KONU ÖTESİ « ÖTEKİ KONULAR METAFİZİK ARAŞTIRMALAR PEYGAMBER EFENDİMİZ S.A.V. VE DÖRT HALİFE DÖNEMİNDE MEZHEPLER YOKTU:

PEYGAMBER EFENDİMİZ S.A.V. VE DÖRT HALİFE DÖNEMİNDE MEZHEPLER YOKTU:

PEYGAMBER EFENDİMİZ S.A.V. VE DÖRT HALİFE DÖNEMİNDE MEZHEPLER YOKTU:

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
138
20-02-2021:08:24
#1
[Resim: euiAUmIVeIfzmigX9wIGW37wbWT0e8OWrPWvMy0-...fffffff-nd]
PEYGAMBER EFENDİMİZ S.A.V. VE DÖRT HALİFE DÖNEMİNDE MEZHEPLER YOKTU, KURAN DIŞINDA BAŞKA DİNİ BİR KAYNAK YASAKTI!:
 
Peygamber efendimiz s.a.v. ve dört halife döneminde mezhepler de olmadığı için insanlar yüzyıllar sonra tarikatlar tarafından israiliyat ile oluşturulmuş mezheplere bağlı olmadan doğrudan Kuran’a bağlıydılar. Kuran’ın istediği ve belirttiği şekilde doğrudan dini yaşarlardı. Hiç kimse ve topluluk sonradan tarikatlarca uydurulduğu gibi, ben Sünniyim, Hanefiyim, Şiiyim, Aleviyim, Caferiyim, Şafiyim, falanım, filanım demiyordu.
 
ALLAH HAKKINDA YALAN UYDURUP İFTİRA EDENLERDEN VEYA KENDİSİNE HAK GELDİĞİ ZAMAN ONU YALAN SAYANDAN DAHA ZALİM KİMDİR? İNKAR EDENLERE CEHENNEM İÇİNDE BİR KONAKLAMA YERİ Mİ YOK?  (Ankebut Suresi, 68. ayet)
 
Onlar sade  “Elhamdulillah Müslümanım” diyor, rehberleri ve kitabını Allah’ın kelamı Kuran görüp, sadece onunla yetiniyorlardı. Hatta Peygamber efendiimiz’in dönemindeki en cahil bedeviler bile
Kuran ayetlerinden anlayışlarına göre faydalanıyor ve iman edip Müslüman oluyorlardı. Sünniyim, Hanefiyim, Şiiyim, Aleviyim, Caferiyim, Şafiyim, falanım, filanım gibi etiketler kullanmadan, mezheplere bağlanmadan, Allah’ın dinine ek ilave etiketlere gerek duymadan sadece Müslüman olmamız;  sadece Allah’ın dinine uymamızı istediği Kuran’a tâbi olmamız farz vacip ve sünnettir.
 
EY İMAN EDENLER, HEPİNİZ TOPLUCA "BARIŞ VE GÜVENLİĞE (SİLM'E, İSLAM'A) GİRİN VE ŞEYTANIN ADIMLARINI İZLEMEYİN. ÇÜNKÜ O, SİZE APAÇIK BİR DÜŞMANDIR. (Bakara Suresi, 208. ayet)
 
Böylece Müslümanların uydurmalardan ve bu  paramparça bölünmüş fırkalara ayrılmış tablodan, kurtulmalarıdır. O dönemdeki gibi olmaktan, sadece Kuran’a uymayı, Allah’ın hükümleri Kuran dışında başka bir dini kaynak tanımamayı, katıksız ve takısız Müslüman olmayı kastediyorum.
 
DE Kİ: "ŞÜPHESİZ BEN, ANCAK SİZİN BENZERİNİZ OLAN BİR BEŞERİM; YALNIZCA BANA SİZİN İLAHINIZIN TEK BİR İLAH OLDUĞU VAHYOLUNUYOR. KİM RABBİNE KAVUŞMAYI UMUYORSA, ARTIK SALİH BİR AMELDE BULUNSUN VE RABBİNE İBADETTE HİÇ KİMSEYİ ORTAK TUTMASIN."  (Kehf Suresi, 110. ayet)
 
Kuran’ın hüküm koymadığı konuların Allah’ın bizi özgür bıraktığı konular olduğunu anlarsak, din diye bildiğimiz sonradan uydurulmuş yanlışları düzeltebiliriz. Çünkü din anlayışımızdaki bozulmaların ve eklemelerin çoğu, Kuran’ın hüküm getirmediği, bizi özgür bıraktığı konularda kısıtlamalar getirilmesi ile ortaya çıkmıştır. Bkz:
 
“EY İMAN EDENLER! SİZE AÇIKLANDIĞI TAKDİRDE, SİZİ ÜZECEK OLAN ŞEYLERE DAİR SORU SORMAYIN. EĞER KUR’AN İNDİRİLİRKEN BUNLARA DAİR SORU SORARSANIZ SİZE AÇIKLANIR. (HÂLBUKİ) ALLAH ONLARI BAĞIŞLAMIŞTIR. ALLAH, ÇOK BAĞIŞLAYANDIR, HALÎMDİR”.
“SİZDEN ÖNCEKİ BİR MİLLET O TÜR ŞEYLERİ SORDU DA SONRA O YÜZDEN KÂFİR OLDU”.  (Mâide Suresi 101-102. Ayetler Diyanet Meali)
 
Resûl-i Ekrem (s.a.) «Allah size haccı farz kıldı, hac vazifenizi yapınız» dediği zaman birisi kalkarak «Her sene mi yâ Resûlallah?» demiş ve sorusunu üç kere tekrarlamıştı. Peygamberimiz bir müddet sükût ettikten sonra «Eğer evet deseydim her sene farz olurdu; eğer her sene farz olsaydı buna da gücünüz yetmezdi» buyurdu. Bu âyetin geliş sebebi budur. Allah unuttuğu için değil, affettiği, kolaylık dilediği için bazı şeyleri açıklamaz; sorular sorarak işi güçleştirmek, teşrî hikmetine aykırıdır.
 
Bazı kimseler Hz. Peygamber’e, “Hac her yıl mı farz, yoksa ömürde bir defa mı?”, “Benim babam kimdir?” “Babam cennette mi, cehennemde mi?” gibi sorular yöneltmişti. Bunun üzerine âyette, kişinin üzerine lazım olmayan, nezaket kaidelerine uymayan cevap verilirse, soru sahibinin üzülmesine yol açan sorulardan kaçınılması tavsiye edilmiştir.  (Mâide Suresi 101-102. Ayetler Diyanet Tefsiri)
 
Dört halifenin, Peygamberimiz’in Kuran dışında nakledilen rivayet sözlerini yazdırmamış ve hatta yaktırmışlardır. Allah’ın hükümleri Kuran dışında dini kaynak aramak Allaha’a eş ortak koşmak yani Rabbimizin kesinlikle affetmeyeceği, en büyük günah, günahların anası şirk günahı ve olduğu ve bunun ifla olmaz 7 başlı şirk şeytanını bedenimize beynimize yerleştirmek  olduğu unutulmamalıdır.
 
 
KUR’AN’I ANLAMAMALARI İÇİN KALPLERİ ÜZERİNE PERDELER, KULAKLARINA DA AĞIRLIK KOYARIZ. KUR’AN’DA (İBADETE LÂYIK İLÂH OLARAK) SADECE RABBİNİ ANDIĞIN ZAMAN ARKALARINA DÖNÜP KAÇARLAR.  (İsrâ Suresi 46. Ayet)
 
Uydurulan din ile indirilen dini ayırt etmek ve Alla’a ve hükümlerine ortak şirk koşmamak zorundayız! Allah’ın emrettiği ve istediği gibi akıl işletilerek ve “beyyine” yani açık delil ayet üzere olunarak, mevcut yapı ve fıtrat değiştirilmelidir.
 
"BİZE YARARI VE ZARARI OLMAYAN ALLAH'TAN BAŞKA ŞEYLERE Mİ TAPALIM? ALLAH BİZİ HİDAYETE ERDİRDİKTEN SONRA, ŞEYTANLARIN AYARTARAK YERDE ŞAŞKINCA BIRAKTIKLARI, ARKADAŞLARININ DA: "DOĞRU YOLA, BİZE GEL" DİYE KENDİSİNİ ÇAĞIRDIĞI KİMSE GİBİ TOPUKLARIMIZ ÜZERİNDE GERİSİN GERİ Mİ DÖNDÜRÜLELİM?" DE Kİ: "HİÇ ŞÜPHESİZ ALLAH'IN YOLU, ASIL YOLDUR. VE BİZ ALEMLERİN RABBİNE (KENDİMİZİ) TESLİM ETMEKLE EMROLUNDUK."  (En'am Suresi, 71. ayet)
 
SÖZDE TARTIŞILMAZ BEŞER KİŞİLERDEN DİN TACİRİ MÜŞRİKLERDEN DİNİ KURTARALIM:
Din adına bid’at ehli müşrikler tarafından uydurulan şeyleri ortaya çıkarıp dini sadece Kuran’ın emir ve denetimine teslim ederken, tartışılmaz olduğu sanılan, dünyalıklar peşindeki tacir beşer fani kişilerin tasallut hegemonyasından dini kurtarmak mecburiyetindeyiz. Bu sağlanmadan müşrik şirk baronlar tarafından, Sünni ile Şii, Alevi ile Hanefi, Şafi ile Caferi diye fırkalara bölünen ümmet kucaklaşamaz. Daha doğrusu herkes haşa tartışılmaz gördüğü şirk baronlarından dinini kurtarıp, tek tartışılmaz olarak Kuran’ı ve Rabbinin ipine sarılacaktır ki; herkes Sünnilik, Alevilik, Şiilik, Hanefilik vs etiketlerinden kurtulup, etikete ihtiyaç duymayan sade Elhamdülillah Müslüman olabilsin.
 
YİNE ŞÖYLE DİYECEKLER: “EY RABBİMİZ! BİZ ÖNDERLERİMİZE VE BÜYÜKLERİMİZE İTAAT ETTİK DE BİZİ YOLDAN SAPTIRDILAR.”  (Ahzâb Suresi 67. Ayet)
 
Yani Sünni olanlar Ebu Hanife’yi, Şafi’yi, Malik’i, Hanbel’i kutsallaştırıp, din kurucusu haline getirmekten kaçınmalılar, “Ebu Hanife 99
 
Allah’ın kelamı ve hükmü Kuran dışında dini kaynak, Peygamber dışında din önderi tanımamalıdırlar. Peygamber soyundan olmanın kimseye bir üstünlük sağlamadığını bilmelidirler. Kuran’da, Hz. İbrahim’in babasının ve Hz. Lut’un karısının inkârcı oldukları anlatılmaktadır. Peygamberler hayattayken bile yakınları kimi zaman kurtulamazken, hiç bir delili olmadan ve ispatı mümkün olmayan sadece uyduruk secere ve laf ile idda ile sözde Peygamberimiz’in bilmem kaç göbek öteden torununun torunlarının torunları olduğunu idda eden dünyalık peşindeki üstünlük arayanların peşine takılıp ve bunu yaparken dinin asıl kaynağı Kuran’ı, yani Allah’ın rehber, rahmet ve herşeyin açıklayıcısı olarak bize gönderdiği kelam ve hükmü kitabı Kuran’ı göz ardı etmek, Allah’a ve hükümlerine ortakçılarla eş koşup, şeytanın saptırmalasıyla en büyük şirk günahına düşerek ahiretimizi heba etmek ve cin şeytanlarının oyuncağı gönüllü askerleri olmak olacak şey değildir!
 
 
GERÇEKTEN, ALLAH, KENDİSİ'NE ŞİRK KOŞULMASINI BAĞIŞLAMAZ. BUNUN DIŞINDA KALANI İSE, DİLEDİĞİNİ BAĞIŞLAR. KİM ALLAH'A ŞİRK KOŞARSA, DOĞRUSU BÜYÜK BİR GÜNAHLA İFTİRA ETMİŞ OLUR.  (Nisa Suresi, 48. ayet)
 
ONLARIN TÜMÜNÜ TOPLAYACAĞIMIZ GÜN; SONRA ŞİRK KOŞANLARA DİYECEĞİZ Kİ: "NEREDE (O BİR ŞEY) SANIP DA ORTAK KOŞTUKLARINIZ?"  (En'am Suresi, 22. ayet)
 
ANDOLSUN, SANA VE SENDEN ÖNCEKİLERE VAHYOLUNDU (Kİ): "EĞER ŞİRK KOŞACAK OLURSAN, ŞÜPHESİZ AMELLERİN BOŞA ÇIKACAK VE ELBETTE SEN, HÜSRANA UĞRAYANLARDAN OLACAKSIN.  (Zümer Suresi, 65. ayet)
 
O ALLAH Kİ, O'NDAN BAŞKA İLAH YOKTUR. MELİKTİR; KUDDÛSTUR; SELAM'IR; MÜ'MİNDİR; MÜHEYMİNDİR; AZİZDİR; CEBBARDIR; MÜTEKEBBİRDİR. ALLAH, (MÜŞRİKLERİN) ŞİRK KOŞTUKLARINDAN ÇOK YÜCEDİR.  (Haşr Suresi, 23. ayet)
 
Doğrusunu Allah Daha İyi Bilir.
 
“EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU”!
 
“RABBİ ZİDNİ İLMEN VE İMANEN VE ELHIKNİ BİSSALİHİN”.
DoğaötesiAraştırman
20-02-2021:08:24 #1

[Resim: euiAUmIVeIfzmigX9wIGW37wbWT0e8OWrPWvMy0-...fffffff-nd]
PEYGAMBER EFENDİMİZ S.A.V. VE DÖRT HALİFE DÖNEMİNDE MEZHEPLER YOKTU, KURAN DIŞINDA BAŞKA DİNİ BİR KAYNAK YASAKTI!:
 
Peygamber efendimiz s.a.v. ve dört halife döneminde mezhepler de olmadığı için insanlar yüzyıllar sonra tarikatlar tarafından israiliyat ile oluşturulmuş mezheplere bağlı olmadan doğrudan Kuran’a bağlıydılar. Kuran’ın istediği ve belirttiği şekilde doğrudan dini yaşarlardı. Hiç kimse ve topluluk sonradan tarikatlarca uydurulduğu gibi, ben Sünniyim, Hanefiyim, Şiiyim, Aleviyim, Caferiyim, Şafiyim, falanım, filanım demiyordu.
 
ALLAH HAKKINDA YALAN UYDURUP İFTİRA EDENLERDEN VEYA KENDİSİNE HAK GELDİĞİ ZAMAN ONU YALAN SAYANDAN DAHA ZALİM KİMDİR? İNKAR EDENLERE CEHENNEM İÇİNDE BİR KONAKLAMA YERİ Mİ YOK?  (Ankebut Suresi, 68. ayet)
 
Onlar sade  “Elhamdulillah Müslümanım” diyor, rehberleri ve kitabını Allah’ın kelamı Kuran görüp, sadece onunla yetiniyorlardı. Hatta Peygamber efendiimiz’in dönemindeki en cahil bedeviler bile
Kuran ayetlerinden anlayışlarına göre faydalanıyor ve iman edip Müslüman oluyorlardı. Sünniyim, Hanefiyim, Şiiyim, Aleviyim, Caferiyim, Şafiyim, falanım, filanım gibi etiketler kullanmadan, mezheplere bağlanmadan, Allah’ın dinine ek ilave etiketlere gerek duymadan sadece Müslüman olmamız;  sadece Allah’ın dinine uymamızı istediği Kuran’a tâbi olmamız farz vacip ve sünnettir.
 
EY İMAN EDENLER, HEPİNİZ TOPLUCA "BARIŞ VE GÜVENLİĞE (SİLM'E, İSLAM'A) GİRİN VE ŞEYTANIN ADIMLARINI İZLEMEYİN. ÇÜNKÜ O, SİZE APAÇIK BİR DÜŞMANDIR. (Bakara Suresi, 208. ayet)
 
Böylece Müslümanların uydurmalardan ve bu  paramparça bölünmüş fırkalara ayrılmış tablodan, kurtulmalarıdır. O dönemdeki gibi olmaktan, sadece Kuran’a uymayı, Allah’ın hükümleri Kuran dışında başka bir dini kaynak tanımamayı, katıksız ve takısız Müslüman olmayı kastediyorum.
 
DE Kİ: "ŞÜPHESİZ BEN, ANCAK SİZİN BENZERİNİZ OLAN BİR BEŞERİM; YALNIZCA BANA SİZİN İLAHINIZIN TEK BİR İLAH OLDUĞU VAHYOLUNUYOR. KİM RABBİNE KAVUŞMAYI UMUYORSA, ARTIK SALİH BİR AMELDE BULUNSUN VE RABBİNE İBADETTE HİÇ KİMSEYİ ORTAK TUTMASIN."  (Kehf Suresi, 110. ayet)
 
Kuran’ın hüküm koymadığı konuların Allah’ın bizi özgür bıraktığı konular olduğunu anlarsak, din diye bildiğimiz sonradan uydurulmuş yanlışları düzeltebiliriz. Çünkü din anlayışımızdaki bozulmaların ve eklemelerin çoğu, Kuran’ın hüküm getirmediği, bizi özgür bıraktığı konularda kısıtlamalar getirilmesi ile ortaya çıkmıştır. Bkz:
 
“EY İMAN EDENLER! SİZE AÇIKLANDIĞI TAKDİRDE, SİZİ ÜZECEK OLAN ŞEYLERE DAİR SORU SORMAYIN. EĞER KUR’AN İNDİRİLİRKEN BUNLARA DAİR SORU SORARSANIZ SİZE AÇIKLANIR. (HÂLBUKİ) ALLAH ONLARI BAĞIŞLAMIŞTIR. ALLAH, ÇOK BAĞIŞLAYANDIR, HALÎMDİR”.
“SİZDEN ÖNCEKİ BİR MİLLET O TÜR ŞEYLERİ SORDU DA SONRA O YÜZDEN KÂFİR OLDU”.  (Mâide Suresi 101-102. Ayetler Diyanet Meali)
 
Resûl-i Ekrem (s.a.) «Allah size haccı farz kıldı, hac vazifenizi yapınız» dediği zaman birisi kalkarak «Her sene mi yâ Resûlallah?» demiş ve sorusunu üç kere tekrarlamıştı. Peygamberimiz bir müddet sükût ettikten sonra «Eğer evet deseydim her sene farz olurdu; eğer her sene farz olsaydı buna da gücünüz yetmezdi» buyurdu. Bu âyetin geliş sebebi budur. Allah unuttuğu için değil, affettiği, kolaylık dilediği için bazı şeyleri açıklamaz; sorular sorarak işi güçleştirmek, teşrî hikmetine aykırıdır.
 
Bazı kimseler Hz. Peygamber’e, “Hac her yıl mı farz, yoksa ömürde bir defa mı?”, “Benim babam kimdir?” “Babam cennette mi, cehennemde mi?” gibi sorular yöneltmişti. Bunun üzerine âyette, kişinin üzerine lazım olmayan, nezaket kaidelerine uymayan cevap verilirse, soru sahibinin üzülmesine yol açan sorulardan kaçınılması tavsiye edilmiştir.  (Mâide Suresi 101-102. Ayetler Diyanet Tefsiri)
 
Dört halifenin, Peygamberimiz’in Kuran dışında nakledilen rivayet sözlerini yazdırmamış ve hatta yaktırmışlardır. Allah’ın hükümleri Kuran dışında dini kaynak aramak Allaha’a eş ortak koşmak yani Rabbimizin kesinlikle affetmeyeceği, en büyük günah, günahların anası şirk günahı ve olduğu ve bunun ifla olmaz 7 başlı şirk şeytanını bedenimize beynimize yerleştirmek  olduğu unutulmamalıdır.
 
 
KUR’AN’I ANLAMAMALARI İÇİN KALPLERİ ÜZERİNE PERDELER, KULAKLARINA DA AĞIRLIK KOYARIZ. KUR’AN’DA (İBADETE LÂYIK İLÂH OLARAK) SADECE RABBİNİ ANDIĞIN ZAMAN ARKALARINA DÖNÜP KAÇARLAR.  (İsrâ Suresi 46. Ayet)
 
Uydurulan din ile indirilen dini ayırt etmek ve Alla’a ve hükümlerine ortak şirk koşmamak zorundayız! Allah’ın emrettiği ve istediği gibi akıl işletilerek ve “beyyine” yani açık delil ayet üzere olunarak, mevcut yapı ve fıtrat değiştirilmelidir.
 
"BİZE YARARI VE ZARARI OLMAYAN ALLAH'TAN BAŞKA ŞEYLERE Mİ TAPALIM? ALLAH BİZİ HİDAYETE ERDİRDİKTEN SONRA, ŞEYTANLARIN AYARTARAK YERDE ŞAŞKINCA BIRAKTIKLARI, ARKADAŞLARININ DA: "DOĞRU YOLA, BİZE GEL" DİYE KENDİSİNİ ÇAĞIRDIĞI KİMSE GİBİ TOPUKLARIMIZ ÜZERİNDE GERİSİN GERİ Mİ DÖNDÜRÜLELİM?" DE Kİ: "HİÇ ŞÜPHESİZ ALLAH'IN YOLU, ASIL YOLDUR. VE BİZ ALEMLERİN RABBİNE (KENDİMİZİ) TESLİM ETMEKLE EMROLUNDUK."  (En'am Suresi, 71. ayet)
 
SÖZDE TARTIŞILMAZ BEŞER KİŞİLERDEN DİN TACİRİ MÜŞRİKLERDEN DİNİ KURTARALIM:
Din adına bid’at ehli müşrikler tarafından uydurulan şeyleri ortaya çıkarıp dini sadece Kuran’ın emir ve denetimine teslim ederken, tartışılmaz olduğu sanılan, dünyalıklar peşindeki tacir beşer fani kişilerin tasallut hegemonyasından dini kurtarmak mecburiyetindeyiz. Bu sağlanmadan müşrik şirk baronlar tarafından, Sünni ile Şii, Alevi ile Hanefi, Şafi ile Caferi diye fırkalara bölünen ümmet kucaklaşamaz. Daha doğrusu herkes haşa tartışılmaz gördüğü şirk baronlarından dinini kurtarıp, tek tartışılmaz olarak Kuran’ı ve Rabbinin ipine sarılacaktır ki; herkes Sünnilik, Alevilik, Şiilik, Hanefilik vs etiketlerinden kurtulup, etikete ihtiyaç duymayan sade Elhamdülillah Müslüman olabilsin.
 
YİNE ŞÖYLE DİYECEKLER: “EY RABBİMİZ! BİZ ÖNDERLERİMİZE VE BÜYÜKLERİMİZE İTAAT ETTİK DE BİZİ YOLDAN SAPTIRDILAR.”  (Ahzâb Suresi 67. Ayet)
 
Yani Sünni olanlar Ebu Hanife’yi, Şafi’yi, Malik’i, Hanbel’i kutsallaştırıp, din kurucusu haline getirmekten kaçınmalılar, “Ebu Hanife 99
 
Allah’ın kelamı ve hükmü Kuran dışında dini kaynak, Peygamber dışında din önderi tanımamalıdırlar. Peygamber soyundan olmanın kimseye bir üstünlük sağlamadığını bilmelidirler. Kuran’da, Hz. İbrahim’in babasının ve Hz. Lut’un karısının inkârcı oldukları anlatılmaktadır. Peygamberler hayattayken bile yakınları kimi zaman kurtulamazken, hiç bir delili olmadan ve ispatı mümkün olmayan sadece uyduruk secere ve laf ile idda ile sözde Peygamberimiz’in bilmem kaç göbek öteden torununun torunlarının torunları olduğunu idda eden dünyalık peşindeki üstünlük arayanların peşine takılıp ve bunu yaparken dinin asıl kaynağı Kuran’ı, yani Allah’ın rehber, rahmet ve herşeyin açıklayıcısı olarak bize gönderdiği kelam ve hükmü kitabı Kuran’ı göz ardı etmek, Allah’a ve hükümlerine ortakçılarla eş koşup, şeytanın saptırmalasıyla en büyük şirk günahına düşerek ahiretimizi heba etmek ve cin şeytanlarının oyuncağı gönüllü askerleri olmak olacak şey değildir!
 
 
GERÇEKTEN, ALLAH, KENDİSİ'NE ŞİRK KOŞULMASINI BAĞIŞLAMAZ. BUNUN DIŞINDA KALANI İSE, DİLEDİĞİNİ BAĞIŞLAR. KİM ALLAH'A ŞİRK KOŞARSA, DOĞRUSU BÜYÜK BİR GÜNAHLA İFTİRA ETMİŞ OLUR.  (Nisa Suresi, 48. ayet)
 
ONLARIN TÜMÜNÜ TOPLAYACAĞIMIZ GÜN; SONRA ŞİRK KOŞANLARA DİYECEĞİZ Kİ: "NEREDE (O BİR ŞEY) SANIP DA ORTAK KOŞTUKLARINIZ?"  (En'am Suresi, 22. ayet)
 
ANDOLSUN, SANA VE SENDEN ÖNCEKİLERE VAHYOLUNDU (Kİ): "EĞER ŞİRK KOŞACAK OLURSAN, ŞÜPHESİZ AMELLERİN BOŞA ÇIKACAK VE ELBETTE SEN, HÜSRANA UĞRAYANLARDAN OLACAKSIN.  (Zümer Suresi, 65. ayet)
 
O ALLAH Kİ, O'NDAN BAŞKA İLAH YOKTUR. MELİKTİR; KUDDÛSTUR; SELAM'IR; MÜ'MİNDİR; MÜHEYMİNDİR; AZİZDİR; CEBBARDIR; MÜTEKEBBİRDİR. ALLAH, (MÜŞRİKLERİN) ŞİRK KOŞTUKLARINDAN ÇOK YÜCEDİR.  (Haşr Suresi, 23. ayet)
 
Doğrusunu Allah Daha İyi Bilir.
 
“EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU”!
 
“RABBİ ZİDNİ İLMEN VE İMANEN VE ELHIKNİ BİSSALİHİN”.

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 2 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 2 Ziyaretçi