HOLLANDALI GURBETÇİLER / HOLLANDALI TÜRKLER NL « EVLENME & BOŞANMA Nafaka ve Velayet Davası

Nafaka ve Velayet Davası

Nafaka ve Velayet Davası

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
muptela
Çalışkan Üye
53
27-08-2013:11:48
#1
[Resim: bosanmalarin-cocuk-uzerinde-etkileri-340.jpg]

NAFAKA


İştirak, yoksulluk ve tedbir nafakası olmak üzere 3 çeşit nafaka vardır. (Bir de yakın hısımlar arasında söz konusu olan yardım nafakası vardır ancak Boşanma Hukuku ile ilgili değildir.)


İştirak nafakası, çocuklar için ödenen nafakadır. İştirak nafakasında tarafların kusuru aranmaz, velayet kendisinde olan anne veya baba diğer taraftan iştirak nafakası talebinde bulunabilir.


Yoksulluk nafakası, boşanma neticesinde yoksulluğa düşecek olan eşe ödenen nafakadır. Kusursuz ya da diğer eşe göre daha az kusurlu olan tarafa hükmedilir. Taraflar eşit kusurlu ise yoksulluk nafakasına hükmedilmemektedir. Buna karşılık her iki taraf da kusursuz ise, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaksızın boşanma neticesinde yoksulluğa düşecek olan eş lehine nafakaya hükmedilebilir.


Tedbir nafakası, boşanma gerçekleşene ve kesinleşene kadar bağlanan nafakadır. İki şekilde talep edilebilir. Boşanma davası açmadan, ayrı yaşamaya hakkı olan eş diğer eşten hem kendisi hem de varsa çocukları için tedbir nafakası talebinde bulunabilir.


Boşanma davası ile birlikte, dava sonuçlanıncaya ve karar kesinleşinceye kadar yine hem eşin kendisi için hem de varsa çocuk için talep edilebilir. Genelde dava dilekçesinde, boşanmaya karar verilmesi halinde, çocuk için hükmedilen tedbir nafakasının kesinleşmeden itibaren iştirak nafakası olarak devamına; eş için hükmedilen tedbir nafakasının ise yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilir.


* Nafaka miktarı neye göre belirlenir, kesin bir kriteri var mıdır?


Nafaka miktarının tespitinde kesin bir kriter ya da sınır söz konusu değildir. Hakim her somut olayın özelliğine, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre takdir hakkını da kullanarak hakkaniyete göre karar vermektedir.


* Nafaka topluca ödenebilir mi?


Hakimin takdiri nafakanın irat (gelir) şeklinde ödenmesi ise, toplu ödeme mümkün değildir. Nafaka belirlenen miktarda aylık olarak ödenir. Ancak bazen hakim durum gerektirdiği takdirde nafakanın toplu olarak, bir seferde ödenmesine karar verebilmektedir, bu gibi durumlarda nafaka toplu olarak da ödenebilir.


* Nafakanın artırılması, indirimi ya da kaldırılması mümkün müdür?


Lehine nafaka hükmedilen eş, ileride ekonomik şartlarının değiştiğini, ödenen nafakanın içinde bulunduğu ekonomik şartlar nedeniyle geçimini sağlamaya, ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini ileri sürerek nafakanın artırılması davası açabilir. Hakim yine tarafların, boşanma anındaki şartları ile artırım davası açıldığı andaki şartlarını değerlendirerek karar verir.


Nafaka yükümlüsü eş de , ekonomik şartlarının değiştiğini, ödediği miktarın geçimini ve ihtiyaçlarını zora soktuğunu, bununla birlikte karşı tarafın ekonomik şartlarında iyileşme olduğunu ileri sürerek nafakanın kaldırılmasını ya da miktarın indirilmesini talep edebilir. Hakim yine tarafların, boşanma anındaki şartları ile artırım davası açıldığı andaki şartlarını değerlendirerek karar verir.


* Nafaka ödeme yükümlülüğü ne zaman sona erer?


İştirak nafakası, velayetin taraf değiştirmesi halinde, velayet hakkının sona ermesi halinde sona erer.


Yoksulluk nafakası ise, nafakanın kaldırılması davası neticesinde hakimin kararı ile, lehine nafaka hükmedilen tarafın evlenmesi ya da evliymiş gibi yaşaması halinde, tarafların yeniden evlenmesi halinde ve taraflardan birinin ölümü ile sona erer.


Tedbir nafakası, boşanma davasında hükmedilmişse hakimin boşanmaya karar vermesi halinde kararın kesinleşmesi ile; boşanmaya karar verilmemesi halinde ise hakimin belirleyeceği süreye kadar, belirlenmezse red kararının kesinleşmesi ile sona erer.


Boşanma davası açılmaksızın tedbir nafakası davası açılmış ise, hakimin belirleyeceği süreye kadar, süre belirlenmemişse tarafların boşanmasına kadar ya da talep halinde hakim kararı ile kaldırılmasına karar verilinceye kadar devam eder.



VELAYET


. Genel olarak (Türk Medeni Kanunu)


I. Koşullar


Madde 335.- Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.


Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar.




II. Ana ve baba evli ise


Madde 336.- Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar.


Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir.


Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.




III. Ana ve baba evli değilse


Madde 337.- Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.


Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.




IV. Üvey çocuklar


Madde 338.- Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler.


Kendi çocuğu üzerinde velayeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder.




B. Velayetin kapsamı


I. Genel olarak


Madde 339.- Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar.


Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür.


Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar.


Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terkedemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz.


Çocuğun adını ana ve babası koyar.




II. Eğitim


Madde 340.- Ana ve baba, çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlar ve korurlar.


Ana ve baba çocuğa, özellikle bedensel ve zihinsel özürlü olanlara, yetenek ve eğilimlerine uygun düşecek ölçüde, genel ve mesleki bir eğitim sağlarlar.




III. Dini eğitim


Madde 341.- Çocuğun dini eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir.


Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir.


Ergin, dinini seçmekte özgürdür.




IV. Çocuğun temsil edilmesi


Madde 342.- Ana ve baba, velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler.


İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler.


Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler velayetteki temsilde de uygulanır.




V. Çocuğun fiil ehliyeti


Madde 343.- Velayet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir.


Çocuk, borçlarından ana ve babanın çocuk malları üzerindeki haklarına bakılmaksızın kendi malvarlığı ile sorumludur.




VI. Çocuğun aileyi temsil etmesi


Madde 344.- Velayet altındaki çocuk, ayırt etme gücüne sahip ise ana ve babanın rızasıyla aile adına hukuki işlemler yapabilir; bu işlemlerden dolayı ana ve baba borç altına girer.




VII. Çocuk ile ana ve baba arasındaki hukuki işlemler


Madde 345.- Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır.




C. Çocuğun korunması


I. Koruma önlemleri


Madde 346.- Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hakim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır.




II. Çocukların yerleştirilmesi


Madde 347.- Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk edilmiş halde kalırsa hakim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir kuruma yerleştirebilir.


Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hakim aynı önlemleri alabilir.


Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu önlemlerin gerektirdiği giderler Devletçe karşılanır.


Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.




III. Velayetin kaldırılması


1. Genel olarak


Madde 348.- Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hakim aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir:


1. Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, özürlü olması, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.




2. Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması.


Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır.


Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar.




2. Ana veya babanın yeniden evlenmesi halinde


Madde 349.- Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir.




3. Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın yükümlülükleri


Madde 350.- Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder.


Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır.


Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.




IV. Durumun değişmesi


Madde 351.- Durumun değişmesi halinde, çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni koşullara uydurulması gerekir.


Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hakim, re'sen ya da ana veya babanın istemi üzerine velayeti geri verir.

Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile belli olur.
muptela
27-08-2013:11:48 #1

[Resim: bosanmalarin-cocuk-uzerinde-etkileri-340.jpg]

NAFAKA


İştirak, yoksulluk ve tedbir nafakası olmak üzere 3 çeşit nafaka vardır. (Bir de yakın hısımlar arasında söz konusu olan yardım nafakası vardır ancak Boşanma Hukuku ile ilgili değildir.)


İştirak nafakası, çocuklar için ödenen nafakadır. İştirak nafakasında tarafların kusuru aranmaz, velayet kendisinde olan anne veya baba diğer taraftan iştirak nafakası talebinde bulunabilir.


Yoksulluk nafakası, boşanma neticesinde yoksulluğa düşecek olan eşe ödenen nafakadır. Kusursuz ya da diğer eşe göre daha az kusurlu olan tarafa hükmedilir. Taraflar eşit kusurlu ise yoksulluk nafakasına hükmedilmemektedir. Buna karşılık her iki taraf da kusursuz ise, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaksızın boşanma neticesinde yoksulluğa düşecek olan eş lehine nafakaya hükmedilebilir.


Tedbir nafakası, boşanma gerçekleşene ve kesinleşene kadar bağlanan nafakadır. İki şekilde talep edilebilir. Boşanma davası açmadan, ayrı yaşamaya hakkı olan eş diğer eşten hem kendisi hem de varsa çocukları için tedbir nafakası talebinde bulunabilir.


Boşanma davası ile birlikte, dava sonuçlanıncaya ve karar kesinleşinceye kadar yine hem eşin kendisi için hem de varsa çocuk için talep edilebilir. Genelde dava dilekçesinde, boşanmaya karar verilmesi halinde, çocuk için hükmedilen tedbir nafakasının kesinleşmeden itibaren iştirak nafakası olarak devamına; eş için hükmedilen tedbir nafakasının ise yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilir.


* Nafaka miktarı neye göre belirlenir, kesin bir kriteri var mıdır?


Nafaka miktarının tespitinde kesin bir kriter ya da sınır söz konusu değildir. Hakim her somut olayın özelliğine, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre takdir hakkını da kullanarak hakkaniyete göre karar vermektedir.


* Nafaka topluca ödenebilir mi?


Hakimin takdiri nafakanın irat (gelir) şeklinde ödenmesi ise, toplu ödeme mümkün değildir. Nafaka belirlenen miktarda aylık olarak ödenir. Ancak bazen hakim durum gerektirdiği takdirde nafakanın toplu olarak, bir seferde ödenmesine karar verebilmektedir, bu gibi durumlarda nafaka toplu olarak da ödenebilir.


* Nafakanın artırılması, indirimi ya da kaldırılması mümkün müdür?


Lehine nafaka hükmedilen eş, ileride ekonomik şartlarının değiştiğini, ödenen nafakanın içinde bulunduğu ekonomik şartlar nedeniyle geçimini sağlamaya, ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini ileri sürerek nafakanın artırılması davası açabilir. Hakim yine tarafların, boşanma anındaki şartları ile artırım davası açıldığı andaki şartlarını değerlendirerek karar verir.


Nafaka yükümlüsü eş de , ekonomik şartlarının değiştiğini, ödediği miktarın geçimini ve ihtiyaçlarını zora soktuğunu, bununla birlikte karşı tarafın ekonomik şartlarında iyileşme olduğunu ileri sürerek nafakanın kaldırılmasını ya da miktarın indirilmesini talep edebilir. Hakim yine tarafların, boşanma anındaki şartları ile artırım davası açıldığı andaki şartlarını değerlendirerek karar verir.


* Nafaka ödeme yükümlülüğü ne zaman sona erer?


İştirak nafakası, velayetin taraf değiştirmesi halinde, velayet hakkının sona ermesi halinde sona erer.


Yoksulluk nafakası ise, nafakanın kaldırılması davası neticesinde hakimin kararı ile, lehine nafaka hükmedilen tarafın evlenmesi ya da evliymiş gibi yaşaması halinde, tarafların yeniden evlenmesi halinde ve taraflardan birinin ölümü ile sona erer.


Tedbir nafakası, boşanma davasında hükmedilmişse hakimin boşanmaya karar vermesi halinde kararın kesinleşmesi ile; boşanmaya karar verilmemesi halinde ise hakimin belirleyeceği süreye kadar, belirlenmezse red kararının kesinleşmesi ile sona erer.


Boşanma davası açılmaksızın tedbir nafakası davası açılmış ise, hakimin belirleyeceği süreye kadar, süre belirlenmemişse tarafların boşanmasına kadar ya da talep halinde hakim kararı ile kaldırılmasına karar verilinceye kadar devam eder.



VELAYET


. Genel olarak (Türk Medeni Kanunu)


I. Koşullar


Madde 335.- Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.


Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar.




II. Ana ve baba evli ise


Madde 336.- Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar.


Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir.


Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.




III. Ana ve baba evli değilse


Madde 337.- Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.


Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.




IV. Üvey çocuklar


Madde 338.- Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler.


Kendi çocuğu üzerinde velayeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder.




B. Velayetin kapsamı


I. Genel olarak


Madde 339.- Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar.


Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür.


Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar.


Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terkedemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz.


Çocuğun adını ana ve babası koyar.




II. Eğitim


Madde 340.- Ana ve baba, çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlar ve korurlar.


Ana ve baba çocuğa, özellikle bedensel ve zihinsel özürlü olanlara, yetenek ve eğilimlerine uygun düşecek ölçüde, genel ve mesleki bir eğitim sağlarlar.




III. Dini eğitim


Madde 341.- Çocuğun dini eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir.


Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir.


Ergin, dinini seçmekte özgürdür.




IV. Çocuğun temsil edilmesi


Madde 342.- Ana ve baba, velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler.


İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler.


Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler velayetteki temsilde de uygulanır.




V. Çocuğun fiil ehliyeti


Madde 343.- Velayet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir.


Çocuk, borçlarından ana ve babanın çocuk malları üzerindeki haklarına bakılmaksızın kendi malvarlığı ile sorumludur.




VI. Çocuğun aileyi temsil etmesi


Madde 344.- Velayet altındaki çocuk, ayırt etme gücüne sahip ise ana ve babanın rızasıyla aile adına hukuki işlemler yapabilir; bu işlemlerden dolayı ana ve baba borç altına girer.




VII. Çocuk ile ana ve baba arasındaki hukuki işlemler


Madde 345.- Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır.




C. Çocuğun korunması


I. Koruma önlemleri


Madde 346.- Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hakim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır.




II. Çocukların yerleştirilmesi


Madde 347.- Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk edilmiş halde kalırsa hakim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir kuruma yerleştirebilir.


Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hakim aynı önlemleri alabilir.


Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu önlemlerin gerektirdiği giderler Devletçe karşılanır.


Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.




III. Velayetin kaldırılması


1. Genel olarak


Madde 348.- Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hakim aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir:


1. Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, özürlü olması, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.




2. Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması.


Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır.


Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar.




2. Ana veya babanın yeniden evlenmesi halinde


Madde 349.- Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir.




3. Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın yükümlülükleri


Madde 350.- Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder.


Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır.


Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.




IV. Durumun değişmesi


Madde 351.- Durumun değişmesi halinde, çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni koşullara uydurulması gerekir.


Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hakim, re'sen ya da ana veya babanın istemi üzerine velayeti geri verir.


Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile belli olur.

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi