KONU ÖTESİ « ÖTEKİ KONULAR METAFİZİK ARAŞTIRMALAR MÜŞRİKLERİN EN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ:

MÜŞRİKLERİN EN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ:

MÜŞRİKLERİN EN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ:

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
138
21-04-2020:05:26
#1
Müşriklerin en büyük özellikleri:  Tıpkı cahiliye döneminde olduğu gibi, kendisi gibi fani varlıklardan medet umarak, Allah’tan beklemesi gerekenleri kendisi gibi fani varlıklardan beşerlerden medet umarak beklemeye başlar. Bu nedenle Allah ile birlikte kendisi gibi fani varlıklarda razı etmeye çalışır ve onlardan medet umarlar. Burada müşriklerin asıl çıkmazı  “Allah yok” ya da “iki, üç tane Allah var” demek değil, Allah’ın yanına, O’nun astıymış gibi başkalarını da yerleştirmektir. 

Müşriklerin en büyük özellikleri “Sadece Allah” denildiğinde huzursuz olmalarıdır, Allah’a yakın saydıkları kişileri fanileri de araya konunca sevinç duyarlar. :

-Ne zaman tek başına Allah’ın ismi zikredilse âhirete inanmayanların kalplerindeki nefret yüzlerine vurur; ama Allah’ın dışındakiler (putlar) anıldığında hemen sevinçten yüzlerinin parladığını görürsün.  (Zümer Suresi - 45)

Bu sapkın müşrik-i mantık sonucunda Allah ile insanlar arasına “Allah’tan aşağı, insanlardan yukarı” kabul edilen bir sınıf oluşmaktadır. Aslında bu sınıf Allah ile kullar arasına girmakte ve çok derin bir set çekmektedir. İşte Kur’an bu seti yıkmak için gelmiştir.

“İslam dininde, Allah ile kulları arasında aracı yoktur !” ilkesiyle anlatılmak istenen de, aslında Allah ile kulları arasında hayali duvarlar ve engeller yoktur gerçeğidir. Şayet birileri tarafından oluşturulmuş bir aracı veya engel varsa, mutlaka yok edilmelidir! Allah hiçbir zaman kulları ile ilişkisini kesmez ve onları terk etmez. Tam aksine insan Allah’a yakın kabul ettiği varlıklardan beklenti içerisine girerek Allah ile ilişkisini kesmiş olur.

Şirk koşan veya Allah ile kendisi arasında aracı edinen insan, aslında kendisiyle de sorunludur. Zira kendisini yetersiz görmektedir. Kendi benliğini gereksiz ve zavallı hissetmesine neden olan bu itikadî sapma, kurtarıcı zannettiği kendisi gibi fani varlıklar için mallarını veya tüm değerlerini feda edebilecek boyuta kadar bireyin varlığını anlamsızlaştırabilir. Hatta bir hiç uğruna canını bile feda edecek noktaya gelebilir!.

Şirk, kişinin kendisi gibi diğer fani bireylere kulluk ettiği inancın adıdır. Bu yönüyle dinsizlik değil, tabiri yerindeyse bir nevi dindir. Kişiyi müşrik yapan ya yaratıcıyı Rabb’ini yaratılmışların durumuna indirgemesi ya da yaratılmışı yaratıcının Allah cc. makamına yükseltmesidir, her iki durum da Allah cc’a eşkoşmaktır. Ayrıca şirk, Allah’a inanmamak veya ibadet etmemekte değil, aksine O’nunla birlikte O’na yakın varlıklara da kulluktan pay ayırmak ve Allah’tan beklenebilecek herhangi bir şeyi onlardan da beklemektir.  Müşriği yanıltan en önemli nokta burasıdır. Müşrik “Ben Allah’tan başkasına ibadet etmiyorum ki!” der.

Fakat zaten sorun burada düğümlenmektedir. Problem Allah’a yakın saydığı kişilerde de O’nun sıfat ve özelliklerini görmesidir. Gözden kaçan ikinci nokta ise müşriklerin çoğu, Kur’an’ın yaptığı “ibadet” tanımından habersizdirler.  Dikkat edilirse peygamberler en çok bu anlayış ile savaşmışlar ve kendilerine de en fazla bu konuda uyarı gelmiştir. 

Kendisi gibi fani beşeri varlıkları, şeyh, hoca, dini ya da siyasi liderleri kutsayan ve ölümlü insanların görüş-düşüncelerini ölümsüz olduğunu zanneden kişilerin ahirette Allah’tan mükâfat beklemeye hiçbir şekilde hakları yoktur. Hayatlarını kimler için harcamışlar ve kimlerin davaları yürüsün diye çabalamışlarsa mükâfatlarını gidip onlardan beklemek durumundadırlar.

Bir kişiyi Allah için sevmek ile Allah gibi sevmek birbirinden farklı iki şeydir. Allah cc. rızası için sever ve değer verirseniz, onu takvalı olmaya çağırır hatalarını düzeltmesini beklersiniz. Eğer ölçüsüz ve kuralsız bir tutku ile bağlanırsanız bu sefer hatasız ve ilahi sıfatları taşıdığını kabul edersiniz ki işte bu çok açık şirktir.

﴾165﴿ İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah’tan başka bazı varlıkları Allah’a denk tanrılar sayar da bunları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler. Keşke zalimler -azapla yüz yüze geldiklerinde anlayacakları gibi- şimdi de bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu anlasalardı!

﴾166﴿ İşte o zaman, izlenenler, kendilerini izleyenlerden hızla uzaklaşmışlardır; artık azabı görmüşler, aralarındaki bağlar kopmuştur.

﴾167﴿ İzleyenler şöyle derler: "Ne olurdu, bize ikinci bir fırsat verilseydi de, şimdi onlar bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!" Böylece Allah onlara yapıp ettiklerini kendileri için pişmanlık sebepleri olarak gösterir. Onlar artık ateşten çıkacak değillerdir.
(Bakara Suresi - 165-166-167).
DoğaötesiAraştırman
21-04-2020:05:26 #1

Müşriklerin en büyük özellikleri:  Tıpkı cahiliye döneminde olduğu gibi, kendisi gibi fani varlıklardan medet umarak, Allah’tan beklemesi gerekenleri kendisi gibi fani varlıklardan beşerlerden medet umarak beklemeye başlar. Bu nedenle Allah ile birlikte kendisi gibi fani varlıklarda razı etmeye çalışır ve onlardan medet umarlar. Burada müşriklerin asıl çıkmazı  “Allah yok” ya da “iki, üç tane Allah var” demek değil, Allah’ın yanına, O’nun astıymış gibi başkalarını da yerleştirmektir. 

Müşriklerin en büyük özellikleri “Sadece Allah” denildiğinde huzursuz olmalarıdır, Allah’a yakın saydıkları kişileri fanileri de araya konunca sevinç duyarlar. :

-Ne zaman tek başına Allah’ın ismi zikredilse âhirete inanmayanların kalplerindeki nefret yüzlerine vurur; ama Allah’ın dışındakiler (putlar) anıldığında hemen sevinçten yüzlerinin parladığını görürsün.  (Zümer Suresi - 45)

Bu sapkın müşrik-i mantık sonucunda Allah ile insanlar arasına “Allah’tan aşağı, insanlardan yukarı” kabul edilen bir sınıf oluşmaktadır. Aslında bu sınıf Allah ile kullar arasına girmakte ve çok derin bir set çekmektedir. İşte Kur’an bu seti yıkmak için gelmiştir.

“İslam dininde, Allah ile kulları arasında aracı yoktur !” ilkesiyle anlatılmak istenen de, aslında Allah ile kulları arasında hayali duvarlar ve engeller yoktur gerçeğidir. Şayet birileri tarafından oluşturulmuş bir aracı veya engel varsa, mutlaka yok edilmelidir! Allah hiçbir zaman kulları ile ilişkisini kesmez ve onları terk etmez. Tam aksine insan Allah’a yakın kabul ettiği varlıklardan beklenti içerisine girerek Allah ile ilişkisini kesmiş olur.

Şirk koşan veya Allah ile kendisi arasında aracı edinen insan, aslında kendisiyle de sorunludur. Zira kendisini yetersiz görmektedir. Kendi benliğini gereksiz ve zavallı hissetmesine neden olan bu itikadî sapma, kurtarıcı zannettiği kendisi gibi fani varlıklar için mallarını veya tüm değerlerini feda edebilecek boyuta kadar bireyin varlığını anlamsızlaştırabilir. Hatta bir hiç uğruna canını bile feda edecek noktaya gelebilir!.

Şirk, kişinin kendisi gibi diğer fani bireylere kulluk ettiği inancın adıdır. Bu yönüyle dinsizlik değil, tabiri yerindeyse bir nevi dindir. Kişiyi müşrik yapan ya yaratıcıyı Rabb’ini yaratılmışların durumuna indirgemesi ya da yaratılmışı yaratıcının Allah cc. makamına yükseltmesidir, her iki durum da Allah cc’a eşkoşmaktır. Ayrıca şirk, Allah’a inanmamak veya ibadet etmemekte değil, aksine O’nunla birlikte O’na yakın varlıklara da kulluktan pay ayırmak ve Allah’tan beklenebilecek herhangi bir şeyi onlardan da beklemektir.  Müşriği yanıltan en önemli nokta burasıdır. Müşrik “Ben Allah’tan başkasına ibadet etmiyorum ki!” der.

Fakat zaten sorun burada düğümlenmektedir. Problem Allah’a yakın saydığı kişilerde de O’nun sıfat ve özelliklerini görmesidir. Gözden kaçan ikinci nokta ise müşriklerin çoğu, Kur’an’ın yaptığı “ibadet” tanımından habersizdirler.  Dikkat edilirse peygamberler en çok bu anlayış ile savaşmışlar ve kendilerine de en fazla bu konuda uyarı gelmiştir. 

Kendisi gibi fani beşeri varlıkları, şeyh, hoca, dini ya da siyasi liderleri kutsayan ve ölümlü insanların görüş-düşüncelerini ölümsüz olduğunu zanneden kişilerin ahirette Allah’tan mükâfat beklemeye hiçbir şekilde hakları yoktur. Hayatlarını kimler için harcamışlar ve kimlerin davaları yürüsün diye çabalamışlarsa mükâfatlarını gidip onlardan beklemek durumundadırlar.

Bir kişiyi Allah için sevmek ile Allah gibi sevmek birbirinden farklı iki şeydir. Allah cc. rızası için sever ve değer verirseniz, onu takvalı olmaya çağırır hatalarını düzeltmesini beklersiniz. Eğer ölçüsüz ve kuralsız bir tutku ile bağlanırsanız bu sefer hatasız ve ilahi sıfatları taşıdığını kabul edersiniz ki işte bu çok açık şirktir.

﴾165﴿ İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah’tan başka bazı varlıkları Allah’a denk tanrılar sayar da bunları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler. Keşke zalimler -azapla yüz yüze geldiklerinde anlayacakları gibi- şimdi de bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu anlasalardı!

﴾166﴿ İşte o zaman, izlenenler, kendilerini izleyenlerden hızla uzaklaşmışlardır; artık azabı görmüşler, aralarındaki bağlar kopmuştur.

﴾167﴿ İzleyenler şöyle derler: "Ne olurdu, bize ikinci bir fırsat verilseydi de, şimdi onlar bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!" Böylece Allah onlara yapıp ettiklerini kendileri için pişmanlık sebepleri olarak gösterir. Onlar artık ateşten çıkacak değillerdir.
(Bakara Suresi - 165-166-167).

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi