KONU ÖTESİ « ÖTEKİ KONULAR METAFİZİK ARAŞTIRMALAR KURAN’IN ANLAŞILMASI İÇİN İLMİHAL, TEFSİR, HADİS, GİBİ KAYNAKLARA İHTİYAÇ VAR MI?:

KURAN’IN ANLAŞILMASI İÇİN İLMİHAL, TEFSİR, HADİS, GİBİ KAYNAKLARA İHTİYAÇ VAR MI?:

KURAN’IN ANLAŞILMASI İÇİN İLMİHAL, TEFSİR, HADİS, GİBİ KAYNAKLARA İHTİYAÇ VAR MI?:

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
138
20-02-2021:07:02
#1
[Resim: z0nZmpngKRVOspwXa8LEnDL_KbRpo0hHqSHTeOTu...fffffff-nd]
KURAN’IN AÇIKLANMASI VE İNSANLAR TARAFINDAN ANLAŞILMASI İÇİN İLMİHAL, TEFSİR, HADİS, GİBİ KAYNAKLAR ZORUNLU MU BUNLARA İHTİYAÇ VAR MI?:
Kuran’da müşrik kâfirler her zaman ayetler ile uyarılmışlardır. Bu yüzden bid’at ehli müşrik tepki ve itirazlarını da hep Kuran’a yapmışlardır. Kuran’nın açıklanması ve anlaşılması için gerekli açıklamalar, tefsirler, cevaplar, yorumlar da yine Kuran’ın kendi içindedir. “En güzel izah yorum” ifadesinin Arapçası “ahsena tefsir”dir ve “tefsir” kelimesinin Kuran’da geçtiği tek yer yukarıda Furkan suresindeki 33 ayettir. Böylece Allah, Kuran’ın tefsirinin yorumunun ve açıklamasının en güzel şekilde yine kendisi Kuran’la yapılacağının dersini vermektedir.
 
“Velâ ye/tûneke bimeśelin illâ ci/nâke bilhakki veahsene tefsîrâ(n)”
ONLAR SANA HİÇBİR MİSAL GETİRMEZLER Kİ (BUNA KARŞILIK) SANA GERÇEĞİ VE EN GÜZEL AÇIKLAMAYI GETİRMİŞ OLMAYALIM.  (Furkân Suresi 33. Ayet)
 
Oysa günümüzdede piyasalarda “Kuran tefsiri” diye satılan kitapların birçoğunda, Kuran’ın mana ifadeleriyle ve mantıkla çelişen birçok rivayet hadis geçmekte ve bunlar Kuran’ın ihtiva etmediği manaları ve hükümleri dine ek ilave etmekte kullanılmaktadır.
 
“YERYÜZÜNDE GEZEN HER TÜRLÜ CANLI VE (GÖKTE) İKİ KANADIYLA UÇAN HER TÜR KUŞ, SİZİN GİBİ BİRER TOPLULUKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. SONUNDA HEPSİ RABLERİNİN HUZURUNA TOPLANIP GETİRİLECEKLER”.  (En’âm Suresi 38. Ayet)
 
Kuran’ın kendisi en güzel açıklamayı ve yorumu içerirken, ayrıca başka eklemlenmiş yorum kitapları (tefsir kitapları), Kuran-üstü bir konumda dinin asıl kaynağı olamaz. Peygamber efendimizin vefatından yüzyıllar sonra mezhep ve tarikatlerin beşer imamları tarafından yazılan tefsir kitapları olmadan da dinimiz tastamamdı ve tastamamdır. Kuran’ı anlama çabasını ifade eden, Kuran’ın düşündürdüklerini daha avami açıklayan beşeri yorum kitapların yazılması ve okunması elbette mümkündür. Ama bu beşeri kitaplar, Kuran-üstü bir seviyede, Kur’an’sız tek başına dinin tamamlayıcısı kitaplar olarak değerlendirilemez.
 
“SİZE KİTAB’I (KUR’AN’I) HAK OLARAK İNDİREN O İKEN BEN ALLAH’TAN BAŞKA BİR HAKEM Mİ ARAYACAĞIM?” (DE). KENDİLERİNE KİTAP VERDİKLERİMİZ DE ONUN, RABBİN KATINDAN HAK OLARAK İNDİRİLMİŞ OLDUĞUNU BİLİRLER. O HÂLDE, SAKIN ŞÜPHECİLERDEN OLMA”.  (En’âm Suresi 114. Ayet)
 
Beş bin yıllık hiç kullananı bulunmayan Sümer tabletleri bile başka dillere tercüme edilip açıklanırken, bütün tıp ve ilim kitapları Latinceden tercüme edilip günümüzdeki tıp ve ilim hala bunu kullanırken, bugün dünyada hala yaklaşık 500 milyon yaşayanı ve kullananı olan Arapçayı başka dile çeviremezsiniz diyerek, Kuran başka dile çevrilmez anlaşılmaz diyenler; Kuran’ın anlaşılmasından korkan ve anlaşılmasını istemeyen, Kuran’a ve Pevgamber efendimize attıkları iftiralar ve isnatların, sözüm ona yazdıkları hadis, tefsir ve ilmihallerin birer uydurma olduğu ortaya çıkacağından ve dünyalık saltanatlarının bozulacağından korkan putperes müşrik kafirler yani şeytanın dost ve müttefikleridir!
 
“ELİF-LÂM-RÂ. BU, HİKMET SAHİ­Bİ VE HER ŞEYDEN HABERDAR OLAN ALLAH TARAFINDAN AYETLERİ SAĞLAM KILINMIŞ, SONRA DA AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR.” (Hud suresi 1. ayet)
 
Çünkü Kuran’ı anladığımız dilde anlayarak okuduğumuzda bütün bu uydurmaları ve uydurulmuş din ortaya çıkacak ve bu dünyalıklar devşirmek peşindeki din taciri şirk baronlarının ve müttefikleri şeytanın  kurduğu sahte uydurma din yıkılacak ve dünyalık saltanatları ve şeytanın oyunu son bulacaktır. Bu nedenlerle şeytanın müttefikleri Kuran’ı anladığımız dilde okumamıza ve anlamamıza şiddetle karşı çıkmaktadırlar çünkü: Kur’an ve islam ile alakası olmayan bu uydurulmuş dinlerinin devamı ve ikamesi için buna mecburdurlar!
 
“ KENDİ HÜKMÜNDE HİÇ KİMSEYİ ORTAK KILMAZ”.
“ RABBİNİN KİTABINDAN SANA VAHYEDİLENİ OKU. O’NUN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİRECEK HİÇBİR KUDRET YOKTUR”.
(Kehf Suresi 26,27.)
 
Kuran’ı siz anlayamazsınız, Kuran meal ile anlaşılmaz, bize sorun, biz anlatalım, bizim istediğimiz gibi anlayın, saltanatımızı dümen ve düzenimizi bozmayn, bize mecbur kalın diyerek, dünyalık devşirme peşindeki din tacirleri, saltanatlarını zürriyetlerine de devretme gayesinde olan müşrik kafir şirk baronları, bizlerin Kuran’ı anlamayacağımızı ileri sürerek avamı Kuran’dan ve gerçkten uzaklaştırıp,  bu dünyalık saltanatlarının devamını sağlamak dışında hiçbir gaye gütmemektedirler!
 
Çünkü Kuran’ı okursak onların anlattıklarının hepsinin yalan, uydurma hurafeler ve şeytanın fısıltıları olduğu ortaya çıkacaktır. Bu nedenlerle sen arapça bilmiyorsun anlamazsın bu meal ile anlaşılmaz bana sor, bana mecbur kal diyerek ümmeti Kuran’dan uzaklaştırıp kendilerinin şeytanın teşviki mesaisi ile oluşturdukları uydurma din ve hurafelere inanmaya mecbur ederek ümmeti  Kuran’ı uzaklaştırmaya çalışan ve malesefki bunuda büyük ölçüde başarmış şeytanın dost ve müttefikleridirler!
 
“RAHMÂN KUR'AN'I ÖĞRETTİ. İNSANI YARATTI. ONA AÇIKLAMAYI ÖĞRETTİ”.  (Rahmân Suresi 1, 2, 3, 4. Ayetler)
 
Kuran’ın hiçbir beşeri hadis kitabına, mezhep kitabına, tefsir ve yorum kitabına ihtiyaç duymaksızın her detayı kendisi açıklamakta ve içermektedir. Kuran üzerine düşünceleri ihtiva eden çeşitli tefsir kitapları elbette olabilir fakat sorun, “tefsir” adı altında, Kuran’da yer almayan hükümlerin dine ilave edilmesindedir.
 
“ŞÜPHESİZ ONU TOPLAMAK VE OKUTMAK BİZ’E DÜŞER.
O HALDE ONU OKUDUĞUMUZDA, SEN DE ONUN OKUNUŞUNU İZLE.
SONRA ONU AÇIKLAMAK DA BİZ’E DÜŞER”.  (Kıyamet Suresi 17-19)
 
Allah Kuran’ın yorumunu da, öğretilmesini de, açıklanmasını da kendi üzerine almıştır. Kuran, kendi kendini açıklar. Birçok konu tekraren, Kuran’da tekrar edilerek birden fazla ayette ele alınmıştır. Kuran’ın bir ayetinde anlaşılması gerekli konunun izahı tamamlanmadıysa, başka bir ayetinde açıklamasıyla konun izahı anlaşılır. Peygamber efendimiz s.a.v. ve dört halife döneminde ve sonrası sahabeler ve sonrası döneminde de sadece Arabistan’da değil tüm dünyada ümmetin yüzyıllarca  hadis, tefsir, yorum ilmihal vb. kitapları yoktu yani onlar islamı anlamadan mı yaşadı?! Bunlar olmadan da Kuran’ın kendisi yeterli, tam ve eksiksizdir. Bu kitaplardan ve bu kitaplara mecburiyet ve ihtiyaçtan, bu kaynakların gerekliliğinden Kuran hiçbir ayette bahsetmez. Ayetler, Kuran’ın kendisini açıkladığını ve kendi içinde en güzel yorumu (ahsena tefsir) barındırdığını söyler.
 
KURAN’IN, KENDİ KENDİNİ AÇIKLAMASINA ŞU ŞEKİLDE BİR ÖRNEK VEREBİLİRİZ:
 
1-Fatiha Suresi 4. ayet “DİN GÜNÜNÜN SAHİBİDİR O” şeklindedir. “Din günü”nün ne olduğunu anlamayan kişiler, Kuran boyunca ilgili ifadenin yer aldığı tüm ayetleri incelediklerinde bu sorunun cevabını bulacaklardır.
 
Bu terimin 15-Hicr Suresi 35, 26-Şuara Suresi 82, 37-Saffat Suresi 20, 38-Sad Suresi 78 ve 83-Mutaffifin Suresi 11. ayet ve diğer geçişlerini inceleyenler; bu terimin, öldükten sonraki yeniden dirileceğimiz günü ifade ettiğini anlarlar. Bu örnekte olduğu gibi din adına anlamamız gereken tüm bilgi Kuran’ın içindedir.
 
YOKSA ONLARA BUNDAN ÖNCE BİR KİTAP VERDİK DE ONA MI YAPIŞMAKTADIRLAR?
 
HAYIR DEDİLER Kİ: “BİZ ATALARIMIZI BİR ÜMMET ÜZERİNDE BULDUK, ONLARIN ESERLERİNİ İZLEYEREK DOĞRUYA VARACAĞIZ.”
 
İŞTE BÖYLE! SENDEN ÖNCE DE BİR MEMLEKETE ELÇİ GÖNDERDİĞİMİZDE, ORANIN SERVETLE ŞIMARMIŞ ELİT TABAKASI MUTLAKA ŞÖYLE DEMİŞLERDİR:“BİZ ATALARIMIZI BİR ÜMMET ÜZERİNDE BULDUK, ONLARIN ESERLERİNE UYARAK YOL ALACAĞIZ.”
 
O DA “BEN SİZE ATALARINIZI ÜZERİNDE BULDUĞUNUZ ŞEYDEN DAHA DOĞRUSUNU GETİRMİŞ OLSAM DA MI?” DEDİ. ONLARDA “DOĞRUSU BİZ SENİNLE GÖNDERİLENİ TANIMIYORUZ.” DEDİLER.
(43 Zuhruf Suresi 21,22,23,24. Ayetleri)
 
Kuran kendi kendini açıklar. Kuran’da yer alan bir hususun, hemen anlaşılmaması gibi bir durumda, Allah’ın anlayışımızı bu konuda açmasını beklemek, Kuran’ı dikkatlice incelemeye devam etmek ve cevap bulma aceleciliğiyle, içinde uydurmaların dolu olduğu kaynaklara başvurmamak gerekir. Unutulmamalıdır ki esas olan doğru cevabı bulmaktır; yanlış cevabı benimsemektense cevabı bilmediğini bilmek daha iyidir.
 
“SİZ ALLAH’I BIRAKIP; SADECE SİZİN VE ATALARINIZIN TAKTIĞI BİRTAKIM İSİMLERE (DÜZMECE İLÂHLARA) TAPIYORSUNUZ. ALLAH, ONLAR HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEMİŞTİR. HÜKÜM ANCAK ALLAH’A AİTTİR. O, KENDİSİNDEN BAŞKA HİÇBİR ŞEYE TAPMAMANIZI EMRETMİŞTİR. İŞTE EN DOĞRU DİN BUDUR. FAKAT İNSANLARIN ÇOĞU BİLMEZLER.”. (Yûsuf Suresi 40. Ayet)
 
“SİZE NE OLUYOR, NASIL HÜKÜM VERİYORSUNUZ”?
“YOKSA SİZE AİT BİR KİTABINIZ VAR DA (BU BATIL HÜKÜMLERİ) ONDAN MI OKUYORSUNUZ”?
(Kalem Suresi 36. Ayet)
 
Doğrusunu Allah Daha İyi Bilir.
 
“EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU”!
 
“RABBİ ZİDNİ İLMEN VE İMANEN VE ELHIKNİ BİSSALİHİN”.
DoğaötesiAraştırman
20-02-2021:07:02 #1

[Resim: z0nZmpngKRVOspwXa8LEnDL_KbRpo0hHqSHTeOTu...fffffff-nd]
KURAN’IN AÇIKLANMASI VE İNSANLAR TARAFINDAN ANLAŞILMASI İÇİN İLMİHAL, TEFSİR, HADİS, GİBİ KAYNAKLAR ZORUNLU MU BUNLARA İHTİYAÇ VAR MI?:
Kuran’da müşrik kâfirler her zaman ayetler ile uyarılmışlardır. Bu yüzden bid’at ehli müşrik tepki ve itirazlarını da hep Kuran’a yapmışlardır. Kuran’nın açıklanması ve anlaşılması için gerekli açıklamalar, tefsirler, cevaplar, yorumlar da yine Kuran’ın kendi içindedir. “En güzel izah yorum” ifadesinin Arapçası “ahsena tefsir”dir ve “tefsir” kelimesinin Kuran’da geçtiği tek yer yukarıda Furkan suresindeki 33 ayettir. Böylece Allah, Kuran’ın tefsirinin yorumunun ve açıklamasının en güzel şekilde yine kendisi Kuran’la yapılacağının dersini vermektedir.
 
“Velâ ye/tûneke bimeśelin illâ ci/nâke bilhakki veahsene tefsîrâ(n)”
ONLAR SANA HİÇBİR MİSAL GETİRMEZLER Kİ (BUNA KARŞILIK) SANA GERÇEĞİ VE EN GÜZEL AÇIKLAMAYI GETİRMİŞ OLMAYALIM.  (Furkân Suresi 33. Ayet)
 
Oysa günümüzdede piyasalarda “Kuran tefsiri” diye satılan kitapların birçoğunda, Kuran’ın mana ifadeleriyle ve mantıkla çelişen birçok rivayet hadis geçmekte ve bunlar Kuran’ın ihtiva etmediği manaları ve hükümleri dine ek ilave etmekte kullanılmaktadır.
 
“YERYÜZÜNDE GEZEN HER TÜRLÜ CANLI VE (GÖKTE) İKİ KANADIYLA UÇAN HER TÜR KUŞ, SİZİN GİBİ BİRER TOPLULUKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. SONUNDA HEPSİ RABLERİNİN HUZURUNA TOPLANIP GETİRİLECEKLER”.  (En’âm Suresi 38. Ayet)
 
Kuran’ın kendisi en güzel açıklamayı ve yorumu içerirken, ayrıca başka eklemlenmiş yorum kitapları (tefsir kitapları), Kuran-üstü bir konumda dinin asıl kaynağı olamaz. Peygamber efendimizin vefatından yüzyıllar sonra mezhep ve tarikatlerin beşer imamları tarafından yazılan tefsir kitapları olmadan da dinimiz tastamamdı ve tastamamdır. Kuran’ı anlama çabasını ifade eden, Kuran’ın düşündürdüklerini daha avami açıklayan beşeri yorum kitapların yazılması ve okunması elbette mümkündür. Ama bu beşeri kitaplar, Kuran-üstü bir seviyede, Kur’an’sız tek başına dinin tamamlayıcısı kitaplar olarak değerlendirilemez.
 
“SİZE KİTAB’I (KUR’AN’I) HAK OLARAK İNDİREN O İKEN BEN ALLAH’TAN BAŞKA BİR HAKEM Mİ ARAYACAĞIM?” (DE). KENDİLERİNE KİTAP VERDİKLERİMİZ DE ONUN, RABBİN KATINDAN HAK OLARAK İNDİRİLMİŞ OLDUĞUNU BİLİRLER. O HÂLDE, SAKIN ŞÜPHECİLERDEN OLMA”.  (En’âm Suresi 114. Ayet)
 
Beş bin yıllık hiç kullananı bulunmayan Sümer tabletleri bile başka dillere tercüme edilip açıklanırken, bütün tıp ve ilim kitapları Latinceden tercüme edilip günümüzdeki tıp ve ilim hala bunu kullanırken, bugün dünyada hala yaklaşık 500 milyon yaşayanı ve kullananı olan Arapçayı başka dile çeviremezsiniz diyerek, Kuran başka dile çevrilmez anlaşılmaz diyenler; Kuran’ın anlaşılmasından korkan ve anlaşılmasını istemeyen, Kuran’a ve Pevgamber efendimize attıkları iftiralar ve isnatların, sözüm ona yazdıkları hadis, tefsir ve ilmihallerin birer uydurma olduğu ortaya çıkacağından ve dünyalık saltanatlarının bozulacağından korkan putperes müşrik kafirler yani şeytanın dost ve müttefikleridir!
 
“ELİF-LÂM-RÂ. BU, HİKMET SAHİ­Bİ VE HER ŞEYDEN HABERDAR OLAN ALLAH TARAFINDAN AYETLERİ SAĞLAM KILINMIŞ, SONRA DA AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR.” (Hud suresi 1. ayet)
 
Çünkü Kuran’ı anladığımız dilde anlayarak okuduğumuzda bütün bu uydurmaları ve uydurulmuş din ortaya çıkacak ve bu dünyalıklar devşirmek peşindeki din taciri şirk baronlarının ve müttefikleri şeytanın  kurduğu sahte uydurma din yıkılacak ve dünyalık saltanatları ve şeytanın oyunu son bulacaktır. Bu nedenlerle şeytanın müttefikleri Kuran’ı anladığımız dilde okumamıza ve anlamamıza şiddetle karşı çıkmaktadırlar çünkü: Kur’an ve islam ile alakası olmayan bu uydurulmuş dinlerinin devamı ve ikamesi için buna mecburdurlar!
 
“ KENDİ HÜKMÜNDE HİÇ KİMSEYİ ORTAK KILMAZ”.
“ RABBİNİN KİTABINDAN SANA VAHYEDİLENİ OKU. O’NUN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİRECEK HİÇBİR KUDRET YOKTUR”.
(Kehf Suresi 26,27.)
 
Kuran’ı siz anlayamazsınız, Kuran meal ile anlaşılmaz, bize sorun, biz anlatalım, bizim istediğimiz gibi anlayın, saltanatımızı dümen ve düzenimizi bozmayn, bize mecbur kalın diyerek, dünyalık devşirme peşindeki din tacirleri, saltanatlarını zürriyetlerine de devretme gayesinde olan müşrik kafir şirk baronları, bizlerin Kuran’ı anlamayacağımızı ileri sürerek avamı Kuran’dan ve gerçkten uzaklaştırıp,  bu dünyalık saltanatlarının devamını sağlamak dışında hiçbir gaye gütmemektedirler!
 
Çünkü Kuran’ı okursak onların anlattıklarının hepsinin yalan, uydurma hurafeler ve şeytanın fısıltıları olduğu ortaya çıkacaktır. Bu nedenlerle sen arapça bilmiyorsun anlamazsın bu meal ile anlaşılmaz bana sor, bana mecbur kal diyerek ümmeti Kuran’dan uzaklaştırıp kendilerinin şeytanın teşviki mesaisi ile oluşturdukları uydurma din ve hurafelere inanmaya mecbur ederek ümmeti  Kuran’ı uzaklaştırmaya çalışan ve malesefki bunuda büyük ölçüde başarmış şeytanın dost ve müttefikleridirler!
 
“RAHMÂN KUR'AN'I ÖĞRETTİ. İNSANI YARATTI. ONA AÇIKLAMAYI ÖĞRETTİ”.  (Rahmân Suresi 1, 2, 3, 4. Ayetler)
 
Kuran’ın hiçbir beşeri hadis kitabına, mezhep kitabına, tefsir ve yorum kitabına ihtiyaç duymaksızın her detayı kendisi açıklamakta ve içermektedir. Kuran üzerine düşünceleri ihtiva eden çeşitli tefsir kitapları elbette olabilir fakat sorun, “tefsir” adı altında, Kuran’da yer almayan hükümlerin dine ilave edilmesindedir.
 
“ŞÜPHESİZ ONU TOPLAMAK VE OKUTMAK BİZ’E DÜŞER.
O HALDE ONU OKUDUĞUMUZDA, SEN DE ONUN OKUNUŞUNU İZLE.
SONRA ONU AÇIKLAMAK DA BİZ’E DÜŞER”.  (Kıyamet Suresi 17-19)
 
Allah Kuran’ın yorumunu da, öğretilmesini de, açıklanmasını da kendi üzerine almıştır. Kuran, kendi kendini açıklar. Birçok konu tekraren, Kuran’da tekrar edilerek birden fazla ayette ele alınmıştır. Kuran’ın bir ayetinde anlaşılması gerekli konunun izahı tamamlanmadıysa, başka bir ayetinde açıklamasıyla konun izahı anlaşılır. Peygamber efendimiz s.a.v. ve dört halife döneminde ve sonrası sahabeler ve sonrası döneminde de sadece Arabistan’da değil tüm dünyada ümmetin yüzyıllarca  hadis, tefsir, yorum ilmihal vb. kitapları yoktu yani onlar islamı anlamadan mı yaşadı?! Bunlar olmadan da Kuran’ın kendisi yeterli, tam ve eksiksizdir. Bu kitaplardan ve bu kitaplara mecburiyet ve ihtiyaçtan, bu kaynakların gerekliliğinden Kuran hiçbir ayette bahsetmez. Ayetler, Kuran’ın kendisini açıkladığını ve kendi içinde en güzel yorumu (ahsena tefsir) barındırdığını söyler.
 
KURAN’IN, KENDİ KENDİNİ AÇIKLAMASINA ŞU ŞEKİLDE BİR ÖRNEK VEREBİLİRİZ:
 
1-Fatiha Suresi 4. ayet “DİN GÜNÜNÜN SAHİBİDİR O” şeklindedir. “Din günü”nün ne olduğunu anlamayan kişiler, Kuran boyunca ilgili ifadenin yer aldığı tüm ayetleri incelediklerinde bu sorunun cevabını bulacaklardır.
 
Bu terimin 15-Hicr Suresi 35, 26-Şuara Suresi 82, 37-Saffat Suresi 20, 38-Sad Suresi 78 ve 83-Mutaffifin Suresi 11. ayet ve diğer geçişlerini inceleyenler; bu terimin, öldükten sonraki yeniden dirileceğimiz günü ifade ettiğini anlarlar. Bu örnekte olduğu gibi din adına anlamamız gereken tüm bilgi Kuran’ın içindedir.
 
YOKSA ONLARA BUNDAN ÖNCE BİR KİTAP VERDİK DE ONA MI YAPIŞMAKTADIRLAR?
 
HAYIR DEDİLER Kİ: “BİZ ATALARIMIZI BİR ÜMMET ÜZERİNDE BULDUK, ONLARIN ESERLERİNİ İZLEYEREK DOĞRUYA VARACAĞIZ.”
 
İŞTE BÖYLE! SENDEN ÖNCE DE BİR MEMLEKETE ELÇİ GÖNDERDİĞİMİZDE, ORANIN SERVETLE ŞIMARMIŞ ELİT TABAKASI MUTLAKA ŞÖYLE DEMİŞLERDİR:“BİZ ATALARIMIZI BİR ÜMMET ÜZERİNDE BULDUK, ONLARIN ESERLERİNE UYARAK YOL ALACAĞIZ.”
 
O DA “BEN SİZE ATALARINIZI ÜZERİNDE BULDUĞUNUZ ŞEYDEN DAHA DOĞRUSUNU GETİRMİŞ OLSAM DA MI?” DEDİ. ONLARDA “DOĞRUSU BİZ SENİNLE GÖNDERİLENİ TANIMIYORUZ.” DEDİLER.
(43 Zuhruf Suresi 21,22,23,24. Ayetleri)
 
Kuran kendi kendini açıklar. Kuran’da yer alan bir hususun, hemen anlaşılmaması gibi bir durumda, Allah’ın anlayışımızı bu konuda açmasını beklemek, Kuran’ı dikkatlice incelemeye devam etmek ve cevap bulma aceleciliğiyle, içinde uydurmaların dolu olduğu kaynaklara başvurmamak gerekir. Unutulmamalıdır ki esas olan doğru cevabı bulmaktır; yanlış cevabı benimsemektense cevabı bilmediğini bilmek daha iyidir.
 
“SİZ ALLAH’I BIRAKIP; SADECE SİZİN VE ATALARINIZIN TAKTIĞI BİRTAKIM İSİMLERE (DÜZMECE İLÂHLARA) TAPIYORSUNUZ. ALLAH, ONLAR HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEMİŞTİR. HÜKÜM ANCAK ALLAH’A AİTTİR. O, KENDİSİNDEN BAŞKA HİÇBİR ŞEYE TAPMAMANIZI EMRETMİŞTİR. İŞTE EN DOĞRU DİN BUDUR. FAKAT İNSANLARIN ÇOĞU BİLMEZLER.”. (Yûsuf Suresi 40. Ayet)
 
“SİZE NE OLUYOR, NASIL HÜKÜM VERİYORSUNUZ”?
“YOKSA SİZE AİT BİR KİTABINIZ VAR DA (BU BATIL HÜKÜMLERİ) ONDAN MI OKUYORSUNUZ”?
(Kalem Suresi 36. Ayet)
 
Doğrusunu Allah Daha İyi Bilir.
 
“EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU”!
 
“RABBİ ZİDNİ İLMEN VE İMANEN VE ELHIKNİ BİSSALİHİN”.

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi