KONU ÖTESİ « ÖTEKİ KONULAR METAFİZİK ARAŞTIRMALAR KUR’ÂN-I KERÎM’İN TİLÂVETİ VE MÛSİKİ :

KUR’ÂN-I KERÎM’İN TİLÂVETİ VE MÛSİKİ :

KUR’ÂN-I KERÎM’İN TİLÂVETİ VE MÛSİKİ :

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
138
27-09-2020:00:06
#1
Kur’ân-ı Kerîm her yönüyle bütün ilimleri kapsar. Bunlar içerisinde Kur’an kelimelerinin okunuşuyla ilgili farklılıklar kıraat ilminin, harflerinin telâffuz keyfiyeti tecvit disiplininin konusunu teşkil eder. Kur’ân-ı Kerîm’in sahih kıraatlerden biriyle tecvit kuralları çerçevesinde okunuşunun literatürdeki karşılığı tilâvet tabiridir.
Tilâvet Kur’an’a has özel bir icra okuyuş tarzıdır. Bunun bir ön hazırlığı ve kendi içinde prensip ve şartları vardır. Ön hazırlık safhasında Kur’an’ı bir ibadet maksadıyla, bir niyete bağlı olarak okumak olan tilâvetin şartları şunlardır :
1. Tilâveti sesli olarak icrâ etmek,

2. Tilâvet esnasında tecvit ve kıraat kaidelerine; harflerin mahsus mahreçlerine, lâzımı ve ârızî sıfatlarına, vakıf ve ibtida kurallarına riayet etmek,
3. Güzel ses ve musiki nağmeleriyle okumak. Tilâvet şeklinde Kur’ân-ı Kerîm’i okuyuşun kendine has özel bir icra tarzı vardır. Bu tarz eda ve seda ile Kur’ân’ı okuyuşun kendine özgü, diğer musiki ile icra edilen türlerden tamamen farklı bir tilavet tarafı mevcuttur. Camilerde okunan aşr-ı şerifler, ramazan mukâbeleleri ve diğer meclislerdeki (mevlit, sünnet, düğün, cenaze vs.) okumalar hep tilâvet tarzıyla icra edilir.
Bilindiğimiz üzere musiki (müzik) eserlerinin sözleri güfte diye tâbir edilir. Güfteler nazım tekniği ve muhteva yani içerik yönünden sahip olduğu ilmî ve edebî vasıflarıyla okuyucularının beğenisini kazanırken, bestelenmiş güfteler bunun ötesinde musiki nağmelerinin artı katkılarıyla dinleyenlerin manevi ruh ve gönül dünyasında derin izler bırakır. Güftelerin bestelere oranla hâfızalardan silinip gitmesi daha kolaydır. Örneğin, İstiklâl Marşımızın güfte kalıpları içindeki mısralarıyla çok az insanın ezberinde iken, bestelenmiş haliyle yani musiki ile birlikte milyonların hâfızasına nakşolmuştur. Unutmamak gerekir ki söz uçar, gider; yazı sâbit kalır.
Kur’ân-ı Kerîm ilâhi bir güftedir, bu güftenin bestesi de tecvit disiplinidir. Kur’an güftesini beşeri bütün sözlerden ayıran önemli bir vasıf ta onun kendine has bestesiyle, yani tecvit kuralları çerçevesinde
okunmasıdır. Tecvit Kur’ân’a hastır; başka hiçbir dîni metin tecvit ile okunmaz. Kur’an güftesinin sahibi olan Allah (cc) onun tecvit bestesiyle okunmasını emreder : “(Ey Muhammed) Kur’ân’ı tertîl üzere (tecvit ile) oku!” (el-Müzzemmil, 73/4) Âyet-i kerîmede geçen tertîl kelimesi Hz. Ali tarafından “tecvîdü’lhurûf” diye tefsir edilmiştir (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr fi’l-kırââti’l-aşr, Kahire, ts., (nşr. Ali Muhammed Debbâğ), I, 209) ki bu, harflerin güzel ve doğru bir şekilde telâffuz edilmesi anlamına gelir.

Kur’ân-ı Kerîm gibi ilâhi bir güftenin tecvit bestesiyle icrâ edilmesinin mânası Kur’ân’ın Kur’an gibi okunması, yani tilâvet edilmesidir ki bu da daha önce ifade edildiği üzere sesli okuma, tecvit ölçüleri ve musiki nağmeleriyle tezâhür eder.
Mûsiki (Müzik) nağmeleri, duygu ve düşünceleri kulağa hoş gelen düzenli ve ölçülü seslerle anlatma sanatının adı olan Mûsiki ilminin konusunu teşkil eder. İnsanı etkileyen düzenli ve ölçülü sesler insan hançeresi veya müzik aletlerinden çıkan müzikal seslerdir. Müzikal seslerden nağmeler meydana
gelir. Nağme, güzel ses, beste ve makam seyrine göre çıkarılan sestir. Mûsiki teorisiyle ilgili eserlerde, nağmenin tizlik veya peslikte bir müddet duran ve insanın hoşuna giden ses olarak tarif edildiğini görülmektedir.

Kur’ân tilâvetinde nağmeli okuma (terennüm), güzel sesle ve makamlı kıraat (tegannî) önce insanın nefsine, sonra kalbine nüfuz eder. Kur’ân’ı musiki nağmeleriyle okumak onu dinlemeye sevkeden önemli bir etkendir.
Elmalılı Hamdi Yazır konuya ilişkin şu tesbitlere yer verir : “ (…) Kur’an okurken tecvit ve güzel ses olması gereken bir husustur. Kur’an okurken sesin güzelleştirilmesi, teganni edilmesi dinin uygun görüp teşvik ettiği birhusustur. Ancak bu icraat nazmı bozan, mânayı unutturan kuru ses nağmeleriyle değil, harf ve kelimelerin tecvidine, mânanın inceliklerine riayet ederek olmalıdır ki Arap lahni tabirinden kasıt ta budur”. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır (Yeni Mealli Türkçe Tefsir), Hak Dini Kur’an Dili, İsbtanbul, 1936, (Matbaa-i Ebüzziya), V, 3948.)
Kur’ân-ı Kerîm mûsikisi öncelikli olarak tecvit kurallarının kendine has ölçüler çerçevesinde uygulanmasından doğan tabiî doğal bir seslendirmedir. Harflere ait mahreç ve sıfatların hakkıyla seslendirilmesi, med miktarları, aynı cinsten yahut mahreç yakınlığı olan harfler arasında geçerli olan tam veya kısmî ulama (idgam, iklâb, ihfâ) icraatları, vakıf ve ibtidâ kâideleri vs. tecvit disipliniyle tezâhür eden bu seslendirme, mûsiki ilminin konusu olan müzikal seslerden çok, nağmesiz ve doğal haliyle Kur’ân-ı Kerîm’in musikisinin bizâtihi kendisi, asıl ve ilk kısmıdır.
Tecvit kurallarının çerçevesinden çıkmaksızın, nağmeli (ezgili) seslerle, tenafür sesleri denilen uyumsuz ses aralıklarından çıkan seslerden kaçınıp, uyumlu ses aralıklarını gözeterek yapılan okuyuş ise mûsiki ilmini ilgilendiren kısımdır. Uyumlu ses aralıklarını dikkate almadan yapılan bir kıraat, tecvit kurallarına uyulsa bile dinleyenlerce yadırganan bir okuyuş olarak algılanacaktır. Mûsiki sanatında en belirgin özelliklerden biri, sesle yapılan irticâli (anında doğuş) bestelerdir. Dîni mûsikimizdeki Kur’an tilâveti, Mevlit, Ezan, Kâmet, gibi türler bu şekilde okuyuş anında bestelenirler. Bu bakımdan okuyucu aynı zamanda bestekâr olup, ses güzelliği, mûsiki bilgisi ve beste yapma kabiliyeti başarısını etkileyen özelliklerindendir. (Kur’an ve Mûsiki, s.49.)
Kur’ân-ı Kerîm’in tilâvetinin tertîl (tecvit) üzere olması gerektiği bizatihi Kur’ân-ı Kerîm’de beyan edilmiş (el-Müzzemmil, 73/4.), hadis rivâyetlerinde Kur’ân’ın güzel sesle okunmasının önemi üzerinde durulmuştur.
Bu rivâyetlerde öne çıkan hususları şöyle sıralamak mümkündür :

1- Allah güzel sesli bir peygamberin Kur’ân’ı teganni ile yüksek sesle okumasından çok hoşnut olur (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’an, 19; Ebû Dâvûd, Vitr, 20.) .
2- Kur’an tilâvetinde teganni etmeyen makbul bir iş yapmamıştır (Ebû Dâvûd, Vitr, 20.) .
3- Kur’ân’ın seslerimizle güzelleştirilmesi istenmiştir (İbn Mâce, İkâmet, 176.) .
4- Güzel ses Kur’ân’ın süsüdür. (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr fi’l-kırââti’l-aşr)
5- Güzel ses Kur’ân’ın güzelliğini daha da arttırır. (Kur’an ve Tefsir Araştırmaları-II, İSAV)
6- Güzel sesiyle yatsı namazında Tîn sûresini okuyan Hz. Peygamber (sav) kendisini dinleyen sahâbî el-Berâ b. Âzib’i çok etkilemiştir (Buhârî. Ezân, 102.) .
7- Hz. Peygamber (sav) güzel sesi ve nağmeleriyle Kur’an okuyan sahâbî Ebû Mûsa el-Eş’arî’yi övmüştür (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’an, 31.) .
Gerek Kur’ân-ı Kerîm’in âmir hükmü (el-Müzzemmil, 73/4) gerek bu rivâyetlerde öne çıkan nebevî açıklama ve teşvikler çerçevesinde Kur’ân-ı Kerîm’in tertîl (tecvit) üzere ve güzel sesle okunması müstehap kabul edilmiştir ki sâhabe, tâbiûn ve İslâm âlimlerinin bu hususta kesin ittifakı vardır (İbn Kayyim el-Cevziyye) .
Hz. Ömer, İbn Abbas, Ebû Mûsa el-Eş’arî Ukbe b. Âmir gibi meşhur sahâbe ve âlimlerin de içinde yer aldığı bir grup ise tecvit üzere ve güzel sesle okunması câiz görmüş ve hatta teşvik etmiştir. İmam Ebû Hanîfe ve arkadaşları ile İmam Şâfiî gibi mezhep imamları da tegannî ile okunan Kur’ân’ı dinlemişlerdir.
DoğaötesiAraştırman
27-09-2020:00:06 #1

Kur’ân-ı Kerîm her yönüyle bütün ilimleri kapsar. Bunlar içerisinde Kur’an kelimelerinin okunuşuyla ilgili farklılıklar kıraat ilminin, harflerinin telâffuz keyfiyeti tecvit disiplininin konusunu teşkil eder. Kur’ân-ı Kerîm’in sahih kıraatlerden biriyle tecvit kuralları çerçevesinde okunuşunun literatürdeki karşılığı tilâvet tabiridir.
Tilâvet Kur’an’a has özel bir icra okuyuş tarzıdır. Bunun bir ön hazırlığı ve kendi içinde prensip ve şartları vardır. Ön hazırlık safhasında Kur’an’ı bir ibadet maksadıyla, bir niyete bağlı olarak okumak olan tilâvetin şartları şunlardır :
1. Tilâveti sesli olarak icrâ etmek,

2. Tilâvet esnasında tecvit ve kıraat kaidelerine; harflerin mahsus mahreçlerine, lâzımı ve ârızî sıfatlarına, vakıf ve ibtida kurallarına riayet etmek,
3. Güzel ses ve musiki nağmeleriyle okumak. Tilâvet şeklinde Kur’ân-ı Kerîm’i okuyuşun kendine has özel bir icra tarzı vardır. Bu tarz eda ve seda ile Kur’ân’ı okuyuşun kendine özgü, diğer musiki ile icra edilen türlerden tamamen farklı bir tilavet tarafı mevcuttur. Camilerde okunan aşr-ı şerifler, ramazan mukâbeleleri ve diğer meclislerdeki (mevlit, sünnet, düğün, cenaze vs.) okumalar hep tilâvet tarzıyla icra edilir.
Bilindiğimiz üzere musiki (müzik) eserlerinin sözleri güfte diye tâbir edilir. Güfteler nazım tekniği ve muhteva yani içerik yönünden sahip olduğu ilmî ve edebî vasıflarıyla okuyucularının beğenisini kazanırken, bestelenmiş güfteler bunun ötesinde musiki nağmelerinin artı katkılarıyla dinleyenlerin manevi ruh ve gönül dünyasında derin izler bırakır. Güftelerin bestelere oranla hâfızalardan silinip gitmesi daha kolaydır. Örneğin, İstiklâl Marşımızın güfte kalıpları içindeki mısralarıyla çok az insanın ezberinde iken, bestelenmiş haliyle yani musiki ile birlikte milyonların hâfızasına nakşolmuştur. Unutmamak gerekir ki söz uçar, gider; yazı sâbit kalır.
Kur’ân-ı Kerîm ilâhi bir güftedir, bu güftenin bestesi de tecvit disiplinidir. Kur’an güftesini beşeri bütün sözlerden ayıran önemli bir vasıf ta onun kendine has bestesiyle, yani tecvit kuralları çerçevesinde
okunmasıdır. Tecvit Kur’ân’a hastır; başka hiçbir dîni metin tecvit ile okunmaz. Kur’an güftesinin sahibi olan Allah (cc) onun tecvit bestesiyle okunmasını emreder : “(Ey Muhammed) Kur’ân’ı tertîl üzere (tecvit ile) oku!” (el-Müzzemmil, 73/4) Âyet-i kerîmede geçen tertîl kelimesi Hz. Ali tarafından “tecvîdü’lhurûf” diye tefsir edilmiştir (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr fi’l-kırââti’l-aşr, Kahire, ts., (nşr. Ali Muhammed Debbâğ), I, 209) ki bu, harflerin güzel ve doğru bir şekilde telâffuz edilmesi anlamına gelir.

Kur’ân-ı Kerîm gibi ilâhi bir güftenin tecvit bestesiyle icrâ edilmesinin mânası Kur’ân’ın Kur’an gibi okunması, yani tilâvet edilmesidir ki bu da daha önce ifade edildiği üzere sesli okuma, tecvit ölçüleri ve musiki nağmeleriyle tezâhür eder.
Mûsiki (Müzik) nağmeleri, duygu ve düşünceleri kulağa hoş gelen düzenli ve ölçülü seslerle anlatma sanatının adı olan Mûsiki ilminin konusunu teşkil eder. İnsanı etkileyen düzenli ve ölçülü sesler insan hançeresi veya müzik aletlerinden çıkan müzikal seslerdir. Müzikal seslerden nağmeler meydana
gelir. Nağme, güzel ses, beste ve makam seyrine göre çıkarılan sestir. Mûsiki teorisiyle ilgili eserlerde, nağmenin tizlik veya peslikte bir müddet duran ve insanın hoşuna giden ses olarak tarif edildiğini görülmektedir.

Kur’ân tilâvetinde nağmeli okuma (terennüm), güzel sesle ve makamlı kıraat (tegannî) önce insanın nefsine, sonra kalbine nüfuz eder. Kur’ân’ı musiki nağmeleriyle okumak onu dinlemeye sevkeden önemli bir etkendir.
Elmalılı Hamdi Yazır konuya ilişkin şu tesbitlere yer verir : “ (…) Kur’an okurken tecvit ve güzel ses olması gereken bir husustur. Kur’an okurken sesin güzelleştirilmesi, teganni edilmesi dinin uygun görüp teşvik ettiği birhusustur. Ancak bu icraat nazmı bozan, mânayı unutturan kuru ses nağmeleriyle değil, harf ve kelimelerin tecvidine, mânanın inceliklerine riayet ederek olmalıdır ki Arap lahni tabirinden kasıt ta budur”. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır (Yeni Mealli Türkçe Tefsir), Hak Dini Kur’an Dili, İsbtanbul, 1936, (Matbaa-i Ebüzziya), V, 3948.)
Kur’ân-ı Kerîm mûsikisi öncelikli olarak tecvit kurallarının kendine has ölçüler çerçevesinde uygulanmasından doğan tabiî doğal bir seslendirmedir. Harflere ait mahreç ve sıfatların hakkıyla seslendirilmesi, med miktarları, aynı cinsten yahut mahreç yakınlığı olan harfler arasında geçerli olan tam veya kısmî ulama (idgam, iklâb, ihfâ) icraatları, vakıf ve ibtidâ kâideleri vs. tecvit disipliniyle tezâhür eden bu seslendirme, mûsiki ilminin konusu olan müzikal seslerden çok, nağmesiz ve doğal haliyle Kur’ân-ı Kerîm’in musikisinin bizâtihi kendisi, asıl ve ilk kısmıdır.
Tecvit kurallarının çerçevesinden çıkmaksızın, nağmeli (ezgili) seslerle, tenafür sesleri denilen uyumsuz ses aralıklarından çıkan seslerden kaçınıp, uyumlu ses aralıklarını gözeterek yapılan okuyuş ise mûsiki ilmini ilgilendiren kısımdır. Uyumlu ses aralıklarını dikkate almadan yapılan bir kıraat, tecvit kurallarına uyulsa bile dinleyenlerce yadırganan bir okuyuş olarak algılanacaktır. Mûsiki sanatında en belirgin özelliklerden biri, sesle yapılan irticâli (anında doğuş) bestelerdir. Dîni mûsikimizdeki Kur’an tilâveti, Mevlit, Ezan, Kâmet, gibi türler bu şekilde okuyuş anında bestelenirler. Bu bakımdan okuyucu aynı zamanda bestekâr olup, ses güzelliği, mûsiki bilgisi ve beste yapma kabiliyeti başarısını etkileyen özelliklerindendir. (Kur’an ve Mûsiki, s.49.)
Kur’ân-ı Kerîm’in tilâvetinin tertîl (tecvit) üzere olması gerektiği bizatihi Kur’ân-ı Kerîm’de beyan edilmiş (el-Müzzemmil, 73/4.), hadis rivâyetlerinde Kur’ân’ın güzel sesle okunmasının önemi üzerinde durulmuştur.
Bu rivâyetlerde öne çıkan hususları şöyle sıralamak mümkündür :

1- Allah güzel sesli bir peygamberin Kur’ân’ı teganni ile yüksek sesle okumasından çok hoşnut olur (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’an, 19; Ebû Dâvûd, Vitr, 20.) .
2- Kur’an tilâvetinde teganni etmeyen makbul bir iş yapmamıştır (Ebû Dâvûd, Vitr, 20.) .
3- Kur’ân’ın seslerimizle güzelleştirilmesi istenmiştir (İbn Mâce, İkâmet, 176.) .
4- Güzel ses Kur’ân’ın süsüdür. (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr fi’l-kırââti’l-aşr)
5- Güzel ses Kur’ân’ın güzelliğini daha da arttırır. (Kur’an ve Tefsir Araştırmaları-II, İSAV)
6- Güzel sesiyle yatsı namazında Tîn sûresini okuyan Hz. Peygamber (sav) kendisini dinleyen sahâbî el-Berâ b. Âzib’i çok etkilemiştir (Buhârî. Ezân, 102.) .
7- Hz. Peygamber (sav) güzel sesi ve nağmeleriyle Kur’an okuyan sahâbî Ebû Mûsa el-Eş’arî’yi övmüştür (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’an, 31.) .
Gerek Kur’ân-ı Kerîm’in âmir hükmü (el-Müzzemmil, 73/4) gerek bu rivâyetlerde öne çıkan nebevî açıklama ve teşvikler çerçevesinde Kur’ân-ı Kerîm’in tertîl (tecvit) üzere ve güzel sesle okunması müstehap kabul edilmiştir ki sâhabe, tâbiûn ve İslâm âlimlerinin bu hususta kesin ittifakı vardır (İbn Kayyim el-Cevziyye) .
Hz. Ömer, İbn Abbas, Ebû Mûsa el-Eş’arî Ukbe b. Âmir gibi meşhur sahâbe ve âlimlerin de içinde yer aldığı bir grup ise tecvit üzere ve güzel sesle okunması câiz görmüş ve hatta teşvik etmiştir. İmam Ebû Hanîfe ve arkadaşları ile İmam Şâfiî gibi mezhep imamları da tegannî ile okunan Kur’ân’ı dinlemişlerdir.

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi