KONU ÖTESİ « ÖTEKİ KONULAR METAFİZİK ARAŞTIRMALAR MELEKLERİN ALLAH’A İTİRAZI MÜMKÜN MÜ?:

MELEKLERİN ALLAH’A İTİRAZI MÜMKÜN MÜ?:

MELEKLERİN ALLAH’A İTİRAZI MÜMKÜN MÜ?:

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
138
21-04-2020:05:35
#1
MELEKLERİN ALLAH’A İTİRAZI MÜMKÜN MÜ?:
Yüce Allah meleklere yeryüzünde bir halife yaratacağını bildirince melekler hemen buna karşı çıkmışlardır: … Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır. -Tahrîm, 66/6 -

Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi. -Bakara, 2/30-

Meleklerin bu itirazına çeşitli yorumlar getirilmiştir. Öncelikle meleklerin itiraz yeteneklerinin olmadığı ve kendilerine emredileni yapmakla görevli oldukları Kur’an ayetiyle sabit olduğu için  bu sözlerin meleklerin Allah ile istişaresi olarak anlaşılması gerektiği savunulmuştur.  Meleklerin bu sözleri, Allah’ın almış olduğu bu karar karşısında bazı tereddütleri sebebiyle, merak eder ve sebebini bilmek ister bir tarzda Allah’a ilettikleri de ileri sürülmüştür.  Bunun yanı sıra meleklerin, bu varlığın kendilerinde bulunmayan bir özellikle yaratılacağını anlamış olmaları sebebiyle itiraz ettiklerini savunanlar da mevcuttur. Ancak genelde âlimlerimiz ayette geçen ifadenin meleklerin bu konuda Allah ile istişaresi şeklinde anlaşılması gerektiğini belirtmişlerdir. 

Bakara 30. Ayet Açıklaması
- Melek: Güçlü, kuvvet sahibi, elçi demektir. Melekler; erkeklik ve dişilik özelliği olmayan, yemeyen, içmeyen, evlenmeyen, doğmayan, doğurmayan, normal gözle görülmeyen, Allah’a ibâdetle meşgul olan rûhanî, nuranî, varlıklardır. Ateşten yaratılıp sonradan şeytanlaşan İblis, melek değil cindir. Melekler, Allah’ın yarattığı kullarıdır. Onlar, Allah’ın kızları, çocukları olmadıkları gibi, düşmanları da değildirler. Melekler, Allah’ın kendilerine verdiği emirleri yerine getirirler, asla itaatsizlik etmezler ve günah işlemezler. Kur'ân'a ve Sünnete göre melekler, gözle görülmeyen, nurdan yaratılmış olmalarına rağmen, Allah onlara, gerektiğinde diledikleri şekle girerek görünme gücü vermiştir. Meleklerin varlığı naklen sabit, aklen caizdir. Çünkü bütün peygamberler meleklerin var olduklarını bildirmişler. Hz. Peygamber (s.a.v) de onları bizzat görmüş ve var olduklarını haber vermiştir. Bu sebeple, melekleri inkâr etmek, şer'an küfürdür. Meleklerin Kur'ân’da geçen ayetlerde belirtilen görevleri, onların tek görevleri değil görevlerinden bize bildirilen bir kısmıdır.

- Meleklerin, “insanın yeryüzünde fesat çıkaracağını ve kan dökeceğini” önceden bilmeleri, onların “levh-i mahfuz”dan bazı bilgilere sahip olmaları veya Allahın bu konuda onlara önceden bir kısım bilgi vermesi ile olabilir.

Bu noktada meleklerin, yaratılacak olan “halife”nin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek vasıflara sahip olduğunu nereden ve nasıl öğrendikleri meselesi ile “halife” kelimesinin anlamıyla alakalı problemler ortaya çıkmaktadır.
Bu problemlere şu şekilde cevaplar verilmiştir:

Allah Teâlâ insanların ilahi mesajı daha iyi anlayabilmeleri için Kur’an’da çeşitli metotlar kullanmıştır. İnsanın yaratılış evrelerini anlatmak için de bu metot kullanılmıştır. Bu metot çerçevesinde halife’nin baz ı özelliklerini meleklerin ağzından bize öğretme gayesinin olması mümkündür. 

Meleklerin bu bilgilere, Allah’ın bu konuda kendilerine daha önce bilgi vermiş olmasından dolayı vakıf olmaları ihtimal dâhilindedir. Ya da melekler bu bilgileri levh-i mahfuzda yazılanlardan öğrenmiş olabilirler. Veyahut da melekler günahsız oldukları için, kendileri gibi olmayan varlıkların bu özelliklere sahip olması gerektiğini düşünmüş olabilirler. 

Halife kelimesinin manasıyla ilgili olarak da, meleklerin, daha önce dünyada yaşayan, fesat çıkaran ve kan döken insanların varlığını bildikleri için “halife” yaratılmasına karşı çıktıkları iddia edilmiştir. Ancak Âdem ve soyunun “halife” olarak tanıtılması ondan önce bir insan türünün yaşadığı sonucunu doğurmaz. Zira bu kelime; “daha önceki bir insan topluluğunun halefi, onların yerini alan” manasında değil, “Allah’ın vekili, yeryüzünde O’nun hükümlerini yaşatan, uygulayan, dünyayı imar eden, dünyadaki tüm canlılardan üstün olan, onları emri altına alan” manasında kullanılmıştır.  Halife kelimesinden Âdem ve zürriyetinden daha önce yeryüzünde ya şamış cinlerin veya meleklerin olduğu manasını çıkaranlar da vardır. Ancak ne Kur’an’da ne de sahih hadislerde Hz. Âdem’den önce dünyada cinlerin veya meleklerin yaşadığına dair bilgi ayet mevcut.

Özetle meleklerin itirazı gibi gözüken bu hâdisede, Hz. Âdem’in yaratılışına dikkat çekme ve onun yapısında bulunan vasıfları açıklama gibi ilâhi hikmetlerin bulunduğu ifade edilmiştir. 
Bu ayetten sonra gelen Bakara Sûresi’nin 31–33. ayetlerinden de anlaşılacağı gibi melekler bu itirazlarında diretmemişlerdir.

﴾31﴿ Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra bunları meleklere gösterip "Sözünüzde doğru iseniz şunların isimlerini bana söyleyin" dedi.
﴾32﴿ "Seni tenzih ederiz! Bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. En kâmil ilim ve hikmet sahibi şüphesiz sensin" cevabını verdiler.
﴾33﴿ “Ey Âdem! Bunların isimlerini onlara bildir” dedi. Onlara bunların isimlerini bildirince de “Size ben göklerin ve yerin gizlisini kesinlikle bilirim; yine sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilirim, demedim mi!” buyurdu.

Bu ayetlere göre Allah c.c Hz. Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretmiş; sonra bu isimleri meleklere sorunca onlar, “… Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız, Senin bize öğrettiklerinden başka bizim bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan Sensin…” demişlerdir. Bunun üzerine Allah (cc) Hz. Âdem’e bu isimleri saymasını emretmiş, Hz. Âdem’De Allah c.c huzurunda meleklere bütün esmalari yani isimleri saymıştır.

Yunus Suresi 99. ayetinin meali:
    “Eğer Senin Rabbin dileseydi, dünyada ne kadar insan varsa hepsi imana gelirdi. Ama bunu irade etmedi. Şimdi sen mi, imana gelsinler diye insanları zorlayacaksın?”

Yukarıdaki ayetten anlasilacagi üzere, Allah c.c. insanların özgür iradeleriyle sorgulayarak idrak ile seçerek isteyerek dini seçmelerine imkân verildiği, Allah’ın kimseyi zorlamadığı, eğer dileseydi herkesi zorla iman ettirmeğe gücünün yettiği ifade edilmiştir.
DoğaötesiAraştırman
21-04-2020:05:35 #1

MELEKLERİN ALLAH’A İTİRAZI MÜMKÜN MÜ?:
Yüce Allah meleklere yeryüzünde bir halife yaratacağını bildirince melekler hemen buna karşı çıkmışlardır: … Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır. -Tahrîm, 66/6 -

Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi. -Bakara, 2/30-

Meleklerin bu itirazına çeşitli yorumlar getirilmiştir. Öncelikle meleklerin itiraz yeteneklerinin olmadığı ve kendilerine emredileni yapmakla görevli oldukları Kur’an ayetiyle sabit olduğu için  bu sözlerin meleklerin Allah ile istişaresi olarak anlaşılması gerektiği savunulmuştur.  Meleklerin bu sözleri, Allah’ın almış olduğu bu karar karşısında bazı tereddütleri sebebiyle, merak eder ve sebebini bilmek ister bir tarzda Allah’a ilettikleri de ileri sürülmüştür.  Bunun yanı sıra meleklerin, bu varlığın kendilerinde bulunmayan bir özellikle yaratılacağını anlamış olmaları sebebiyle itiraz ettiklerini savunanlar da mevcuttur. Ancak genelde âlimlerimiz ayette geçen ifadenin meleklerin bu konuda Allah ile istişaresi şeklinde anlaşılması gerektiğini belirtmişlerdir. 

Bakara 30. Ayet Açıklaması
- Melek: Güçlü, kuvvet sahibi, elçi demektir. Melekler; erkeklik ve dişilik özelliği olmayan, yemeyen, içmeyen, evlenmeyen, doğmayan, doğurmayan, normal gözle görülmeyen, Allah’a ibâdetle meşgul olan rûhanî, nuranî, varlıklardır. Ateşten yaratılıp sonradan şeytanlaşan İblis, melek değil cindir. Melekler, Allah’ın yarattığı kullarıdır. Onlar, Allah’ın kızları, çocukları olmadıkları gibi, düşmanları da değildirler. Melekler, Allah’ın kendilerine verdiği emirleri yerine getirirler, asla itaatsizlik etmezler ve günah işlemezler. Kur'ân'a ve Sünnete göre melekler, gözle görülmeyen, nurdan yaratılmış olmalarına rağmen, Allah onlara, gerektiğinde diledikleri şekle girerek görünme gücü vermiştir. Meleklerin varlığı naklen sabit, aklen caizdir. Çünkü bütün peygamberler meleklerin var olduklarını bildirmişler. Hz. Peygamber (s.a.v) de onları bizzat görmüş ve var olduklarını haber vermiştir. Bu sebeple, melekleri inkâr etmek, şer'an küfürdür. Meleklerin Kur'ân’da geçen ayetlerde belirtilen görevleri, onların tek görevleri değil görevlerinden bize bildirilen bir kısmıdır.

- Meleklerin, “insanın yeryüzünde fesat çıkaracağını ve kan dökeceğini” önceden bilmeleri, onların “levh-i mahfuz”dan bazı bilgilere sahip olmaları veya Allahın bu konuda onlara önceden bir kısım bilgi vermesi ile olabilir.

Bu noktada meleklerin, yaratılacak olan “halife”nin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek vasıflara sahip olduğunu nereden ve nasıl öğrendikleri meselesi ile “halife” kelimesinin anlamıyla alakalı problemler ortaya çıkmaktadır.
Bu problemlere şu şekilde cevaplar verilmiştir:

Allah Teâlâ insanların ilahi mesajı daha iyi anlayabilmeleri için Kur’an’da çeşitli metotlar kullanmıştır. İnsanın yaratılış evrelerini anlatmak için de bu metot kullanılmıştır. Bu metot çerçevesinde halife’nin baz ı özelliklerini meleklerin ağzından bize öğretme gayesinin olması mümkündür. 

Meleklerin bu bilgilere, Allah’ın bu konuda kendilerine daha önce bilgi vermiş olmasından dolayı vakıf olmaları ihtimal dâhilindedir. Ya da melekler bu bilgileri levh-i mahfuzda yazılanlardan öğrenmiş olabilirler. Veyahut da melekler günahsız oldukları için, kendileri gibi olmayan varlıkların bu özelliklere sahip olması gerektiğini düşünmüş olabilirler. 

Halife kelimesinin manasıyla ilgili olarak da, meleklerin, daha önce dünyada yaşayan, fesat çıkaran ve kan döken insanların varlığını bildikleri için “halife” yaratılmasına karşı çıktıkları iddia edilmiştir. Ancak Âdem ve soyunun “halife” olarak tanıtılması ondan önce bir insan türünün yaşadığı sonucunu doğurmaz. Zira bu kelime; “daha önceki bir insan topluluğunun halefi, onların yerini alan” manasında değil, “Allah’ın vekili, yeryüzünde O’nun hükümlerini yaşatan, uygulayan, dünyayı imar eden, dünyadaki tüm canlılardan üstün olan, onları emri altına alan” manasında kullanılmıştır.  Halife kelimesinden Âdem ve zürriyetinden daha önce yeryüzünde ya şamış cinlerin veya meleklerin olduğu manasını çıkaranlar da vardır. Ancak ne Kur’an’da ne de sahih hadislerde Hz. Âdem’den önce dünyada cinlerin veya meleklerin yaşadığına dair bilgi ayet mevcut.

Özetle meleklerin itirazı gibi gözüken bu hâdisede, Hz. Âdem’in yaratılışına dikkat çekme ve onun yapısında bulunan vasıfları açıklama gibi ilâhi hikmetlerin bulunduğu ifade edilmiştir. 
Bu ayetten sonra gelen Bakara Sûresi’nin 31–33. ayetlerinden de anlaşılacağı gibi melekler bu itirazlarında diretmemişlerdir.

﴾31﴿ Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra bunları meleklere gösterip "Sözünüzde doğru iseniz şunların isimlerini bana söyleyin" dedi.
﴾32﴿ "Seni tenzih ederiz! Bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. En kâmil ilim ve hikmet sahibi şüphesiz sensin" cevabını verdiler.
﴾33﴿ “Ey Âdem! Bunların isimlerini onlara bildir” dedi. Onlara bunların isimlerini bildirince de “Size ben göklerin ve yerin gizlisini kesinlikle bilirim; yine sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilirim, demedim mi!” buyurdu.

Bu ayetlere göre Allah c.c Hz. Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretmiş; sonra bu isimleri meleklere sorunca onlar, “… Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız, Senin bize öğrettiklerinden başka bizim bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan Sensin…” demişlerdir. Bunun üzerine Allah (cc) Hz. Âdem’e bu isimleri saymasını emretmiş, Hz. Âdem’De Allah c.c huzurunda meleklere bütün esmalari yani isimleri saymıştır.

Yunus Suresi 99. ayetinin meali:
    “Eğer Senin Rabbin dileseydi, dünyada ne kadar insan varsa hepsi imana gelirdi. Ama bunu irade etmedi. Şimdi sen mi, imana gelsinler diye insanları zorlayacaksın?”

Yukarıdaki ayetten anlasilacagi üzere, Allah c.c. insanların özgür iradeleriyle sorgulayarak idrak ile seçerek isteyerek dini seçmelerine imkân verildiği, Allah’ın kimseyi zorlamadığı, eğer dileseydi herkesi zorla iman ettirmeğe gücünün yettiği ifade edilmiştir.

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi