci aşama; spermin yumurtann (ovum) fallop tüplerinde (rahim ile ovaryum arasındaki kanalda) içine girerek döllenmenin (fertilizasyon) meydana gelmesidir. Bu döllenmiş yumurtaya "zigot" denmektedir. İkinci aşama; Zigotun önce rahme tutunması, sonra da 6.ıncı günden itibaren rahmin içine gömüldüğü (implantasyon) dönemdir. Bu dönemden itibaren "embriyo" terimi kullanılır.

Büyümenin fertilizasyon sonrası 3-8. haftalarını içine alan bu dönemde bazı özel doku ve organlar gelişir. Üçüncü aşama; "fetus" adını aldığı, 3. ayın başından doğuma kadar olan, bedenin hızlı büyüdüğü, doku ve organların olgunlaştığı dönemdir. 19

Görüldüğü üzere iki canlı varlık olan sperm ile yumurtanın döllenmesiyle yeni ve farklı bir canlı varlık olan zigot meydana gelmektedir. Bu döllenmiş hücrenin kromozomlarındaki genlerde doğacak bebeğin özellikleri mevcuttur.
Daha sonra bu döllenmiş yumurta (zigot), her gün mesafe katederek geçirdiği aşamalara göre; embriyo, fetus, bebek, çocuk, genç, yetişkin ve yaşlı haline gelir.

Bütün bu dönemler birbirinden ayrı ve bağımsız düşünülemez. Hepsi insan olan varlığın kapsamındadır. Ne Kur'an-ı Kerim ne de tıbbi bilgiler arasında insanın herhangi bir yaratılış aşamasında cansız olduğu bir dönemden bahsedilmiştir.
 

Kaynaklar:
2 Müslim, el-Cfimiu's-Salıilı, Vasiyet, 3.

3 Örnek olarak bkz: Bakara, 2/ 128; Al-imran, 3/ 36; İbrahim, 14/ 35; Furkan, 25/74.
4 Komisyon, Meydan Larousse Biiyük Liigat ve Ansiklopedi, XII, 7285; Eren, Hasan ve Diğerleri, TDK Türkçe Sözlük, II, 950; Erdoğan, Mehmet, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, 255.
 5 Bozkaya, Hasan, "Abortuslar", Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, 575.
6 İbn Abi dm, Reddü '1-Mulıtar ale' d-Dılrri '1-Mulıtar, lll, ı 76; Bilmen, lstılahat-ı Fıklııyye, III, 147.
7 Harman, Ömer Faruk, "Çocuk Düşürıne" maddesi, DİA, VIII, 363.
8 Mevsuatü'l-Fıklııyye, "içhad" maddesi, II, 56.
9 Eren, Hasan ve Diğerleri, Türkçe Sözlük, I, 252.
10 İbn Manzur, Lisanü'l-Arab, "cenin"md., Xlll, 93; Yazır, Elınalılı Haındi, Alj{ıbetik İslam Hukuku ve Fıkıh lstılalıları KIJmusu, (Haz: Sıtkı Gülle), I, 230; Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukuk-ı is!IJmiyye ve Istı!IJ/z(Jt-t Ftkluvve Kamu.\'1.1. fll. 145: Erdoi:ian. F1k1h Terimleri Sii?/iivii ~1
11 Necm, 53/32. -- . ~
12 :: isra, U/Jl; bn'am, 6/151.
13 Al-i iıııran, 3/36;Necın, 53/21; Leyl, 92/3; Tahrim, 66112; Hud, 11/42.
14 Ayrıntılı bilgi için bkz: Şiifil, ei-Ümm, IX, 264; Sehniln, e/-Müdevvenetii'l-Kiibra, IV, 630; Şiriizi, eiMiihezzeb jl Fıklıi'I-İmam eş-Şafii, III, 21 3; İbn RQşd, Bidayetü'l-Miiçtehid ve Nihi'iyetiii-Muktesid, II, 347; Kasani, Bedaiu's-Sanai ji Tertibi'ş-Şerai, X, 455; Merğinani, ei-Hidaye Şerlııı Bidtiyeti'lMübtedl. Il, 474; İbn Kudame, el-Muğnfve'ş-Şerhu'I-Kebir ala Metni'I-Mııkni, IX, 551, VUI, 204, VII, 198, IX, 543, 558; Mevsıli, ef.-İiıtiyar li ta 'Illi '1- Muhtar, ll, 504; Şirbini, Muğnf'l-Muhtüc, V, 368-374; Behfıti, Keşşiijil'l-Kınii' an Metni'l-iknii, VI, 23; Derd!r, eş-Şerlıu's-Sağir ala Akrabi'l-Mesi.'ik, IV. 716, 581,407,377. 574. 542, 533: el-Fetevd'l-Hindiyye, YI, 385: İbn Abidin, Reddii'l-Muhlilr, YL 587-592; Cezin, el-Fıklı ale'l-Mezdhibi'l Erbaa. V, 372-377: Bilmen, Istt!dhdt-ı F1kluyye Kamusu, ıli, 150-156; Zuhay1i, Vehbe, el-Fık/ıu'l-ls!ilmi ve Edilleıulıu, Dııııaşk, 1996, III, 667, IV, ll, 362; Mevsııatu '1-Fık/uyye, "cenin" md., XVI, ı ı 7; Uzunposta1cı, Mustafa, "Cenin" md. DİA İslam Ansiklopedisi, VII, 369. Kıyame, 75/36; Vakıa, 56/58.
16 'T'~-ML Ol'"'" ı_ au.i\., oVtu.
17 Secde, 32/8; Mürselat, 77/20. '"Mü'minGn, 23/12, 13, 14; İnsanın yaratılışı ile ilgili diğer ayetler: Hacc, 22/5: Ai-i inıran, 3/6; Nisii, 4/1; A'rilf, 7/11, ı89; Hicr, 15/26, 28, 29; ; Fiitır, 3511 ı; Siid, 38171-74; Mü'ınin, 40/67; Rahmiin, 55/15; Meiiıic, 70/39; Fussilet, 41147; Mürselilt, 77/2ı; Kıyamet, 75/37-39; Zümer, 39/6; insan, 76/1; Alak, 96/2. 10 Örs, Rahmi ve Dilmen, Uğur, "Fetal Fiyoloji", Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, 205, 206.
_mumine_
30-04-2018:16:22 #1

İSLAM HUKUKUNDA GEBELİGİN KASlTLI SONLANDIRILMASI:
DiYANET iŞLERi BAŞKANLIGI Dini Yayınlar Dairesi Başkanlığı.
 
Hilal Duman*
* Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
 
Gebeliğin sonlandmlmasmm (Kürtajm ve Düşüğün) Tamını:
Gebeliği sonlandırma, çocuğu aldırma (kürtaj) veya düşük şeklinde olmaktadır. Bu iki kavram zaman zaman karıştırılmakta ve birbirinin yerine kullanılmaktadır.

"Kürtaj", Fransızca bir kelime (curetage) olup vücutta boşluklar içinde bulunan yabancı cisimleri, hasta ve zararlı sayılan dokuları kazıyarak alma, kazıma ve döl yatağının içinin kazıyıp dölütü (cenini) alma işi anlamına gelmektedir.4 "Düşük", kelimesi de kürtaj anlamında kullanılmaktadır. Ancak bu kelimeler tıbbi açıdan farklı anlamlan ifade etmektedir.

Tıp literatüründe "düşük" için "abartus" kelimesi kullanılmaktadır. Abartus (düşük), 1977 yılında Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) gebelik ürününün (embriyo veya fetus) ağırlığı ve gebelik sürecini kriter alarak "20 gebelik haftasından önce, 500 gr.dan az ağırlıktaki embriyo veya fetus ve eklerinin tamamının veya bir kısmının uterus kaviyesi dışına atılması" şeklinde tanımı yapılmıştır. Abartuslar (düşükler) oluş şekillerine göre iki gruba ayrılmıştır.5 :

1. Spantan abartuslar: Hiçbir zorlama veya girişim (cerrahi veya medikal) olmaksızın istenen bir gebeliğin düşükle sonlanmasıdır.

2. Proveke, İnduced abortuslar: Bu olguda kendi içerisinde ikiye ayrılır.
a. Terapötik abartuslar: Bir gebelik olgusu annenin veya bebeğin sağlığını tehdit ederek veya her ikisine de kötü etkiler yaparak seyir gösteriyor ise bu tür olguların 20. gebelik haftasından önce zorunlu bir şekilde sonlandırılmasıdır.
b. Krıminal, Elektif abartuslar: Ortada anne veya fetus açısından hiçbir tıbbi sorun yok iken, sadece istenmeyen bir gebelik olgusunun 20. haftadan önce sonlandırılmasıdır.

Araştırmanın konusunu bu son tür olgular yani "kürtaj (çocuk aldırma)" ve "kasıtlı çocuk düşürme" oluşturmaktadır. Birinci şekilde, hiçbir zorlama veya girişim (cerrahi veya medikal) olmaksızın istenen bir gebeliğin düşükle sonlanması, tamamen kendiliğinden olduğundan kimse bundan sorumlu değildir.
İkinci şekildeki düşüğün birinci kısmı, anne veya bebeğin sağlığı için tehdit oluşturduğunda 20. gebelik haftasından önce zorunlu bir şekilde sonlandırılması, halinde bazı fakihler ihtilaf etmişse de genel olarak bu durumda müdahaleye cevaz verilmiştir.

Çeşitli toplumlarda, çok eski dönemlerden itibaren sık sık karşılaşılan, dini, hukuki, ve ahlaki yönü üzerinde önemle durulan bu sosyal olgu, klasik fıkıh kitaplarında "iskat-ı cenin"6 , modern Arapça' da "içhad"7 tabirleriyle karşılanmaktadır. İslllm hukukçularının çoğu "içhad" anlamında "ilga, tarh, ve imlas" kelimelerini de kullanmaktadır. 8 Klasik Fıkıh kitaplarında "iskat-ı cenin" başlığı, "cinayetler" bölümü altında yer almaktadır ve bu başlık altında daha çok ceninin düşürülmesinin cezası üzerinde durulmaktadır.

Konunun açığa kavuşmasında, anahtar kelimelerden biri olduğunu düşündüğümüz "cenin" kelimesinin de tam olarak neyi ifade ettiğinin belirlenmesi gerekmektedir.

"Cenin" kelimesi sözlükte "ana rahminde doğma zamanını tamaınlayamamış veya vaktinden önce düşmüş çocuk" şeklinde tanımı yapılmıştır. 9

İslam hukuku literatüründe cenin, "henüz annesınm rahminde bulunan çocuk" demektir. Cenin kelimesinin çoğulu "ecinne"dir. Ceninler, annelerinin rahminde canlı olup olmamaları itibariyle"zi hayat cenin", "gayrı zi hayat cenin" şeklinde ikiye ayrılır. Başı, tırnakları, tüyleri belli olan bir cenin, "tammü'l-hilka (organları tamamiyle teşekkül etmiş olan)" cenin hükmündedir. 10 islam hukukunda insanın yaratılış aşarnalarına farklı isimler verilmemiş, insanın döllenmeden doğuma kadar olan dönemdeki yani insanın anne karnındaki haline "cenin" denrniştir.

Kur'an-ı Kerim'de çocuğun doğmamış, anne karnındaki hali için "cenin, ecinne" 1 ı kelimesi; doğmuş hali için çocuk (veled, evlad) 12 , oğul (ibn, zeker) ve kız (bint, ünsa) 13 kelimeler kullanılmıştır. Cenin, kız veya erkek çocuğun anne karnındaki ismidir. Çocuk ondan ayrı ve farklı değil onun gelişmesi ve olgunlaşması neticesinde kız veya erkek çocuk haline gelir.

İslam hukukuna göre cenin doğuncaya kadar bazı bakımlardan anneye bağlı ise de cenin olarak teşekkülü anından itibaren ayrı bir varlık olarak kabul edildiğinden kendisine eksik bir kişilik ve eksik bir vücüb ehliyeti tanınmış, doğum zamanma kadar zayi olması muhtemel birtakım hakların onun için saklı tutulması kabul edilmiştir. Ceninin düşürülmesi ve aldırılması fillerinin sonuçlarıyla ilgili olarak bu fiilierin cezası, ceninin yıkanması, namazı, kefenlenmesi ve defnedilmesi, nesebi, annesinin iddeti, talakı, lohusa!ığı, guslü, cenin için olan miras, vakıf, vasiyet, gibi bazı din! ve hukuk! hükümler söz konusudur. 14 Ancak araştınnanın kapsamına girmediğinden bu konulardan bahsedilmeyecektir.

Döllenme öncesi aşamaya Kur'an-ı Kerim'in bir çok ayetinde değinilmiş ve bu ayetlerde "meni"15, "main dafik (fışkıran su)"16 ve "main nıelıin (değersiz, dayanıksız ve hakir bir su)"ı 7 ifadeleri kullanılmıştır.

Kur'an-ı Kerim'de insanın anne rahminde geçirdiğisafhalarda şu şekilde geçmektedir:" Andolsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargahta nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi alaka yaptık. Peşinden alakayı, bir parçacık et (mudga) haline soktuk; bu bir parçacık eti, kemikleri (iskeleti) etle (lahm) kapladık. Sonra onu başka bir yaratılışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir."18

Ayette cenin dönemi, "nutfe, alaka, mudga" sırasına göre zikredilmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de anlatılan bu ya;·atılış .>afhaları, modern ilimierin verileriyle de örtüşmektedir. Şöyle ki; Birinci aşama; spermin yumurtann (ovum) fallop tüplerinde (rahim ile ovaryum arasındaki kanalda) içine girerek döllenmenin (fertilizasyon) meydana gelmesidir. Bu döllenmiş yumurtaya "zigot" denmektedir. İkinci aşama; Zigotun önce rahme tutunması, sonra da 6.ıncı günden itibaren rahmin içine gömüldüğü (implantasyon) dönemdir. Bu dönemden itibaren "embriyo" terimi kullanılır.

Büyümenin fertilizasyon sonrası 3-8. haftalarını içine alan bu dönemde bazı özel doku ve organlar gelişir. Üçüncü aşama; "fetus" adını aldığı, 3. ayın başından doğuma kadar olan, bedenin hızlı büyüdüğü, doku ve organların olgunlaştığı dönemdir. 19

Görüldüğü üzere iki canlı varlık olan sperm ile yumurtanın döllenmesiyle yeni ve farklı bir canlı varlık olan zigot meydana gelmektedir. Bu döllenmiş hücrenin kromozomlarındaki genlerde doğacak bebeğin özellikleri mevcuttur.
Daha sonra bu döllenmiş yumurta (zigot), her gün mesafe katederek geçirdiği aşamalara göre; embriyo, fetus, bebek, çocuk, genç, yetişkin ve yaşlı haline gelir.

Bütün bu dönemler birbirinden ayrı ve bağımsız düşünülemez. Hepsi insan olan varlığın kapsamındadır. Ne Kur'an-ı Kerim ne de tıbbi bilgiler arasında insanın herhangi bir yaratılış aşamasında cansız olduğu bir dönemden bahsedilmiştir.
 

Kaynaklar:
2 Müslim, el-Cfimiu's-Salıilı, Vasiyet, 3.

3 Örnek olarak bkz: Bakara, 2/ 128; Al-imran, 3/ 36; İbrahim, 14/ 35; Furkan, 25/74.
4 Komisyon, Meydan Larousse Biiyük Liigat ve Ansiklopedi, XII, 7285; Eren, Hasan ve Diğerleri, TDK Türkçe Sözlük, II, 950; Erdoğan, Mehmet, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, 255.
 5 Bozkaya, Hasan, "Abortuslar", Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, 575.
6 İbn Abi dm, Reddü '1-Mulıtar ale' d-Dılrri '1-Mulıtar, lll, ı 76; Bilmen, lstılahat-ı Fıklııyye, III, 147.
7 Harman, Ömer Faruk, "Çocuk Düşürıne" maddesi, DİA, VIII, 363.
8 Mevsuatü'l-Fıklııyye, "içhad" maddesi, II, 56.
9 Eren, Hasan ve Diğerleri, Türkçe Sözlük, I, 252.
10 İbn Manzur, Lisanü'l-Arab, "cenin"md., Xlll, 93; Yazır, Elınalılı Haındi, Alj{ıbetik İslam Hukuku ve Fıkıh lstılalıları KIJmusu, (Haz: Sıtkı Gülle), I, 230; Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukuk-ı is!IJmiyye ve Istı!IJ/z(Jt-t Ftkluvve Kamu.\'1.1. fll. 145: Erdoi:ian. F1k1h Terimleri Sii?/iivii ~1
11 Necm, 53/32. -- . ~
12 :: isra, U/Jl; bn'am, 6/151.
13 Al-i iıııran, 3/36;Necın, 53/21; Leyl, 92/3; Tahrim, 66112; Hud, 11/42.
14 Ayrıntılı bilgi için bkz: Şiifil, ei-Ümm, IX, 264; Sehniln, e/-Müdevvenetii'l-Kiibra, IV, 630; Şiriizi, eiMiihezzeb jl Fıklıi'I-İmam eş-Şafii, III, 21 3; İbn RQşd, Bidayetü'l-Miiçtehid ve Nihi'iyetiii-Muktesid, II, 347; Kasani, Bedaiu's-Sanai ji Tertibi'ş-Şerai, X, 455; Merğinani, ei-Hidaye Şerlııı Bidtiyeti'lMübtedl. Il, 474; İbn Kudame, el-Muğnfve'ş-Şerhu'I-Kebir ala Metni'I-Mııkni, IX, 551, VUI, 204, VII, 198, IX, 543, 558; Mevsıli, ef.-İiıtiyar li ta 'Illi '1- Muhtar, ll, 504; Şirbini, Muğnf'l-Muhtüc, V, 368-374; Behfıti, Keşşiijil'l-Kınii' an Metni'l-iknii, VI, 23; Derd!r, eş-Şerlıu's-Sağir ala Akrabi'l-Mesi.'ik, IV. 716, 581,407,377. 574. 542, 533: el-Fetevd'l-Hindiyye, YI, 385: İbn Abidin, Reddii'l-Muhlilr, YL 587-592; Cezin, el-Fıklı ale'l-Mezdhibi'l Erbaa. V, 372-377: Bilmen, Istt!dhdt-ı F1kluyye Kamusu, ıli, 150-156; Zuhay1i, Vehbe, el-Fık/ıu'l-ls!ilmi ve Edilleıulıu, Dııııaşk, 1996, III, 667, IV, ll, 362; Mevsııatu '1-Fık/uyye, "cenin" md., XVI, ı ı 7; Uzunposta1cı, Mustafa, "Cenin" md. DİA İslam Ansiklopedisi, VII, 369. Kıyame, 75/36; Vakıa, 56/58.
16 'T'~-ML Ol'"'" ı_ au.i\., oVtu.
17 Secde, 32/8; Mürselat, 77/20. '"Mü'minGn, 23/12, 13, 14; İnsanın yaratılışı ile ilgili diğer ayetler: Hacc, 22/5: Ai-i inıran, 3/6; Nisii, 4/1; A'rilf, 7/11, ı89; Hicr, 15/26, 28, 29; ; Fiitır, 3511 ı; Siid, 38171-74; Mü'ınin, 40/67; Rahmiin, 55/15; Meiiıic, 70/39; Fussilet, 41147; Mürselilt, 77/2ı; Kıyamet, 75/37-39; Zümer, 39/6; insan, 76/1; Alak, 96/2. 10 Örs, Rahmi ve Dilmen, Uğur, "Fetal Fiyoloji", Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, 205, 206.

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi