HOLLANDALI GURBETÇİLER / HOLLANDALI TÜRKLER NL « OTURUM « VATANDAŞLIK « VİZE ULUSLARARASI HUKUK - Birleşmiş Milletler Antlaşması

ULUSLARARASI HUKUK - Birleşmiş Milletler Antlaşması

ULUSLARARASI HUKUK - Birleşmiş Milletler Antlaşması

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
Sahin
Forum Kurucusu
856
30-06-2014:16:29
#1
ULUSLARARASI HUKUK

Birleşmiş Milletler'in en önemli başarıları arasında ekonomik ve sosyal kalkınma, uluslararası barış ve güvenliğin gelişimine ciddi oranda katkıda bulunan uluslararası kanunların – teamüller, antlaşmalar ve standartlar – geliştirilmesi bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler sayesinde varılan bir çok anlaşma ülkeler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukukun temellerini oluşturmaktadır. Birleşmiş Milletler tüm insanların günlük yaşantılarını olumlu yönde etkileyen söz konusu faaliyetlerine sessiz ama kararlı adımlarla devam etmektedir.

Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın Teşkilat’a uluslararası anlaşmazlıklara hakemlik ve hukuki antlaşmalar (Madde 33) çerçevesinde barışçıl çözümler bulma ve uluslararası hukukun gelişimini ve tedvinini destekleme (Madde 13) görevi vermiştir. Yıllar boyunca, Birleşmiş Milletler 500’den fazla çok taraflı anlaşmanın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Söz konusu anlaşmalar ülkeler arasında geniş ortak yaklaşıma işaret etmekte ve anlaşmaları ihlal eden ülkelere yasal kısıtlamalar getirebilmektedir.

Bir çok alanda, Birleşmiş Milletler'in hukuk konusundaki çalışmaları öncü girişimler olmuş ve uluslararası boyutlara ulaşan sorunlara çözümler bulmuştur. Öne çıkan çabalar arasında çevrenin korunması, göçmen iş gücünün kontrolü, uyuşturucu trafiği ve terörizm ile mücadele gibi alanlar vardır. Uluslararası hukuk, insan hakları ve uluslararası insani yardım hukuku dahil geniş bir yelpazeyi içerisine alarak genişlediği için, BM’ye bu alanda verilen görev bugün de devam etmektedir.

Anlaşmazlıkların Hukuki Yolla Çözümü

Birleşmiş Milletler'in ihtilafların çözümlenmesi için oluşturulan organı Uluslararası Adalet Divanı’dır. Lahey Divanı olarak bilinen divan, 1946 yılında kurulmuştur. 2003 yılının sonunda, üye ülkelerden gelen 78 ihtilafla ilgili karar vermiş ve Birleşmiş Milletler kuruluşlarından gelen taleplerle ilgili olarak 24 görüş bildirilmiştir. Bir çok konu tüm Divan tarafından ele alınmaktadır; fakat 1981 yılından beri tarafların istekleri üzerine altı dava özel kurullara sevk edilmiştir ( Divan’ın web sitesine bakınız; www.icj-cij.org ).

Divan’ın baktığı davalarda, ekonomik haklar, geçiş hakları, gücün kullanılmaması, ülkelerin iç işlerine karışılmaması, diplomatik ilişkiler, rehine almak, sığınma ve tabiyet hakkını içeren uluslararası konuları ele almıştır. Ülkeler aralarındaki fikir ayrılıklarına tarafsız hukuki bir çözüm getirilmesi için Divan’a baş vururlar. Divan, kara ve deniz sınırları ve bölgesel özerklik gibi konulara barışçıl çözümler getirerek, antlaşmazlıkların tırmanmasını önlemektedir.

Divan’ın, 2002 yılında Kamerun ve Nijerya arasındaki petrol zengini Bakassi yarım adası tüm kara ve deniz sınırlarının hükümranlık hakları ile ilgili anlaşmazlığı ele aldığı dava, bölgesel konularla ilgili çok tipik bir örnek teşkil etmektedir. Divan sayesinde sorun barışçıl yollardan çözülebilmiştir. Divan, aynı başlarında Endonezya ve Malezya arasında Celebes Denizi'ndeki iki ada ile ilgili anlaşmazlığı da çözmüş ve adaları Malezya’ya vermiştir. 2001 yılında Divan, Katar ve Bahreyn arasında ilişkilerini geren deniz sınırı ve özerklik ile ilgili bir antlaşmazlığı da sona erdirmiştir.

Divan 1999 yılında, Botswana ve Namibya arasındaki hassas bir kara sınırı anlaşmazlığını her iki ülke tarafından da kabul edilen bir kural ile çözmüştür. 1992 yılında El Salvador ve Honduras arasında neredeyse bir asır boyunca süren, 1969 yılında kısa fakat kanlı bir savaşa neden olan bir anlaşmazlığı karara bağlamıştır. 1994 yılında, Libya ve Çad bölgelerinin, 1955 yılında Libya ve Fransa arasındaki anlaşma ile tanımlanmasını kabul etmeyerek; müştereken Divan’a gitmişlerdir. Sonuç olarak Libya, Çad ile olan güney sınırından güçlerini geri çekmiştir.

Çatışmalar ya da siyasi karışıklıklarla ilgili çok çeşitli konular Divan'a getirilmektedir. 1980 yılında Amerika Birleşik Devletleri, Tahran’daki elçiliğine el koyulması ve çalışanlarının tutuklanmasından ortaya çıkan bir durumu Divan’a getirmiştir. Divan, İran’ın tutukluları serbest bırakması, elçiliği geri vermesi ve onarımını sağlaması gerektiğini belirtmiştir. Fakat Divan onarım miktarını belirlemeden önce, dava iki ülkenin anlaşması sonunda geri çekilmiştir. 1989 yılında İran, bir İran Havayolları uçağının Amerika Birleşik Devletleri savaş gemisi tarafından vurulmasını kınamış ve Amerika Birleşik Devletleri'nin İran’a tazminat ödenmesini talep etmiştir. Dava, taraflar arasında bir tazminat anlaşmasının yapılmasını takiben 1996 yılında kapanmıştır.

Nikaragua 1986 yılında, “kontralara” verdiği destekle ilgili olarak Amerika Birleşik Devletleri'ni dava etmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nin tazminat ödemesi gerektiğine karar verilmiş; fakat 1991 yılında miktar belirlenmeden önce Nikaragua, davanın düşmesini talep etmiştir.

Libya 1992 yılında – biri İngiltere’ye diğeri de Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı olan iki dava açmıştır. Dava, 1988 yılında Pan Amerikan Havayolları'nın 103 sefer sayılı uçuşunun İskoçya’nın Lockerbie kenti üzerinde düşmesi ile ilgilidir. Eylül 2003’de taraflar arasında anlaşmaya varılmasını takiben davalar, Divan’ın gündeminden çıkarılmıştır.

Bosna ve Hersek 1993 yılında Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne (Sırbistan Karabağ) karşı, Soykırımın Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmes'nin uygulanmasına dair bir davayı getirmiştir. Divan, taraflara soykırımın ve anlaşmazlığın büyümesini engellemeleri çağrısı yapmıştır ve dava hala devam etmektedir.

Divan 1996 yılında, Amerika Birleşik Devletleri savaş gemilerinin Iran petrol platformlarını tahrip edilmesiyle ilgili 1992 yılına ait bir davaya ait kararına yapılan itirazları reddetmiştir. Kasım 2003’te Divan, Amerika Birleşik Devletleri'ne davranışlarının kendi ulusal güvenlik gerekliliklerini korumak için yeterli neden olarak nitelendirilemeyeceğini belirtmiştir. Fakat, bu davranışların ticaret özgürlüğünü ihlal etmediğinden, Iran’ın tazminat talebi kabul edilmemiştir. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nin karşı davasını da reddetmiştir.

Ülkeler, ekonomik haklarla ilgili sorularını da Divan’a getirirler. 1995 yılında, Kanada ve Avrupa Birliği arasında balıkçılık üzerine bir anlaşmazlıktan kaynaklanan bir davanın görüldüğü bir sırada, Kanada’nın karasularında avlanan bir İspanyol balıkçı gemisine el koyması üzerine İspanya, Kanada’ya karşı bir dava açmıştır. Daha yakın zamanlarda Lichtenstein, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın el koyduğu bazı mal varlıkları ile ilgili olarak bir dava açmıştır.

Tuna Nehri üzerinde 1997 yılında bir baraj sisteminin kurulmasını öngören anlaşmanın geçerliliğiyle ilgili olarak Macaristan ve Slovakya tarafından dava açılmıştır. 1997 yılında Divan, tarafların her ikisininde kuralları bozduğunu ve aralarındaki anlaşmaya uymaları gerektiğini beyan etmiştir.

Geçen on yıl içerisinde, Divan’a başvurulan davaların sayısında belirgin bir artma olmuştur. 1970’lerde, Divan gündeminde bir ya da iki dava varken, 1990 ile 1997 yılları arasında bu sayı 9 ila 13 arasında değişmiştir. Son dönemlerde davaların sayısı 20’ye çıkmıştır. 2003 yılının sonunda, Divan gündeminde bekleyen 22 dava vardı ve bunlardan birisi aktif değerlendirme safhasındaydı.

Divan, Birleşmiş Milletler üyeliğine kabul, Birleşmiş Milletler'in hizmetinde iken meydana gelen kazaların tazminatı, Batı Sahra’nın bölgesel durumu, barışgücü operasyonlarının harcamaları ve daha yakın bir zamanda BM insan hakları raportörlerinin statüsü ile ilgilenmek olmuştur. 1996 yılında Genel Kurul ve Dünya Sağlık Örgütü'nün önerisi üzerine nükleer silahların kullanılması ya da tehdidin yasallığıyla ilgili olarak iki karar alınmıştır.

Güvenlik Konseyi 1971 yılında Divan’dan, Güney Afrika’nın Nambiya’daki varlığının yasal olmadığı ve Güney Afrika’nın geri çekilerek işgale son vermesi gerektiği kararını almasını rica etmiştir ve bu karar sonunda da Nambiya 1990 yılında özgürlüğüne kavuşmuştur.

Uluslararası Hukukun Geliştirilmesi ve Yasallaştırılması

Uluslararası Hukuk Komisyonu, Genel Kurul tarafından 1947 yılında, uluslararası hukukun geliştirilmesi ve tedvini için kurulmuştur. Komisyon, Genel Kurul tarafından 5 yıllığına seçilen 34 üyeden oluşmakta ve yılda bir kere toplanmaktadır. Üyeler dünyanın başlıca yasal sistemlerini temsil etmekte ve kendi hükümetlerinin temsilcileri olarak değil; icra ettikleri görevin uzmanı olarak hizmet vermektedirler. Komisyon ülkeler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesiyle ilgili pek çok konuyla ilgilenmektedir.

Komisyonun çalışmalarının büyük bölümünü uluslararası hukukun vecheleri için taslakların hazırlanması oluşturur. Bazı konular Komisyon tarafından seçilir; diğerleri de Genel Kurul tarafından getirilir. Komisyon bir konu üzerindeki çalışmalarını tamamladığında Genel Kurul taslağı kurallara çevirmek için yetkili kişileri çağırarak uluslararası bir konferans düzenler. Daha sonra taslak, ülkelere taraf olmaları için açılır. Bu, ülkelerin gönüllü olarak bu koşulları kabul etmeleri demektir. Bu kuralların bazıları ülkeler arasındaki ilişkileri düzenleyen yasal altyapıyı oluşturur. Örneğin:

Uluslararası Su Yollarının Deniz Seferleriyle İlgili Olmayan Kullanımı Hukukunun Kuralları Anlaşması, iki ya da daha fazla ülke tarafından paylaşılan su yollarının eşit ve mantıklı kullanımını düzenler. 1997 yılında Genel Kurul tarafından kabul edilmiştir.
Ülkeler ve Uluslararası Organizasyonlar Arasında veya Uluslararası Organizasyonlar Arasındaki Hukuk Kuralları Anlaşması, 1986 yılında Viyana’da bir konferansta kabul edilmiştir.
Ülke Varlıklarının Kime Miras Kalacağını Gösteren Anlaşma, Arşivler ve Borçlar, 1983 yılında Viyana’da bir konferansta kabul edilmiştir.
Diplomatik Temsilciler ve Uluslararası Korunan İnsanlara Karşı Suç İşlenmesinin Önlenmesi ve İşlenen Suçların Cezalandırılması Anlaşması, Genel Kurul tarafından 1973 yılında kabul edilmiştir.
Viyana Anlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, 1969 yılında Viyana da bir konferansta kabul edilmiştir.
Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi (1961) ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmesi (1963) Viyana da düzenlenen bir konferansta kabul edilmiştir.
Komisyon 1999 yılında bir ülkenin dağılması ya da bir bölgenin ayrılması gibi durumlarda kişilerin ülkesiz kalmasına mani olmak için bir deklarasyon taslağını kabul etmiştir. Ülkelerin sorumluluklarını yerine getirmeleri Komisyon'un 1949 senesinde ilk döneminden itibaren çalışmalarının ana konusu olmuştur. 2001 yılında, çalışmalarını “Uluslararası Yanlış Davranışlarda Ülkelerin Sorumluluğu” kanun taslağını kabul etmiştir. Gene 2001 yılında, komisyon, sınır ötesi tehlikeli faaliyetlerin men edilmesi konusunda kanun tasarılarını da kabul etmiştir. Şu anda komisyon, uluslararası hukuk ile men edilmemiş, zaman zaman sınırları da aşan zarar verici davranışlardan doğan sorumluluk konusunda çalışmaktadır.

Komisyonun ilgilendiği diğer konular: ülkelerin tek taraflı davranışları, diplomatik korunma, anlaşmalara tereddüt, uluslararası organizasyonların sorumlulukları, ülkeler tarafından paylaşılan ortak doğal kaynaklar ve uluslararası hukukun dağılması, uluslararası hukukun genişlemesi ve farklılaşması neticesinde ortaya çıkan zorluklara odaklanmasıdır. (Komisyon’un web sitesine bakınız, www.un.org/law/ilc/index.htm)

Uluslararası Ticaret Hukuku

Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Komisyonu (UNCITRAL) uluslararası ticaret hukukunu dengelemek için anlaşmalar geliştirerek; model kanunlar, kurallar ve yasal yönetmelikler hazırlayarak dünya ticaretini kolaylaştırmaktadır. 1966 yılında Genel Kurul tarafından oluşturulan bu 60 ülkelik yapı dünyanın coğrafi bölgelerinin ve temel ekonomik ve hukuki yapılarının temsilcilerini bir araya getirir. Yıllardır, UNCITRAL uluslararası ticaret hukukunda BM’in merkez kurumu olmuştur. Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Ticaret Hukuku Bölümü-Hukuki İşler Birimi, UNCITRAL’ın sekreteryası olarak hizmet vermektedir.

Komisyon, 37 yıllık tarihinde hukukun çeşitli alanlarında kabul gören temel olarak benimsenmiş metinler geliştirmiştir. Bunlar; UNCITRAL Arabuluculuk Kuralları (1976); UNCITRAL Uzlaştırma Kuralları (1980); Malların Uluslararası Satış Kontrat Kuralları (1980); UNCITRAL Uluslararası Ticari Arabuluculuk Model Kanunu (1985); UNCITRAL Malların Satın Alınması, İmalatı ve Hizmetleri Model Kanununu (1994); UNCITRAL Arabuluculuk Prosedürlerinin Düzenlenmesi üzerine Notlar (1996); ve Elektronik Ticaret Model Kanununu (1996) içermektedir.

Diğer dikkate değer metinler; Malların Uluslararası Satışında Kısıtlamalar Sözleşmesi (1974), Birleşmiş Milletler Denizaşırı Mal Taşıma Sözleşmesi (Hamburg Kuralları) (1978), Birleşmiş Milletler Uluslararası Kambiyo ve Uluslararası Bonolar Sözleşmesi (1988), UNCITRAL Endüstriyel Çalışmaların Yapımı için Uluslararası Kontratların Hazırlanması Yasal Rehberi (1988), Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticarette Taşımacılık Merkezlerinin Yöneticilerinin Sorumlulukları Sözleşmesi (1991), UNCITRAL Uluslararası Karşılıklı Ticaret İşlemler Yasal Rehberi (1992), Birleşmiş Milletler Bağımsız Garantiler ve Krediler için Destek Mektupları Sözleşmesi (1995) ve UNCITRAL Sınırlararası Borç Ödeyememe Model Kanunu (1997) dur.

Daha yakın zamanda hazırlanan metinler ise şunlardır; Özel olarak Finanse Edilmiş Altyapı Projelerinin Yasal Rehberi (2000), Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticarette Alacakların Değerlenmesi Sözleşmesi (2001), UNCITRAL Elektronik Ticaret Model Yasası (2001), UNCITRAL Uluslararası Ticari Uzlaşma Model Yasası (2002).

Komisyonun şimdiki çalışmaları; UNCITRAL Özel olarak Finanse Edilmiş Altyapı Projeleri Yasal Rehberini düzenlemek için yasal model taslaklarının hazırlanması; UNCITRAL Metinleri Örnek Kanunlarının hazırlanması ve basılması; iflas kanunları üzerine yasal rehber taslağı; malların deniz aşırı taşınması üzerine bir taslak çalışma; sigorta faizleri için bir yasal rehber taslağı hazırlanmasını içermektedir. Çalışmalar ayrıca uluslararası elektronik anlaşmalarla ilgili uluslararası düzenlemelerin hazırlanması ve uluslararası ticaretle ilgili olarak varolan araçlarda elektronik ticarete yönelik muhtemel yasal engellerin kaldırılmasının yollarının değerlendirilmesiyle devam etmektedir.

İlaveten, UNCITRAL Uluslararası Ticaret Mahkemesi Arbitraj Model Kanunu (1985) ve Yabancı Arbitraj Tazminatlarının Uygulamaya Konması (1958) Sözleşmesinde belirtildiği gibi önerilerin yazılmasıyla ilgili konulara, aynı zamanda UNCITRAL Uluslararası Ticaret Uyuşmazlıkları Model Kanununun 17. Maddesinin değiştirilmesi için korunmacı yaklaşımların geçici ölçütlerinin belirlenmesi ve yürürlüğe konmasıyla ilgili yeni bir madde üzerinde çalışmaktadır.

Çevre Hukuku

Birleşmiş Milletler uluslararası çevre hukukunun geliştirilmesi için önemli çevre anlaşmalarını destekleyerek çevrenin korumasına öncülük etmektedir. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) bu anlaşmaların bir çoğunu yönetmektedir; bazı anlaşmalar da başka kurumlarca yönetilmektedir.

Uluslararası Önemi Olan Sulak Alanlardaki Su Kuşlarının Doğal Ortamı Anlaşması (1971), ülkelerin kendi yönetimleri altında olan sulak alanları akıllıca kullanmalarını ön görmektedir. Bu anlaşma Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu (UNESCO) tarafından desteklenmektedir.
Dünyanın Kültür ve Doğal Mirasının Korunmasıyla İlgili Anlaşma (1972), ülkelerin eşsiz doğal ve kültürel alanlarını korumalarını ön görmektedir. Yine UNESCO tarafından desteklenmektedir.
Yok Olma Tehlikesi Altındaki Yabani Hayvanların ve Bitki Örtüsünün Korunması Anlaşması (1973), seçilmiş yabani hayvan ve bitki türlerinin ve ürünlerinin yaşamlarının devamı için uluslararası ticareti kotalar ya da kesin yasakları kontrol eder.
Göçebe Yabani Hayvan Türlerinin Korunması için Bonn Anlaşması (1979) ve buna bağlı bölgesel ve türlerine göre anlaşmalar neticesinde kara, hava ve deniz yoluyla göçen türleri ve onların yaşama alanlarını korumayı amaçlar.
Sınırötesi Uzun Dönemli Hava Kirliliği Anlaşması (Asit Yağmurları Anlaşması) (1979) ve protokolleri Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun (ECE) himayesinde müzakere edilmiştir ve Avrupa ve Kuzey Amerika’daki hava kirliliğinin kontrolünü ve azaltılmasını sağlar.
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Anlaşması (1982) denizcilikle ilgili çeşitli konuları düzenler. Bunlar sivil ve askeri deniz kuvvetlerinin denizlerdeki seyir haklarını, deniz kıyılarının ve ortamının korunmasını, canlı ve cansız kaynakların haklarını ve deniz bilim araştırmalarını kapsar.
Ozon Tabakasının Korunması için Viyana Anlaşması (1985), Montreal Protokolü (1987) ve değişiklikleri, güneşin zararlı ültraviyole ışınlarından koruyucu olan ozon tabakasına yapılacak tahribatların azaltılmasını amaçlar.
Tehlikeli Atıklar ve İmhalarının Sınırlar Arası Hareketinin Kontrolü için Basel Anlaşması (1989) ve değişiklikleri ile tehlikeli atıkların sınır aşırı taşınması ve boşaltılmasını azaltmak; zararlı atıkların ve toksitlerinin miktarını azaltmak ve üretim noktasına en yakın yerde çevreye uygun bir şekilde temizlenmeleri öngörülmektedir. Ülkeler 1999 yılında tehlikeli atıkların sınır ötesi taşınmasının sonuçları için sorumluluklarını ve tazminatları belirleyen bir protokolü kabul etmişlerdir.
Montreal Protokolünün Uygulanmasına Dair Çok Taraflı Fonlar (1991), Bu fon madde 5 ülkeleri olarak tanımlanan gelişmekte olan ülkelere ozon tabakasını bozan maddelerin tüketimi ve üretimine limit getirerek, söz konusu ülkelerin protokole uymalarına yardım eder. 5. maddeye dahil olmayan ülkelerin, çok taraflı fonlara ödenekleri Birleşmiş Milletler kararlarına göre değerlendirilmektedir.
Baltık ve Kuzey Denizinde Yaşayan Küçük Memelilerin Korunması Anlaşması (1991) Göçebe Türler Anlaşması himayesinde küçük memelilerinin etkili bir şekilde korunmasını sağlamak ve yaşamlarını devam ettirmek için taraflar arasında bir görüş birliği oluşturmayı amaçlar. Taraf ülkeler bu memelilerin yaşam alanlarının korunması ve yönetilmesiyle, teftiş ve araştırma, kirliliği azaltma ve halkı bu konularda uyarmakla yükümlüdür.
Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması (1992), biyolojik çeşitliliği ve öğelerini korumayı ve sürdürülebilirliklerini arttırmayı, genetik kaynakların kullanımından sağlanan faydanın eşit kullanımını desteklemeyi amaçlamaktadır. Cartagena Biogüvenlik Protokolü (2000) biyolojik çeşitliliği, modern biyo teknoloji neticesinde oluşmuş ve değişikliğe uğramış canlı organizmalar tarafından gelebilecek potansiyel risklerinden korumayı amaçlamaktadır. Ülkelere, değişikliğe uğramış canlı organizmaları ithal etme kararı almadan önce çevreye yayacakları bu oraganizmalar konusunda ön uyarı olarak bilgi verilir.
İklim Değişikliği Taslak Anlaşması (1992) ülkeleri küresel ısınmaya ve ilgili atmosfer problemlerine sebep olan sera gazı salınımının azaltılmasından sorumlu tutar. Anlaşmanın Kyoto Protokolü (1997) ise sanayileşmiş ülkeleri 2008-2012 yılları arasında iklim değişikliği için, yasal olarak kısıtlanmış emisyon hedeflerine uluslararası bir tepki vermeyi sağlamıştır. Protokol ayrıca sanayileşmiş ülkelere emisyon azaltışlarını nasıl yapacakları ve nasıl ölçecekleri konusunda bazı esnekliklere izin veren çeşitli mekanizmalar oluşturmuştur.
Ciddi Kuraklık ve/veya Çölleşmeyle Karşı karşıya Olan Ülkelerde, Özellikle Afrika Ülkelerinde Kuraklığa Karşı Uluslararası Mücadele Anlaşması (1994), çölleşmeye karşı mücadele etmek ve kuraklığın etkilerini azaltmak için uluslararası işbirliğini destekler.
Karadeniz, Akdeniz ve Atlantik bölgelerindeki Deniz Memelilerini Koruma Antlaşması (1996) Akdeniz ve Karadeniz’deki deniz memelilerine karşı olan tehdidi azaltmaya çalışır. Ülkelerin, memelilerin korunması için detaylı bir koruma planı hazırlamasını sağlar; avlanmalarını yasaklayaca, tesadüfen avlanmalarına mani olacak ve korunma alanları yaratacak kanunların yapılmasını öngörür.
Uluslararası Ticarete Bazı Tehlikeli Kimyasallar ve Böcek İlaçları için Öncelikli Bilgilendirme Muvafakat Yöntemi Rotterdam Anlaşması (1988) tehlikeli kimyasal ya da böcek ilacı ihracatçılarına, ithal ettikleri maddelerin olası sağlık ve çevresel tehlikeleri hakkında ilgili ülkeleri bilgilendirme zorunluluğu getirir.
Sürekli Organik Çevre Kirletici Maddeler Stockholm Anlaşması (2001) çok yüksek düzeyde zehirli olan, besin zincirinde de birikebilen böcek ilaçlarını, endüstriyel kimyasalları ve yan ürünlerinin atıklarının kontrolsüz olarak doğaya bırakılmasını azaltmayı ve nihai olarak da engellemeyi amaçlar.
UNESCO’nun İnsan ve Biyosfer Programı Programı insan ile doğal kaynakların kullanımı arasında kalıcı, dengeli ve sürdürülebilir ilişkilerin kurulması amacı ile ilk defa 1970 yılında UNESCO tarafından uygulamaya konulmuştur. Programın temel uygulanma biçimini üye ülkelerde biyosfer rezervlerinin belirlenmesi oluşturmaktadır. Belirlenen biyosfer rezervleri arasında konusal ve bölgesel düzeyde işbirliği ağları oluşturularak kazanılan deneyimlerin paylaşılması, biyosfer rezervleri arasında işbirliğinin oluşturulması ve güçlendirilmesi yoluyla küresel düzeyde doğa ve doğal kaynaklardan sürdürülebilir yararlanmanın etkinleştirilmesine çalışılmaktadır.
Uluslararası Deniz Taşımacılığı Organizasyonu (IMO), denizlerdeki kirlenmeleri azaltmaya yardımcı anlaşmalar yapmıştır. 13 bölgede, UNEP tarafından yapılan anlaşmalar aracılığıyla bir dizi Bölgesel Deniz Programı hükümetlere paylaştıkları deniz ve su kaynaklarını korumalarında yardımcı olur.

Deniz Hukuku

Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Anlaşması, uluslararası hukukun en kapsamlı belgelerinden biridir. 320 maddesi ve 9 eki ile dünyanın bütün okyanusları ve denizlerinin yasal yönetimini, okyanuslardaki bütün faaliyetleri ve kaynakların kullanımını kurala bağlar. Gemi seferleri, üstünde uçuşlar, keşifler yapmak, madenlerinin korunması ve denizin kirletilmesine karşı alınacak önlemler, balıkçılık ve gemiciliği kurallara bağlanmıştır. Okyanus alanı ile ilgili bütün problemlerin birbirleriyle ilgili olduğu ve bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği fikrini önemli sayar. Bir yandan denizlerle ilgili kanunları tedvin ederken diğer yandan da günümüz koşullarına uygun yeni düzenlemeler getirir. Benzersiz bir belgedir; çoğu kez “Okyanusların Anayasası” olarak adlandırılır.

Günümüzde okyanuslar ve deniz hukuku ile ilgili her faaliyetin sözleşme kurallarına uygun olması gerektiği hemen hemen tüm dünya tarafından kabul görmüştür. Anlaşma 140’tan fazla ülke tarafından kabul edilmiş veya tasdik edilmek üzeredir. Neredeyse tüm ülkeler sözleşme koşullarını kabul etmiştir.

Anlaşmanın imzaya açılmasının yirminci yıldönümü 2002 yılında Genel Kurul'un bütün üyelerinin hazır bulunduğu iki günlük toplantısıyla kutlanmıştır.

Sözleşmenin Etkisi

Ulusal ve uluslararası düzenlemeler ve ilgili kararlar doğrultusunda ülkeler, sözleşmeyi bu alandaki uluslararası yasal düzenleme olarak kabul etmiştir. Sözleşme sayesinde bölgesel denizlerde 12 deniz milinin sınır olarak alınması, 200 deniz miline kadar “özel ekonomik bölge” sınırı konması ve bu bölgenin sınırları dışında kalan karasal bölgelerin kaynaklarıyla ilgili yetkiler belirlenmiştir. Ayrıca deniz trafiğinde, bölgesel denizlerde kanuni geçiş hakları ve uluslararası seferler için kullanılan dar geçitlerde transit geçiş hakları belirlenmiştir.

Anlaşmanın neredeyse evrensel olarak kabulü Genel Kurul tarafından 1994 yılında Sözleşmenin XI. Kısmının Uygulanmasına Dair Anlaşma sayesinde kolaylaştırılmıştır. Bunun neticesinde sanayileşmiş ülkelerin sözleşmeyi imzalamaktan alıkoyacak kısımları da ortadan kaldırılmıştır. Sözleşme 110’dan fazla ülke tarafından kabul edilmiştir.

Sözleşme neticesinde kıyı ülkelerinin bilimsel deniz araştırmaları, kirlenmenin durdurulması, kontrolü ve denize çıkışı olmayan ülkelerin denizden geçişi sağlanmıştır. 1995 yılındaki yapılan Bölgesel ve Göçebe Balık Anlaşması’nda da görüldüğü gibi okyanuslarla ilgili olarak ileride ortaya çıkabilecek hukuki düzenlemelerin temelini de söz konusu sözleşme düzenlemektedir.

Sözleşme, özel ekonomik bölgeler (EEZ) içerisinde, dışında ve yakınında kalan kıyı ülkelerinin balık stoklarının korunması ve yönetilmesi için bir rejim oluşturmaktadır. Bu tip bir yönetimin tedbirli bir yaklaşıma aynı zamanda da varolan en iyi bilimsel kanıta dayanması gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca ülkelerin, uzun dönemli sürdürülebilirlik sağlamada işbirliği yapmalarını ve balıkçılık kaynaklarının en iyi şekilde kullanımın artırılması, özel ekonomik bölgelerinin içinde ve dışında desteklemelerinin yasal ayrıntılarını ortaya koymaktadır.

Sözleşme Çerçevesinde Oluşturulan Kuruluşlar

Sözleşme çerçevesinde deniz hukukunun çeşitli taraflarıyla ile ilgilenmek üzere üç kurum oluşturulmuştur.

Deniz Yatağı Uluslararası Otoritesi, ulusal yetkinin dışında kalan uluslararası deniz yataklarındaki kaynaklarla ilgili çalışmaları düzenleyen ve kontrolün taraf ülkelerce yapılmasını sağlayan kurumdur. 1994 yılında kurulmuştur ve merkezi Jamaika’nın Kingston kentindedir. 2002 yılında Kurum (deniz yatağı, okyanus dibi ve toprakaltı olarak tanımlanan ulusal yetki alanı dışında kalan), Bölge’de polimetalik modüller aranması ve araştırılmasıyla ilgili düzenlemeleri içeren “madencilik kurallarını” koymuştur.

Madencilik kurallarının içine standart keşif kontratları da dahildir. İlk 15 yıllık kontratlar 2001 yılında, derin deniz yataklarındaki polimetalik modülleri araştırmalarını yapmak üzere şu öncü kuruluşlarla imzalanmıştır: State Enterprise Yuzhmorgeologiya (Rusya Federasyonu), Okyanulararası Metal Organizasyonu (Bulgaristan, Küba, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Rusya Federasyonu ve Slovakya ortak konsorsiyumu ), Kore Cumhuriyeti ve Çin Okyanus Mineralleri Araştırma ve Geliştirme Derneği (COMRA); Fransa Okyanus Araştırmaları Derneği (IFREMER)/Fransa Modüllerin Etüdü ve Araştırılması Birliği (AFERNOD), Derin Okyanus Kaynakları Araştırma Şirketi (DORD-Japonya) ve Hindistan Okyanus Geliştirme Dairesi.

Ruhsat verilmesinde öncelik Sözleşme'nin kaleme alınmasından önce polimetalik modül araştırmaları yapana kuruluşlara verilmiştir. Bunlara Enterprise dahil değildir, Enterprise, Deniz Yatağı Uluslararası Otoritesinin bir koludur. Bu kurum, madencilik kurallarında belirtildiği şekliyle bölgede çıkarılan madenlerin taşınması, pazarlanması ve işlenmesi de dahil olan aktiviteler yürütebilir.

Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi 1996’da Anlaşma’nın yorumlanması ve uygulanmasıyla ilgili meydana gelebilecek anlaşmazlıkların çözümü için kurulmuştur. Taraf ülkelerce seçilen 21 hakimden oluşur; Almanya’nın liman şehri Hamburg’da kaindir. Mahkeme ilk başvurusunu Kasım 2001’de almıştır. O zamandan bu yana, Anlaşma’yı ihlal durumundan dolayı tutuklandığı iddia edilen gemiler ve mürettebatlarının derhal serbest bırakılma taleplerini içeren 11 davaya bakmıştır. Bazı davalar yaşayan canlı türlerinin muhafazası ile ilgilidir. Örneğin güneyde bulunan ton balığı stokları, Yeni Zelanda tarafından Japonya’ya ve Avustralya tarafından Japonya’ya açılan ve Şili ve Avrupa Birliği arasındaki güney doğu Pasifik Okyanusu'ndaki kılıç balığı stokları ile ilgili davalar bunlardan bazılarıdır. Başka bir dava da İrlanda tarafından İngiltere’ye karşı açılmıştır “kullanılmış nükleer yakıtı, karışık oksit yakıt” (MOX) olarak bilinen yeni bir yakıta dönüştürmek için kurulan bir fabrikadan çıkan tehlikeli atıkların engellenmesiyle ilgilidir.

Kıta Sahanlığı Sınırları Komisyonu’nun amacı Sözleşme'nin ülkelerin 200 millik kıta sahanlığının tam sınırlarının belirlenmesi ilkesinin hayata geçirilmesidir.

Komisyon ilk oturumunu 1997 yılında Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde yapmıştır. Anlaşmaya taraf ülkelerce seçilmiş 21 üyesi bağımsız olarak görev yapmaktadır. Bu kişiler jeoloji, jeofizik, hidrografi, arazi ölçüm (jeodezi) uzmanlarıdır. Komisyon ilk görevini bir üye ülke olan Rusya Federasyonu'ndan Aralık 2001’de almıştır.

Taraf Ülkelerin Toplantıları

Anlaşma, her ne kadar taraf ülkelerin dönemsel konferanslar için toplanmasını öngörmese de, Genel Sekreter tarafından toplantıya çağırılan üye ülkelerin yıllık buluşmaları çeşitli konuların tartışıldığı bir forum olarak hizmet vermektedir. Görevleri içinde bu toplantılara ilave olarak, Mahkeme ve Komisyon üyelerinin seçimi, bütçe ve idari çalışmaları da vardır.

Genel Kurul, okyanus işleri ve deniz hukukuyla ilgili görevlere de bakar. 2000 yılında, bu alandaki gelişmelerin yıllık çalışmalarını kolaylaştırmak için açık uçlu, formal olmayan değerlendirme süreci kurmuştur. Yıllık olarak değerlendirilen bu süreç belirli konularda Kurul'a önerilerde bulunur. Danışmanlık süreci, genellikle üç yıllık olarak verilir; pozitif sonuçların alınması durumunda üç yıl daha uzatılır.

Uluslararası İnsani Hukuk Kuralları

Uluslararası insani hukuk savaş kurullarını, sivillerin, hasta ve yaralı savaşçılar ve savaş esirlerinin korunmasını düzenleyen prensipleri ve kuralları ihtiva eder. İnsani hukukun temellerinden birini, 1949 tarihli silahlı çatışma kurbanlarının korumasına ilişkin Cenevre Sözleşmesi ve Uluslararası Kızıl Haç Komitesi'nin himayesinde 1977 yılında eklenen iki protokol oluşturur.

Geçtiğimiz yıllarda Birleşmiş Milletler, uluslararası insani hukuk konusunu geliştirmek üzere yapılan çalışmalarda lider bir rol üstlenmiştir. Güvenlik Konseyi silahlı çatışmalarda sivillerin korunması, insan haklarının geliştirilmesi ve savaşlarda çocukların korunmasıyla yakından ilgilenmektedir. Yugoslavya ve Ruanda için Uluslararası Suç Mahkemeleri ile aynı zamanda Doğu Timor, Sierra Leone ve Kamboçya’daki mahkemelerin kurulması insani hukukun sadece sorumluluğunun anlaşılmasını sağlamakla kalmamış aynı zamanda güçlenmesini ve giderek kabul görmesiyle sonuçlanmıştır. Soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili olarak Uluslararası Suç Mahkemesi'ne, hazırlık komisyonu tarafından sunulan detaylar, uluslararası insani hukukun anlaşılmasındaki çabalardan bir diğeridir.

Birleşmiş Milletler’in siyasi forumu olan Genel Kurul bir çok metnin hazırlanmasına katkıda bulunmuştur. Bunların arasında, Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (1948), Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı Suçların Sınırlandırılmasına Dair Sözleşme (1968), Konvansiyonel Silahların Kullanımını Kısıtlayan Sözleşme (1980) ve dört protokolü ve Genel Kurul tarafından 1973’te kabul edilmiş olan Savaş ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlardan Suçlu Bulunan Kişilerin Belirlenmesi, Tutuklanması, İadesi ve Yargılanmasında Uluslararası İşbirliği Prensipleri vardır. Kurul ayrıca 1998 yılında Roma Uluslararası Suç Mahkemeleri Yasasını kabul eden uluslararası konferansın toplanmasını da sağlamıştır.

Uluslararası Mahkemeler

Eski Yugoslavya ve Ruanda’da kitlesel olarak ihlal edilen insan hakları neticesinde Güvenlik Konseyi’ne bu vahşetten sorumlu insanların cezalandırılması için iki mahkeme kurdurmuştur. Bu iki mahkeme, BM Anlaşma’sının VII. Bölümüne istinaden kurulmuştur ve Konsey'in yardımcı kuruluşlarıdır.

Eski Yugoslavya için Uluslararası Suç Mahkemesi 1993 yılında kurulmuştur; dört mahkemeden oluşmaktadır (üç yargılama mahkemesi ve bir temyiz mahkemesi); savcı ve kayıt dairesidir. Tüzüğüne istinaden, dört farklı suça dava açabilir: savaş kanunlarının ve kurallarının ihlali, soykırım, ve insanlığa karşı işlenen suçlar. Mahkeme, Hollanda’nın Lahey kentindedir.
Ruanda Uluslararası Suç Mahkemesi 1994 yılında kurulmuştur; dört mahkemeden oluşmaktadır (üç yargılama mahkemesi ve bir temyiz mahkemesi); savcı ve kayıt dairesidir. 1998 yılında, uluslararası bir mahkeme tarafından ilk kez soykırım mahkumiyetini ele alan mahkeme olmuştur. Mahkeme Tanzanya’nın Arusha kentindedir; savcının ofisi de Ruanda’nın Kigali kentindedir.
Mahkemelerin ortak bir temyiz mahkemesi ve ortak bir savcısı vardı. Bir çok yargılama davalarına bakmışlar ve 150’den fazla kişiyi sorguya çekmişlerdir. Ağustos 2001’de Güvenlik Konseyi her Mahkeme'nin kendi savcısı olmasına karar vermiştir.

Sierra Leone Özel Mahkemesi bağımsız bir yasal kuruluştur ve Ocak 2002’de, Sierra Leone ve Birleşmiş Milletler arasındaki antlaşmaya uygun olarak kurulmuştur. İnsanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçları ve diğer uluslararası insan hukuku ihlalleri, aynı zamanda da 30 Kasım 1996’dan beri Sierra Leone bölgesinde geçerli olan Sierra Leone yasalarınca belirtilen suçları işleyenleri cezalandırmak için kurulmuştur. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri savcıyı ve kayıtçıyı atar. Genel Sekreter ve Sierra Leone hükümeti hem yargı hem de temyiz mahkemelerinin hakimlerini belirler.

Uluslararası Terorizm

Birleşmiş Milletler terörizm konusuna hem yasal hem de politik seviyede özellikle dikkat çekmektedir.

BM ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IEAE) gibi kurumları terörizme karşı temel yasal gereklilikleri içeren bir uluslararası sözleşmeler ağı oluşturmuştur. Bunlar:

Uçaklarda İşlenen Suçlar ve Diğer Eylemlerle İlgili Sözleşme(Tokyo,1963).
Uçakların Yasadışı Olarak Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Sözleşmesi (Hague 1970)
Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanunsuz Hareketlerin Önlenmesi Sözleşmesi (Montreal, 1971).
Diplomatlar ve Uluslararası Korunan Kişilere Karşı İşlenen Suçların Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (New York, 1973).
Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Hakkındaki Sözleşme (Viyana 1988)
Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Havaalanlarında Kanunsuz Şiddet Eylemlerinin Önlenmesi ile İlgili Protokol (Montreal, 1988).
Denizcilik Seyrüsefer Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Sözleşmesi (Roma, 1988).
Kıta Sahanlığı Üzerinde Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Kanunsuz Eylemlerin Önlenmesi Protokolü (Roma, 1988).
Plastik Patlayıcıların Tesbit Edilmesi Amacıyla İşaretlenmesi Hakkında Sözleşme (Montreal, 1991).
Genel Kurul ayrıca aşağıdaki dört sözleşmeyi de hazırlamıştır:

Rehin Alma Olaylarına Karşı Uluslararası Sözleşme'sine (1979) taraf ülkeler, rehin alma olaylarını cezaya tabi bir suç olarak kabul etmişlerdir . Taraf ülkeler kendi topraklarında belli eylemleri yasaklamak, bilgiyi paylaşmak ve herhangi bir ceza soruşturması ya da iade işlemlerinin yapılasına imkan tanımakla yükümlüdür. Şayet taraf ülke bir suçluyu iade etmiyorsa, cezalandırma için kendi yetkililerine davayı devretmelidir.
Birleşmiş Milletler ve BM Personelinin Güvenliği Sözleşmesi (1994), BM personeline karşı düzenlenen ölümle ve yaralanmalarla sonuçlanan bir çok saldırıyı takiben Genel Kurul tarafından yürürlüğe konmuştur.
Terörist Bombalamaların Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (1997). Taraf ülkelere, terörist bombalamalar yüzünden aranan kişilere güvenli sığınaklar verilmemesini, bu kişilerin iade edilmesi talebinde bulunan ülkeye iade edilmedikleri taktirde bulundukları taraf ülkede yargılanmaları yükümlülüğü gerekir.
Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (1999), taraf ülkelere terörist eylemleri finanse etmekle suçlanan kişileri yargılamaları ya da iade etmelerini şart koşar ve bankaların şüpheli görünen işlemlerin açıklanması için kurallar koymasını taleb eder.
Kurul tarafından 1996 yılında kurulan bir komite, uluslararası nükleer terörizm eylemlerinin önlenmesini ve uluslararası terörizme kapsamlı mücadeleyi öngören bir sözleşmeyi yürürlüğe koymuştur.

Genel Kurul 1994 yılında Uluslararası Terörizmin Önlenmesi Tedbirleri Bildirgesi’ni kabul etmiştir. 1996 yılında ise, 1994 Bildirgesini Tamamlayıcı İhtiyari Bildirgesi’ni yürürlüğe koymuştur ki bu deklarasyon her nerede ve her kim tarafından gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin terörizmin her türlü davranış ve uygulamasını suç ve affedilemez kabul etmektedir. Genel Kurul, ülkeleri ulusal ve uluslararası seviyede terörizmi engellemek için önlemler almaya zorlamaktadır.

Diğer Yasal Sorular

Genel Kurul diğer başka sorular içinde yasal düzenlemeleri yürürlüğe koymuştur. Bunların arasında; Paralı Askerlerin İşe Alınması, Kullanılması, Finansmanı ve Eğitilmesine Karşı Uluslararası Sözleşme (1989), Herhangi bir şekilde Tutukluluk ya da Hapsedilen Kişilerin Korunması için Prensipler Bütünü (1988) ve Uluslararası İlişkilerde Tehdit ya da Güç Kullanımından Kaçınma Prensiplerinin Etkinliğini Geliştirme Bildirisi (1987) vardır.

Genel Kurul tarafından 1974 yılında kurulmuş olan Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve Organizasyonun Rolünün Güçlendirilmesi Özel Komitesi’nin önerileriyle Kurul, bir çok uluslararası düzenlemeyi yürürlüğe koymuştur. Bunların arasında; Ülkeler Arasındaki Anlaşmazlıkların Çözümünde Model Kurallar (1995), Birleşmiş Milletler ve Bölgesel Antlaşmalar ya da Kurumlar Arasında Uluslararası Barış ve Güvenliğin Korunmasına dair İşbirliğinin Geliştirilmesi Deklarasyonu (1994), Uluslararası Barış ve Güvenliğin Korunmasına Dair Yollar Bulunması Deklarasyonu (1991), Uluslararası Barış ve Güvenliği Tehdit Edebilecek Çatışmaların ve Durumların Engellenmesi ve Ortadan Kaldırılması ve Bu Alanda Birleşmiş Milletlerin Rolü Deklarasyonu (1988) ve Uluslararası Çatışmalara Barışçıl Çözümler Deklarasyonu (1982) vardır.

BM Anlaşması’nın 102. Maddesi gereğince üye ülkeler, Birleşmiş Milletlere üyelikleri ile birlikte uluslararası antlaşmalara da taraf olmalıdırlar. Birleşmiş Milletler Yasal İşler Ofisi anlaşmaların ve sözleşmelerin kaydedilmesi, saklanması ve yayımlanmasından sorumludur. Birleşmiş Milletler Sözleşme Dizilerini yayımlar ki bunlar 50.000den fazla antlaşmayı ve ilgili bilgileri içermektedir. Ayrıca, Genel Sekretere Emanet Edilmiş Çokuluslu Antlaşmalar’ı yayımlar ve burada üye ülkeler tarafından imzalanan 500 belli başlı antlaşma bulunmaktadır.

ÖM ile soru cevaplamiyoruz! Forum'a yazın cevaplardan herkes yararlansın!
Sahin
30-06-2014:16:29 #1

ULUSLARARASI HUKUK

Birleşmiş Milletler'in en önemli başarıları arasında ekonomik ve sosyal kalkınma, uluslararası barış ve güvenliğin gelişimine ciddi oranda katkıda bulunan uluslararası kanunların – teamüller, antlaşmalar ve standartlar – geliştirilmesi bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler sayesinde varılan bir çok anlaşma ülkeler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukukun temellerini oluşturmaktadır. Birleşmiş Milletler tüm insanların günlük yaşantılarını olumlu yönde etkileyen söz konusu faaliyetlerine sessiz ama kararlı adımlarla devam etmektedir.

Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın Teşkilat’a uluslararası anlaşmazlıklara hakemlik ve hukuki antlaşmalar (Madde 33) çerçevesinde barışçıl çözümler bulma ve uluslararası hukukun gelişimini ve tedvinini destekleme (Madde 13) görevi vermiştir. Yıllar boyunca, Birleşmiş Milletler 500’den fazla çok taraflı anlaşmanın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Söz konusu anlaşmalar ülkeler arasında geniş ortak yaklaşıma işaret etmekte ve anlaşmaları ihlal eden ülkelere yasal kısıtlamalar getirebilmektedir.

Bir çok alanda, Birleşmiş Milletler'in hukuk konusundaki çalışmaları öncü girişimler olmuş ve uluslararası boyutlara ulaşan sorunlara çözümler bulmuştur. Öne çıkan çabalar arasında çevrenin korunması, göçmen iş gücünün kontrolü, uyuşturucu trafiği ve terörizm ile mücadele gibi alanlar vardır. Uluslararası hukuk, insan hakları ve uluslararası insani yardım hukuku dahil geniş bir yelpazeyi içerisine alarak genişlediği için, BM’ye bu alanda verilen görev bugün de devam etmektedir.

Anlaşmazlıkların Hukuki Yolla Çözümü

Birleşmiş Milletler'in ihtilafların çözümlenmesi için oluşturulan organı Uluslararası Adalet Divanı’dır. Lahey Divanı olarak bilinen divan, 1946 yılında kurulmuştur. 2003 yılının sonunda, üye ülkelerden gelen 78 ihtilafla ilgili karar vermiş ve Birleşmiş Milletler kuruluşlarından gelen taleplerle ilgili olarak 24 görüş bildirilmiştir. Bir çok konu tüm Divan tarafından ele alınmaktadır; fakat 1981 yılından beri tarafların istekleri üzerine altı dava özel kurullara sevk edilmiştir ( Divan’ın web sitesine bakınız; www.icj-cij.org ).

Divan’ın baktığı davalarda, ekonomik haklar, geçiş hakları, gücün kullanılmaması, ülkelerin iç işlerine karışılmaması, diplomatik ilişkiler, rehine almak, sığınma ve tabiyet hakkını içeren uluslararası konuları ele almıştır. Ülkeler aralarındaki fikir ayrılıklarına tarafsız hukuki bir çözüm getirilmesi için Divan’a baş vururlar. Divan, kara ve deniz sınırları ve bölgesel özerklik gibi konulara barışçıl çözümler getirerek, antlaşmazlıkların tırmanmasını önlemektedir.

Divan’ın, 2002 yılında Kamerun ve Nijerya arasındaki petrol zengini Bakassi yarım adası tüm kara ve deniz sınırlarının hükümranlık hakları ile ilgili anlaşmazlığı ele aldığı dava, bölgesel konularla ilgili çok tipik bir örnek teşkil etmektedir. Divan sayesinde sorun barışçıl yollardan çözülebilmiştir. Divan, aynı başlarında Endonezya ve Malezya arasında Celebes Denizi'ndeki iki ada ile ilgili anlaşmazlığı da çözmüş ve adaları Malezya’ya vermiştir. 2001 yılında Divan, Katar ve Bahreyn arasında ilişkilerini geren deniz sınırı ve özerklik ile ilgili bir antlaşmazlığı da sona erdirmiştir.

Divan 1999 yılında, Botswana ve Namibya arasındaki hassas bir kara sınırı anlaşmazlığını her iki ülke tarafından da kabul edilen bir kural ile çözmüştür. 1992 yılında El Salvador ve Honduras arasında neredeyse bir asır boyunca süren, 1969 yılında kısa fakat kanlı bir savaşa neden olan bir anlaşmazlığı karara bağlamıştır. 1994 yılında, Libya ve Çad bölgelerinin, 1955 yılında Libya ve Fransa arasındaki anlaşma ile tanımlanmasını kabul etmeyerek; müştereken Divan’a gitmişlerdir. Sonuç olarak Libya, Çad ile olan güney sınırından güçlerini geri çekmiştir.

Çatışmalar ya da siyasi karışıklıklarla ilgili çok çeşitli konular Divan'a getirilmektedir. 1980 yılında Amerika Birleşik Devletleri, Tahran’daki elçiliğine el koyulması ve çalışanlarının tutuklanmasından ortaya çıkan bir durumu Divan’a getirmiştir. Divan, İran’ın tutukluları serbest bırakması, elçiliği geri vermesi ve onarımını sağlaması gerektiğini belirtmiştir. Fakat Divan onarım miktarını belirlemeden önce, dava iki ülkenin anlaşması sonunda geri çekilmiştir. 1989 yılında İran, bir İran Havayolları uçağının Amerika Birleşik Devletleri savaş gemisi tarafından vurulmasını kınamış ve Amerika Birleşik Devletleri'nin İran’a tazminat ödenmesini talep etmiştir. Dava, taraflar arasında bir tazminat anlaşmasının yapılmasını takiben 1996 yılında kapanmıştır.

Nikaragua 1986 yılında, “kontralara” verdiği destekle ilgili olarak Amerika Birleşik Devletleri'ni dava etmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nin tazminat ödemesi gerektiğine karar verilmiş; fakat 1991 yılında miktar belirlenmeden önce Nikaragua, davanın düşmesini talep etmiştir.

Libya 1992 yılında – biri İngiltere’ye diğeri de Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı olan iki dava açmıştır. Dava, 1988 yılında Pan Amerikan Havayolları'nın 103 sefer sayılı uçuşunun İskoçya’nın Lockerbie kenti üzerinde düşmesi ile ilgilidir. Eylül 2003’de taraflar arasında anlaşmaya varılmasını takiben davalar, Divan’ın gündeminden çıkarılmıştır.

Bosna ve Hersek 1993 yılında Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne (Sırbistan Karabağ) karşı, Soykırımın Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmes'nin uygulanmasına dair bir davayı getirmiştir. Divan, taraflara soykırımın ve anlaşmazlığın büyümesini engellemeleri çağrısı yapmıştır ve dava hala devam etmektedir.

Divan 1996 yılında, Amerika Birleşik Devletleri savaş gemilerinin Iran petrol platformlarını tahrip edilmesiyle ilgili 1992 yılına ait bir davaya ait kararına yapılan itirazları reddetmiştir. Kasım 2003’te Divan, Amerika Birleşik Devletleri'ne davranışlarının kendi ulusal güvenlik gerekliliklerini korumak için yeterli neden olarak nitelendirilemeyeceğini belirtmiştir. Fakat, bu davranışların ticaret özgürlüğünü ihlal etmediğinden, Iran’ın tazminat talebi kabul edilmemiştir. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nin karşı davasını da reddetmiştir.

Ülkeler, ekonomik haklarla ilgili sorularını da Divan’a getirirler. 1995 yılında, Kanada ve Avrupa Birliği arasında balıkçılık üzerine bir anlaşmazlıktan kaynaklanan bir davanın görüldüğü bir sırada, Kanada’nın karasularında avlanan bir İspanyol balıkçı gemisine el koyması üzerine İspanya, Kanada’ya karşı bir dava açmıştır. Daha yakın zamanlarda Lichtenstein, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın el koyduğu bazı mal varlıkları ile ilgili olarak bir dava açmıştır.

Tuna Nehri üzerinde 1997 yılında bir baraj sisteminin kurulmasını öngören anlaşmanın geçerliliğiyle ilgili olarak Macaristan ve Slovakya tarafından dava açılmıştır. 1997 yılında Divan, tarafların her ikisininde kuralları bozduğunu ve aralarındaki anlaşmaya uymaları gerektiğini beyan etmiştir.

Geçen on yıl içerisinde, Divan’a başvurulan davaların sayısında belirgin bir artma olmuştur. 1970’lerde, Divan gündeminde bir ya da iki dava varken, 1990 ile 1997 yılları arasında bu sayı 9 ila 13 arasında değişmiştir. Son dönemlerde davaların sayısı 20’ye çıkmıştır. 2003 yılının sonunda, Divan gündeminde bekleyen 22 dava vardı ve bunlardan birisi aktif değerlendirme safhasındaydı.

Divan, Birleşmiş Milletler üyeliğine kabul, Birleşmiş Milletler'in hizmetinde iken meydana gelen kazaların tazminatı, Batı Sahra’nın bölgesel durumu, barışgücü operasyonlarının harcamaları ve daha yakın bir zamanda BM insan hakları raportörlerinin statüsü ile ilgilenmek olmuştur. 1996 yılında Genel Kurul ve Dünya Sağlık Örgütü'nün önerisi üzerine nükleer silahların kullanılması ya da tehdidin yasallığıyla ilgili olarak iki karar alınmıştır.

Güvenlik Konseyi 1971 yılında Divan’dan, Güney Afrika’nın Nambiya’daki varlığının yasal olmadığı ve Güney Afrika’nın geri çekilerek işgale son vermesi gerektiği kararını almasını rica etmiştir ve bu karar sonunda da Nambiya 1990 yılında özgürlüğüne kavuşmuştur.

Uluslararası Hukukun Geliştirilmesi ve Yasallaştırılması

Uluslararası Hukuk Komisyonu, Genel Kurul tarafından 1947 yılında, uluslararası hukukun geliştirilmesi ve tedvini için kurulmuştur. Komisyon, Genel Kurul tarafından 5 yıllığına seçilen 34 üyeden oluşmakta ve yılda bir kere toplanmaktadır. Üyeler dünyanın başlıca yasal sistemlerini temsil etmekte ve kendi hükümetlerinin temsilcileri olarak değil; icra ettikleri görevin uzmanı olarak hizmet vermektedirler. Komisyon ülkeler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesiyle ilgili pek çok konuyla ilgilenmektedir.

Komisyonun çalışmalarının büyük bölümünü uluslararası hukukun vecheleri için taslakların hazırlanması oluşturur. Bazı konular Komisyon tarafından seçilir; diğerleri de Genel Kurul tarafından getirilir. Komisyon bir konu üzerindeki çalışmalarını tamamladığında Genel Kurul taslağı kurallara çevirmek için yetkili kişileri çağırarak uluslararası bir konferans düzenler. Daha sonra taslak, ülkelere taraf olmaları için açılır. Bu, ülkelerin gönüllü olarak bu koşulları kabul etmeleri demektir. Bu kuralların bazıları ülkeler arasındaki ilişkileri düzenleyen yasal altyapıyı oluşturur. Örneğin:

Uluslararası Su Yollarının Deniz Seferleriyle İlgili Olmayan Kullanımı Hukukunun Kuralları Anlaşması, iki ya da daha fazla ülke tarafından paylaşılan su yollarının eşit ve mantıklı kullanımını düzenler. 1997 yılında Genel Kurul tarafından kabul edilmiştir.
Ülkeler ve Uluslararası Organizasyonlar Arasında veya Uluslararası Organizasyonlar Arasındaki Hukuk Kuralları Anlaşması, 1986 yılında Viyana’da bir konferansta kabul edilmiştir.
Ülke Varlıklarının Kime Miras Kalacağını Gösteren Anlaşma, Arşivler ve Borçlar, 1983 yılında Viyana’da bir konferansta kabul edilmiştir.
Diplomatik Temsilciler ve Uluslararası Korunan İnsanlara Karşı Suç İşlenmesinin Önlenmesi ve İşlenen Suçların Cezalandırılması Anlaşması, Genel Kurul tarafından 1973 yılında kabul edilmiştir.
Viyana Anlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, 1969 yılında Viyana da bir konferansta kabul edilmiştir.
Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi (1961) ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmesi (1963) Viyana da düzenlenen bir konferansta kabul edilmiştir.
Komisyon 1999 yılında bir ülkenin dağılması ya da bir bölgenin ayrılması gibi durumlarda kişilerin ülkesiz kalmasına mani olmak için bir deklarasyon taslağını kabul etmiştir. Ülkelerin sorumluluklarını yerine getirmeleri Komisyon'un 1949 senesinde ilk döneminden itibaren çalışmalarının ana konusu olmuştur. 2001 yılında, çalışmalarını “Uluslararası Yanlış Davranışlarda Ülkelerin Sorumluluğu” kanun taslağını kabul etmiştir. Gene 2001 yılında, komisyon, sınır ötesi tehlikeli faaliyetlerin men edilmesi konusunda kanun tasarılarını da kabul etmiştir. Şu anda komisyon, uluslararası hukuk ile men edilmemiş, zaman zaman sınırları da aşan zarar verici davranışlardan doğan sorumluluk konusunda çalışmaktadır.

Komisyonun ilgilendiği diğer konular: ülkelerin tek taraflı davranışları, diplomatik korunma, anlaşmalara tereddüt, uluslararası organizasyonların sorumlulukları, ülkeler tarafından paylaşılan ortak doğal kaynaklar ve uluslararası hukukun dağılması, uluslararası hukukun genişlemesi ve farklılaşması neticesinde ortaya çıkan zorluklara odaklanmasıdır. (Komisyon’un web sitesine bakınız, www.un.org/law/ilc/index.htm)

Uluslararası Ticaret Hukuku

Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Komisyonu (UNCITRAL) uluslararası ticaret hukukunu dengelemek için anlaşmalar geliştirerek; model kanunlar, kurallar ve yasal yönetmelikler hazırlayarak dünya ticaretini kolaylaştırmaktadır. 1966 yılında Genel Kurul tarafından oluşturulan bu 60 ülkelik yapı dünyanın coğrafi bölgelerinin ve temel ekonomik ve hukuki yapılarının temsilcilerini bir araya getirir. Yıllardır, UNCITRAL uluslararası ticaret hukukunda BM’in merkez kurumu olmuştur. Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Ticaret Hukuku Bölümü-Hukuki İşler Birimi, UNCITRAL’ın sekreteryası olarak hizmet vermektedir.

Komisyon, 37 yıllık tarihinde hukukun çeşitli alanlarında kabul gören temel olarak benimsenmiş metinler geliştirmiştir. Bunlar; UNCITRAL Arabuluculuk Kuralları (1976); UNCITRAL Uzlaştırma Kuralları (1980); Malların Uluslararası Satış Kontrat Kuralları (1980); UNCITRAL Uluslararası Ticari Arabuluculuk Model Kanunu (1985); UNCITRAL Malların Satın Alınması, İmalatı ve Hizmetleri Model Kanununu (1994); UNCITRAL Arabuluculuk Prosedürlerinin Düzenlenmesi üzerine Notlar (1996); ve Elektronik Ticaret Model Kanununu (1996) içermektedir.

Diğer dikkate değer metinler; Malların Uluslararası Satışında Kısıtlamalar Sözleşmesi (1974), Birleşmiş Milletler Denizaşırı Mal Taşıma Sözleşmesi (Hamburg Kuralları) (1978), Birleşmiş Milletler Uluslararası Kambiyo ve Uluslararası Bonolar Sözleşmesi (1988), UNCITRAL Endüstriyel Çalışmaların Yapımı için Uluslararası Kontratların Hazırlanması Yasal Rehberi (1988), Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticarette Taşımacılık Merkezlerinin Yöneticilerinin Sorumlulukları Sözleşmesi (1991), UNCITRAL Uluslararası Karşılıklı Ticaret İşlemler Yasal Rehberi (1992), Birleşmiş Milletler Bağımsız Garantiler ve Krediler için Destek Mektupları Sözleşmesi (1995) ve UNCITRAL Sınırlararası Borç Ödeyememe Model Kanunu (1997) dur.

Daha yakın zamanda hazırlanan metinler ise şunlardır; Özel olarak Finanse Edilmiş Altyapı Projelerinin Yasal Rehberi (2000), Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticarette Alacakların Değerlenmesi Sözleşmesi (2001), UNCITRAL Elektronik Ticaret Model Yasası (2001), UNCITRAL Uluslararası Ticari Uzlaşma Model Yasası (2002).

Komisyonun şimdiki çalışmaları; UNCITRAL Özel olarak Finanse Edilmiş Altyapı Projeleri Yasal Rehberini düzenlemek için yasal model taslaklarının hazırlanması; UNCITRAL Metinleri Örnek Kanunlarının hazırlanması ve basılması; iflas kanunları üzerine yasal rehber taslağı; malların deniz aşırı taşınması üzerine bir taslak çalışma; sigorta faizleri için bir yasal rehber taslağı hazırlanmasını içermektedir. Çalışmalar ayrıca uluslararası elektronik anlaşmalarla ilgili uluslararası düzenlemelerin hazırlanması ve uluslararası ticaretle ilgili olarak varolan araçlarda elektronik ticarete yönelik muhtemel yasal engellerin kaldırılmasının yollarının değerlendirilmesiyle devam etmektedir.

İlaveten, UNCITRAL Uluslararası Ticaret Mahkemesi Arbitraj Model Kanunu (1985) ve Yabancı Arbitraj Tazminatlarının Uygulamaya Konması (1958) Sözleşmesinde belirtildiği gibi önerilerin yazılmasıyla ilgili konulara, aynı zamanda UNCITRAL Uluslararası Ticaret Uyuşmazlıkları Model Kanununun 17. Maddesinin değiştirilmesi için korunmacı yaklaşımların geçici ölçütlerinin belirlenmesi ve yürürlüğe konmasıyla ilgili yeni bir madde üzerinde çalışmaktadır.

Çevre Hukuku

Birleşmiş Milletler uluslararası çevre hukukunun geliştirilmesi için önemli çevre anlaşmalarını destekleyerek çevrenin korumasına öncülük etmektedir. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) bu anlaşmaların bir çoğunu yönetmektedir; bazı anlaşmalar da başka kurumlarca yönetilmektedir.

Uluslararası Önemi Olan Sulak Alanlardaki Su Kuşlarının Doğal Ortamı Anlaşması (1971), ülkelerin kendi yönetimleri altında olan sulak alanları akıllıca kullanmalarını ön görmektedir. Bu anlaşma Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu (UNESCO) tarafından desteklenmektedir.
Dünyanın Kültür ve Doğal Mirasının Korunmasıyla İlgili Anlaşma (1972), ülkelerin eşsiz doğal ve kültürel alanlarını korumalarını ön görmektedir. Yine UNESCO tarafından desteklenmektedir.
Yok Olma Tehlikesi Altındaki Yabani Hayvanların ve Bitki Örtüsünün Korunması Anlaşması (1973), seçilmiş yabani hayvan ve bitki türlerinin ve ürünlerinin yaşamlarının devamı için uluslararası ticareti kotalar ya da kesin yasakları kontrol eder.
Göçebe Yabani Hayvan Türlerinin Korunması için Bonn Anlaşması (1979) ve buna bağlı bölgesel ve türlerine göre anlaşmalar neticesinde kara, hava ve deniz yoluyla göçen türleri ve onların yaşama alanlarını korumayı amaçlar.
Sınırötesi Uzun Dönemli Hava Kirliliği Anlaşması (Asit Yağmurları Anlaşması) (1979) ve protokolleri Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun (ECE) himayesinde müzakere edilmiştir ve Avrupa ve Kuzey Amerika’daki hava kirliliğinin kontrolünü ve azaltılmasını sağlar.
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Anlaşması (1982) denizcilikle ilgili çeşitli konuları düzenler. Bunlar sivil ve askeri deniz kuvvetlerinin denizlerdeki seyir haklarını, deniz kıyılarının ve ortamının korunmasını, canlı ve cansız kaynakların haklarını ve deniz bilim araştırmalarını kapsar.
Ozon Tabakasının Korunması için Viyana Anlaşması (1985), Montreal Protokolü (1987) ve değişiklikleri, güneşin zararlı ültraviyole ışınlarından koruyucu olan ozon tabakasına yapılacak tahribatların azaltılmasını amaçlar.
Tehlikeli Atıklar ve İmhalarının Sınırlar Arası Hareketinin Kontrolü için Basel Anlaşması (1989) ve değişiklikleri ile tehlikeli atıkların sınır aşırı taşınması ve boşaltılmasını azaltmak; zararlı atıkların ve toksitlerinin miktarını azaltmak ve üretim noktasına en yakın yerde çevreye uygun bir şekilde temizlenmeleri öngörülmektedir. Ülkeler 1999 yılında tehlikeli atıkların sınır ötesi taşınmasının sonuçları için sorumluluklarını ve tazminatları belirleyen bir protokolü kabul etmişlerdir.
Montreal Protokolünün Uygulanmasına Dair Çok Taraflı Fonlar (1991), Bu fon madde 5 ülkeleri olarak tanımlanan gelişmekte olan ülkelere ozon tabakasını bozan maddelerin tüketimi ve üretimine limit getirerek, söz konusu ülkelerin protokole uymalarına yardım eder. 5. maddeye dahil olmayan ülkelerin, çok taraflı fonlara ödenekleri Birleşmiş Milletler kararlarına göre değerlendirilmektedir.
Baltık ve Kuzey Denizinde Yaşayan Küçük Memelilerin Korunması Anlaşması (1991) Göçebe Türler Anlaşması himayesinde küçük memelilerinin etkili bir şekilde korunmasını sağlamak ve yaşamlarını devam ettirmek için taraflar arasında bir görüş birliği oluşturmayı amaçlar. Taraf ülkeler bu memelilerin yaşam alanlarının korunması ve yönetilmesiyle, teftiş ve araştırma, kirliliği azaltma ve halkı bu konularda uyarmakla yükümlüdür.
Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması (1992), biyolojik çeşitliliği ve öğelerini korumayı ve sürdürülebilirliklerini arttırmayı, genetik kaynakların kullanımından sağlanan faydanın eşit kullanımını desteklemeyi amaçlamaktadır. Cartagena Biogüvenlik Protokolü (2000) biyolojik çeşitliliği, modern biyo teknoloji neticesinde oluşmuş ve değişikliğe uğramış canlı organizmalar tarafından gelebilecek potansiyel risklerinden korumayı amaçlamaktadır. Ülkelere, değişikliğe uğramış canlı organizmaları ithal etme kararı almadan önce çevreye yayacakları bu oraganizmalar konusunda ön uyarı olarak bilgi verilir.
İklim Değişikliği Taslak Anlaşması (1992) ülkeleri küresel ısınmaya ve ilgili atmosfer problemlerine sebep olan sera gazı salınımının azaltılmasından sorumlu tutar. Anlaşmanın Kyoto Protokolü (1997) ise sanayileşmiş ülkeleri 2008-2012 yılları arasında iklim değişikliği için, yasal olarak kısıtlanmış emisyon hedeflerine uluslararası bir tepki vermeyi sağlamıştır. Protokol ayrıca sanayileşmiş ülkelere emisyon azaltışlarını nasıl yapacakları ve nasıl ölçecekleri konusunda bazı esnekliklere izin veren çeşitli mekanizmalar oluşturmuştur.
Ciddi Kuraklık ve/veya Çölleşmeyle Karşı karşıya Olan Ülkelerde, Özellikle Afrika Ülkelerinde Kuraklığa Karşı Uluslararası Mücadele Anlaşması (1994), çölleşmeye karşı mücadele etmek ve kuraklığın etkilerini azaltmak için uluslararası işbirliğini destekler.
Karadeniz, Akdeniz ve Atlantik bölgelerindeki Deniz Memelilerini Koruma Antlaşması (1996) Akdeniz ve Karadeniz’deki deniz memelilerine karşı olan tehdidi azaltmaya çalışır. Ülkelerin, memelilerin korunması için detaylı bir koruma planı hazırlamasını sağlar; avlanmalarını yasaklayaca, tesadüfen avlanmalarına mani olacak ve korunma alanları yaratacak kanunların yapılmasını öngörür.
Uluslararası Ticarete Bazı Tehlikeli Kimyasallar ve Böcek İlaçları için Öncelikli Bilgilendirme Muvafakat Yöntemi Rotterdam Anlaşması (1988) tehlikeli kimyasal ya da böcek ilacı ihracatçılarına, ithal ettikleri maddelerin olası sağlık ve çevresel tehlikeleri hakkında ilgili ülkeleri bilgilendirme zorunluluğu getirir.
Sürekli Organik Çevre Kirletici Maddeler Stockholm Anlaşması (2001) çok yüksek düzeyde zehirli olan, besin zincirinde de birikebilen böcek ilaçlarını, endüstriyel kimyasalları ve yan ürünlerinin atıklarının kontrolsüz olarak doğaya bırakılmasını azaltmayı ve nihai olarak da engellemeyi amaçlar.
UNESCO’nun İnsan ve Biyosfer Programı Programı insan ile doğal kaynakların kullanımı arasında kalıcı, dengeli ve sürdürülebilir ilişkilerin kurulması amacı ile ilk defa 1970 yılında UNESCO tarafından uygulamaya konulmuştur. Programın temel uygulanma biçimini üye ülkelerde biyosfer rezervlerinin belirlenmesi oluşturmaktadır. Belirlenen biyosfer rezervleri arasında konusal ve bölgesel düzeyde işbirliği ağları oluşturularak kazanılan deneyimlerin paylaşılması, biyosfer rezervleri arasında işbirliğinin oluşturulması ve güçlendirilmesi yoluyla küresel düzeyde doğa ve doğal kaynaklardan sürdürülebilir yararlanmanın etkinleştirilmesine çalışılmaktadır.
Uluslararası Deniz Taşımacılığı Organizasyonu (IMO), denizlerdeki kirlenmeleri azaltmaya yardımcı anlaşmalar yapmıştır. 13 bölgede, UNEP tarafından yapılan anlaşmalar aracılığıyla bir dizi Bölgesel Deniz Programı hükümetlere paylaştıkları deniz ve su kaynaklarını korumalarında yardımcı olur.

Deniz Hukuku

Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Anlaşması, uluslararası hukukun en kapsamlı belgelerinden biridir. 320 maddesi ve 9 eki ile dünyanın bütün okyanusları ve denizlerinin yasal yönetimini, okyanuslardaki bütün faaliyetleri ve kaynakların kullanımını kurala bağlar. Gemi seferleri, üstünde uçuşlar, keşifler yapmak, madenlerinin korunması ve denizin kirletilmesine karşı alınacak önlemler, balıkçılık ve gemiciliği kurallara bağlanmıştır. Okyanus alanı ile ilgili bütün problemlerin birbirleriyle ilgili olduğu ve bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği fikrini önemli sayar. Bir yandan denizlerle ilgili kanunları tedvin ederken diğer yandan da günümüz koşullarına uygun yeni düzenlemeler getirir. Benzersiz bir belgedir; çoğu kez “Okyanusların Anayasası” olarak adlandırılır.

Günümüzde okyanuslar ve deniz hukuku ile ilgili her faaliyetin sözleşme kurallarına uygun olması gerektiği hemen hemen tüm dünya tarafından kabul görmüştür. Anlaşma 140’tan fazla ülke tarafından kabul edilmiş veya tasdik edilmek üzeredir. Neredeyse tüm ülkeler sözleşme koşullarını kabul etmiştir.

Anlaşmanın imzaya açılmasının yirminci yıldönümü 2002 yılında Genel Kurul'un bütün üyelerinin hazır bulunduğu iki günlük toplantısıyla kutlanmıştır.

Sözleşmenin Etkisi

Ulusal ve uluslararası düzenlemeler ve ilgili kararlar doğrultusunda ülkeler, sözleşmeyi bu alandaki uluslararası yasal düzenleme olarak kabul etmiştir. Sözleşme sayesinde bölgesel denizlerde 12 deniz milinin sınır olarak alınması, 200 deniz miline kadar “özel ekonomik bölge” sınırı konması ve bu bölgenin sınırları dışında kalan karasal bölgelerin kaynaklarıyla ilgili yetkiler belirlenmiştir. Ayrıca deniz trafiğinde, bölgesel denizlerde kanuni geçiş hakları ve uluslararası seferler için kullanılan dar geçitlerde transit geçiş hakları belirlenmiştir.

Anlaşmanın neredeyse evrensel olarak kabulü Genel Kurul tarafından 1994 yılında Sözleşmenin XI. Kısmının Uygulanmasına Dair Anlaşma sayesinde kolaylaştırılmıştır. Bunun neticesinde sanayileşmiş ülkelerin sözleşmeyi imzalamaktan alıkoyacak kısımları da ortadan kaldırılmıştır. Sözleşme 110’dan fazla ülke tarafından kabul edilmiştir.

Sözleşme neticesinde kıyı ülkelerinin bilimsel deniz araştırmaları, kirlenmenin durdurulması, kontrolü ve denize çıkışı olmayan ülkelerin denizden geçişi sağlanmıştır. 1995 yılındaki yapılan Bölgesel ve Göçebe Balık Anlaşması’nda da görüldüğü gibi okyanuslarla ilgili olarak ileride ortaya çıkabilecek hukuki düzenlemelerin temelini de söz konusu sözleşme düzenlemektedir.

Sözleşme, özel ekonomik bölgeler (EEZ) içerisinde, dışında ve yakınında kalan kıyı ülkelerinin balık stoklarının korunması ve yönetilmesi için bir rejim oluşturmaktadır. Bu tip bir yönetimin tedbirli bir yaklaşıma aynı zamanda da varolan en iyi bilimsel kanıta dayanması gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca ülkelerin, uzun dönemli sürdürülebilirlik sağlamada işbirliği yapmalarını ve balıkçılık kaynaklarının en iyi şekilde kullanımın artırılması, özel ekonomik bölgelerinin içinde ve dışında desteklemelerinin yasal ayrıntılarını ortaya koymaktadır.

Sözleşme Çerçevesinde Oluşturulan Kuruluşlar

Sözleşme çerçevesinde deniz hukukunun çeşitli taraflarıyla ile ilgilenmek üzere üç kurum oluşturulmuştur.

Deniz Yatağı Uluslararası Otoritesi, ulusal yetkinin dışında kalan uluslararası deniz yataklarındaki kaynaklarla ilgili çalışmaları düzenleyen ve kontrolün taraf ülkelerce yapılmasını sağlayan kurumdur. 1994 yılında kurulmuştur ve merkezi Jamaika’nın Kingston kentindedir. 2002 yılında Kurum (deniz yatağı, okyanus dibi ve toprakaltı olarak tanımlanan ulusal yetki alanı dışında kalan), Bölge’de polimetalik modüller aranması ve araştırılmasıyla ilgili düzenlemeleri içeren “madencilik kurallarını” koymuştur.

Madencilik kurallarının içine standart keşif kontratları da dahildir. İlk 15 yıllık kontratlar 2001 yılında, derin deniz yataklarındaki polimetalik modülleri araştırmalarını yapmak üzere şu öncü kuruluşlarla imzalanmıştır: State Enterprise Yuzhmorgeologiya (Rusya Federasyonu), Okyanulararası Metal Organizasyonu (Bulgaristan, Küba, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Rusya Federasyonu ve Slovakya ortak konsorsiyumu ), Kore Cumhuriyeti ve Çin Okyanus Mineralleri Araştırma ve Geliştirme Derneği (COMRA); Fransa Okyanus Araştırmaları Derneği (IFREMER)/Fransa Modüllerin Etüdü ve Araştırılması Birliği (AFERNOD), Derin Okyanus Kaynakları Araştırma Şirketi (DORD-Japonya) ve Hindistan Okyanus Geliştirme Dairesi.

Ruhsat verilmesinde öncelik Sözleşme'nin kaleme alınmasından önce polimetalik modül araştırmaları yapana kuruluşlara verilmiştir. Bunlara Enterprise dahil değildir, Enterprise, Deniz Yatağı Uluslararası Otoritesinin bir koludur. Bu kurum, madencilik kurallarında belirtildiği şekliyle bölgede çıkarılan madenlerin taşınması, pazarlanması ve işlenmesi de dahil olan aktiviteler yürütebilir.

Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi 1996’da Anlaşma’nın yorumlanması ve uygulanmasıyla ilgili meydana gelebilecek anlaşmazlıkların çözümü için kurulmuştur. Taraf ülkelerce seçilen 21 hakimden oluşur; Almanya’nın liman şehri Hamburg’da kaindir. Mahkeme ilk başvurusunu Kasım 2001’de almıştır. O zamandan bu yana, Anlaşma’yı ihlal durumundan dolayı tutuklandığı iddia edilen gemiler ve mürettebatlarının derhal serbest bırakılma taleplerini içeren 11 davaya bakmıştır. Bazı davalar yaşayan canlı türlerinin muhafazası ile ilgilidir. Örneğin güneyde bulunan ton balığı stokları, Yeni Zelanda tarafından Japonya’ya ve Avustralya tarafından Japonya’ya açılan ve Şili ve Avrupa Birliği arasındaki güney doğu Pasifik Okyanusu'ndaki kılıç balığı stokları ile ilgili davalar bunlardan bazılarıdır. Başka bir dava da İrlanda tarafından İngiltere’ye karşı açılmıştır “kullanılmış nükleer yakıtı, karışık oksit yakıt” (MOX) olarak bilinen yeni bir yakıta dönüştürmek için kurulan bir fabrikadan çıkan tehlikeli atıkların engellenmesiyle ilgilidir.

Kıta Sahanlığı Sınırları Komisyonu’nun amacı Sözleşme'nin ülkelerin 200 millik kıta sahanlığının tam sınırlarının belirlenmesi ilkesinin hayata geçirilmesidir.

Komisyon ilk oturumunu 1997 yılında Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde yapmıştır. Anlaşmaya taraf ülkelerce seçilmiş 21 üyesi bağımsız olarak görev yapmaktadır. Bu kişiler jeoloji, jeofizik, hidrografi, arazi ölçüm (jeodezi) uzmanlarıdır. Komisyon ilk görevini bir üye ülke olan Rusya Federasyonu'ndan Aralık 2001’de almıştır.

Taraf Ülkelerin Toplantıları

Anlaşma, her ne kadar taraf ülkelerin dönemsel konferanslar için toplanmasını öngörmese de, Genel Sekreter tarafından toplantıya çağırılan üye ülkelerin yıllık buluşmaları çeşitli konuların tartışıldığı bir forum olarak hizmet vermektedir. Görevleri içinde bu toplantılara ilave olarak, Mahkeme ve Komisyon üyelerinin seçimi, bütçe ve idari çalışmaları da vardır.

Genel Kurul, okyanus işleri ve deniz hukukuyla ilgili görevlere de bakar. 2000 yılında, bu alandaki gelişmelerin yıllık çalışmalarını kolaylaştırmak için açık uçlu, formal olmayan değerlendirme süreci kurmuştur. Yıllık olarak değerlendirilen bu süreç belirli konularda Kurul'a önerilerde bulunur. Danışmanlık süreci, genellikle üç yıllık olarak verilir; pozitif sonuçların alınması durumunda üç yıl daha uzatılır.

Uluslararası İnsani Hukuk Kuralları

Uluslararası insani hukuk savaş kurullarını, sivillerin, hasta ve yaralı savaşçılar ve savaş esirlerinin korunmasını düzenleyen prensipleri ve kuralları ihtiva eder. İnsani hukukun temellerinden birini, 1949 tarihli silahlı çatışma kurbanlarının korumasına ilişkin Cenevre Sözleşmesi ve Uluslararası Kızıl Haç Komitesi'nin himayesinde 1977 yılında eklenen iki protokol oluşturur.

Geçtiğimiz yıllarda Birleşmiş Milletler, uluslararası insani hukuk konusunu geliştirmek üzere yapılan çalışmalarda lider bir rol üstlenmiştir. Güvenlik Konseyi silahlı çatışmalarda sivillerin korunması, insan haklarının geliştirilmesi ve savaşlarda çocukların korunmasıyla yakından ilgilenmektedir. Yugoslavya ve Ruanda için Uluslararası Suç Mahkemeleri ile aynı zamanda Doğu Timor, Sierra Leone ve Kamboçya’daki mahkemelerin kurulması insani hukukun sadece sorumluluğunun anlaşılmasını sağlamakla kalmamış aynı zamanda güçlenmesini ve giderek kabul görmesiyle sonuçlanmıştır. Soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili olarak Uluslararası Suç Mahkemesi'ne, hazırlık komisyonu tarafından sunulan detaylar, uluslararası insani hukukun anlaşılmasındaki çabalardan bir diğeridir.

Birleşmiş Milletler’in siyasi forumu olan Genel Kurul bir çok metnin hazırlanmasına katkıda bulunmuştur. Bunların arasında, Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (1948), Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı Suçların Sınırlandırılmasına Dair Sözleşme (1968), Konvansiyonel Silahların Kullanımını Kısıtlayan Sözleşme (1980) ve dört protokolü ve Genel Kurul tarafından 1973’te kabul edilmiş olan Savaş ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlardan Suçlu Bulunan Kişilerin Belirlenmesi, Tutuklanması, İadesi ve Yargılanmasında Uluslararası İşbirliği Prensipleri vardır. Kurul ayrıca 1998 yılında Roma Uluslararası Suç Mahkemeleri Yasasını kabul eden uluslararası konferansın toplanmasını da sağlamıştır.

Uluslararası Mahkemeler

Eski Yugoslavya ve Ruanda’da kitlesel olarak ihlal edilen insan hakları neticesinde Güvenlik Konseyi’ne bu vahşetten sorumlu insanların cezalandırılması için iki mahkeme kurdurmuştur. Bu iki mahkeme, BM Anlaşma’sının VII. Bölümüne istinaden kurulmuştur ve Konsey'in yardımcı kuruluşlarıdır.

Eski Yugoslavya için Uluslararası Suç Mahkemesi 1993 yılında kurulmuştur; dört mahkemeden oluşmaktadır (üç yargılama mahkemesi ve bir temyiz mahkemesi); savcı ve kayıt dairesidir. Tüzüğüne istinaden, dört farklı suça dava açabilir: savaş kanunlarının ve kurallarının ihlali, soykırım, ve insanlığa karşı işlenen suçlar. Mahkeme, Hollanda’nın Lahey kentindedir.
Ruanda Uluslararası Suç Mahkemesi 1994 yılında kurulmuştur; dört mahkemeden oluşmaktadır (üç yargılama mahkemesi ve bir temyiz mahkemesi); savcı ve kayıt dairesidir. 1998 yılında, uluslararası bir mahkeme tarafından ilk kez soykırım mahkumiyetini ele alan mahkeme olmuştur. Mahkeme Tanzanya’nın Arusha kentindedir; savcının ofisi de Ruanda’nın Kigali kentindedir.
Mahkemelerin ortak bir temyiz mahkemesi ve ortak bir savcısı vardı. Bir çok yargılama davalarına bakmışlar ve 150’den fazla kişiyi sorguya çekmişlerdir. Ağustos 2001’de Güvenlik Konseyi her Mahkeme'nin kendi savcısı olmasına karar vermiştir.

Sierra Leone Özel Mahkemesi bağımsız bir yasal kuruluştur ve Ocak 2002’de, Sierra Leone ve Birleşmiş Milletler arasındaki antlaşmaya uygun olarak kurulmuştur. İnsanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçları ve diğer uluslararası insan hukuku ihlalleri, aynı zamanda da 30 Kasım 1996’dan beri Sierra Leone bölgesinde geçerli olan Sierra Leone yasalarınca belirtilen suçları işleyenleri cezalandırmak için kurulmuştur. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri savcıyı ve kayıtçıyı atar. Genel Sekreter ve Sierra Leone hükümeti hem yargı hem de temyiz mahkemelerinin hakimlerini belirler.

Uluslararası Terorizm

Birleşmiş Milletler terörizm konusuna hem yasal hem de politik seviyede özellikle dikkat çekmektedir.

BM ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IEAE) gibi kurumları terörizme karşı temel yasal gereklilikleri içeren bir uluslararası sözleşmeler ağı oluşturmuştur. Bunlar:

Uçaklarda İşlenen Suçlar ve Diğer Eylemlerle İlgili Sözleşme(Tokyo,1963).
Uçakların Yasadışı Olarak Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Sözleşmesi (Hague 1970)
Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanunsuz Hareketlerin Önlenmesi Sözleşmesi (Montreal, 1971).
Diplomatlar ve Uluslararası Korunan Kişilere Karşı İşlenen Suçların Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (New York, 1973).
Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Hakkındaki Sözleşme (Viyana 1988)
Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Havaalanlarında Kanunsuz Şiddet Eylemlerinin Önlenmesi ile İlgili Protokol (Montreal, 1988).
Denizcilik Seyrüsefer Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Sözleşmesi (Roma, 1988).
Kıta Sahanlığı Üzerinde Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Kanunsuz Eylemlerin Önlenmesi Protokolü (Roma, 1988).
Plastik Patlayıcıların Tesbit Edilmesi Amacıyla İşaretlenmesi Hakkında Sözleşme (Montreal, 1991).
Genel Kurul ayrıca aşağıdaki dört sözleşmeyi de hazırlamıştır:

Rehin Alma Olaylarına Karşı Uluslararası Sözleşme'sine (1979) taraf ülkeler, rehin alma olaylarını cezaya tabi bir suç olarak kabul etmişlerdir . Taraf ülkeler kendi topraklarında belli eylemleri yasaklamak, bilgiyi paylaşmak ve herhangi bir ceza soruşturması ya da iade işlemlerinin yapılasına imkan tanımakla yükümlüdür. Şayet taraf ülke bir suçluyu iade etmiyorsa, cezalandırma için kendi yetkililerine davayı devretmelidir.
Birleşmiş Milletler ve BM Personelinin Güvenliği Sözleşmesi (1994), BM personeline karşı düzenlenen ölümle ve yaralanmalarla sonuçlanan bir çok saldırıyı takiben Genel Kurul tarafından yürürlüğe konmuştur.
Terörist Bombalamaların Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (1997). Taraf ülkelere, terörist bombalamalar yüzünden aranan kişilere güvenli sığınaklar verilmemesini, bu kişilerin iade edilmesi talebinde bulunan ülkeye iade edilmedikleri taktirde bulundukları taraf ülkede yargılanmaları yükümlülüğü gerekir.
Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (1999), taraf ülkelere terörist eylemleri finanse etmekle suçlanan kişileri yargılamaları ya da iade etmelerini şart koşar ve bankaların şüpheli görünen işlemlerin açıklanması için kurallar koymasını taleb eder.
Kurul tarafından 1996 yılında kurulan bir komite, uluslararası nükleer terörizm eylemlerinin önlenmesini ve uluslararası terörizme kapsamlı mücadeleyi öngören bir sözleşmeyi yürürlüğe koymuştur.

Genel Kurul 1994 yılında Uluslararası Terörizmin Önlenmesi Tedbirleri Bildirgesi’ni kabul etmiştir. 1996 yılında ise, 1994 Bildirgesini Tamamlayıcı İhtiyari Bildirgesi’ni yürürlüğe koymuştur ki bu deklarasyon her nerede ve her kim tarafından gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin terörizmin her türlü davranış ve uygulamasını suç ve affedilemez kabul etmektedir. Genel Kurul, ülkeleri ulusal ve uluslararası seviyede terörizmi engellemek için önlemler almaya zorlamaktadır.

Diğer Yasal Sorular

Genel Kurul diğer başka sorular içinde yasal düzenlemeleri yürürlüğe koymuştur. Bunların arasında; Paralı Askerlerin İşe Alınması, Kullanılması, Finansmanı ve Eğitilmesine Karşı Uluslararası Sözleşme (1989), Herhangi bir şekilde Tutukluluk ya da Hapsedilen Kişilerin Korunması için Prensipler Bütünü (1988) ve Uluslararası İlişkilerde Tehdit ya da Güç Kullanımından Kaçınma Prensiplerinin Etkinliğini Geliştirme Bildirisi (1987) vardır.

Genel Kurul tarafından 1974 yılında kurulmuş olan Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve Organizasyonun Rolünün Güçlendirilmesi Özel Komitesi’nin önerileriyle Kurul, bir çok uluslararası düzenlemeyi yürürlüğe koymuştur. Bunların arasında; Ülkeler Arasındaki Anlaşmazlıkların Çözümünde Model Kurallar (1995), Birleşmiş Milletler ve Bölgesel Antlaşmalar ya da Kurumlar Arasında Uluslararası Barış ve Güvenliğin Korunmasına dair İşbirliğinin Geliştirilmesi Deklarasyonu (1994), Uluslararası Barış ve Güvenliğin Korunmasına Dair Yollar Bulunması Deklarasyonu (1991), Uluslararası Barış ve Güvenliği Tehdit Edebilecek Çatışmaların ve Durumların Engellenmesi ve Ortadan Kaldırılması ve Bu Alanda Birleşmiş Milletlerin Rolü Deklarasyonu (1988) ve Uluslararası Çatışmalara Barışçıl Çözümler Deklarasyonu (1982) vardır.

BM Anlaşması’nın 102. Maddesi gereğince üye ülkeler, Birleşmiş Milletlere üyelikleri ile birlikte uluslararası antlaşmalara da taraf olmalıdırlar. Birleşmiş Milletler Yasal İşler Ofisi anlaşmaların ve sözleşmelerin kaydedilmesi, saklanması ve yayımlanmasından sorumludur. Birleşmiş Milletler Sözleşme Dizilerini yayımlar ki bunlar 50.000den fazla antlaşmayı ve ilgili bilgileri içermektedir. Ayrıca, Genel Sekretere Emanet Edilmiş Çokuluslu Antlaşmalar’ı yayımlar ve burada üye ülkeler tarafından imzalanan 500 belli başlı antlaşma bulunmaktadır.


ÖM ile soru cevaplamiyoruz! Forum'a yazın cevaplardan herkes yararlansın!

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi