KÜLTÜR & TARİH & SANAT TARİH & KÜLTÜR Wilson Prensipleri ve Emperyalizm - 2

Wilson Prensipleri ve Emperyalizm - 2

Wilson Prensipleri ve Emperyalizm - 2

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
xturk
Aktif Üye
38
14-10-2014:15:26
#1
Wilson Prensipleri ve Liberal Emperyalizm - 2


Wilson, kamuoyu desteği sağlamak amacıyla 25 Eylül 1919 günü çıktığı yurt gezisinin henüz ilk haftası içinde ağır bir felç geçirdi. Bedeninin sol tarafında bulunan organları işlevlerini yitirdi; muhakeme yeteneği de zayıfladı.[sup]NOT4[/sup] Daha Ağustos ayında Versailles Antlaşması’nı ve Milletler Cemiyeti Mîsâkı’nı onaylamayacağı belli olan Senato, Başkanın da etkisini yitirmesinden sonra, bu konuda daha serbest kaldı. 19 Kasım 1919’da yapılan oylamada, beklendiği gibi ret kararı çıktı. Gerçi karar yalnızca yedi oy farkla alınmıştı ama bu, Wilson’un hayallerinin sonuydu.63



Amerikan Senatosu’nun olumsuz yönde karar vereceği belli olduktan sonra İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcileri Osmanlı Devleti ile imzalanacak barış antlaşmasının koşullarını belirlemek üzere bir araya geldiler. Bu amaçla yapılan bir dizi konferansın sonuncusu olan San Remo Konferansı’nda Osmanlı barışına son şekli verildi. San Remo’da İtilaf Devletleri, son bir kez daha ABD’den Ermenistan mandatsını üstlenmesini istemeyi kararlaştırdılar. Önerilerinin kabul edilmeyeceğini biliyorlardı. Tek umutları, Bakû petrollerinden pay kapma peşinde olan Standard Oil Company’nin ağırlığını koyması ve Senato’ya baskı yapmasıydı.64 Başkanın, 24 Mayıs 1920 günü gönderdiği, Ermenistan mandatsının kabul edilmesi yönündeki önerisi, 1 Haziran 1920 günü Senato’da oylandı ve 23’e karşı 52 oyla reddedildi. Bu sonuçta, Harbord Komisyonu raporunda yer alan veriler etkili oldu.65
Wilson’un önerisinin Senato’da bu denli açık bir farkla reddedilmesinde, Harbord Komisyonu’nun raporu kadar, Yakın Doğu Yardım Fonu Başkanı Herbert Hoover ve eski Dışişleri Bakanı Robert Lansing’in yaptığı konuşmalar da etkili olmuştu. Ermenistan mandatsının bölgede sürekli olarak 50-100 bin kişilik bir güç bulundurmayı ve bunun da yılda en az 100 milyon dolarlık bir kaynağı gerektirdiğini belirten Hoover, İngiltere’nin petrol bakımından zengin Mezopotamya’ya el koyarken, ABD’ye yoksul Ermenistan mandatsını önermesini eleştirdi. Ona göre, eğer İngiltere Mezopotamya mandatsını elinde tutacaksa, Ermenistan’ın mandatsını da üstlenmeliydi; eğer Ermenistan mandatsını ABD’nin üstlenmesini istiyorsa, Mezopotamya mandatsını da ABD’ye devretmeliydi. Çünkü Ermenistan’ın giderleri ancak Mezopotamya’dan elde edilecek gelirlerle finanse edilebilirdi.66 Lansing ise, Avrupalıların, madenleri, petrol yatakları, zengin hububat tarlaları ve demiryolları bulunan toprakları aralarında paylaşırlarken, ABD’ye, işin insani boyutunu ön plana çıkararak, bunların tümünden yoksun olan bir ülkenin mandatsını vermek istemelerinin şaşkınlık verici olduğunu belirtmişti.67
Büyük çoğunluğu işadamlarından oluşan ve bir yerin mandatsına sahip olmayı, oraya sahip olmak ve tüm gelirlerinden yararlanmak olarak gören Amerikan Senatosu için Ermenistan mandatsı kârlı olmayan bir işti. Hoover, Lansing ve diğer muhalif senatörler, liberal emperyalizmin mantığını Wilson kadar derinden kavrayabilmiş değillerdi. Wilson, zenginliğe sahip olmanın ve onu sürdürmenin güç kullanımını gerektirdiğinin ayrımındaydı. Elindeki gücü kullanmaktan çekinen bir devlet, olayları etkileme konusunda gerekli inisiyatifi kullanamaz, buna bağlı olarak da sahip olduğu zenginliği koruyup sürdüremezdi. Ermenistan mandatsını üstlenmekle ABD, bölgedeki siyasal gelişmeleri denetleyip yönlendirebileceği bir bölgesel üs kazanmış olacaktı. Nitekim Wilson’un Ermenistan’ın yanı sıra İstanbul ve boğazların da mandataireliğine talip olması, olaya insancıl değil, bütünüyle stratejik olarak yaklaştığını gösteriyordu.68
Siyasal izolasyon politikası ile ekonomik genişlemenin sağlanamayacağı, Paris’teki Amerikan delegasyonunun 1919 yılı Kasım ayında hazırladığı bir andırıda açıkça ortaya konmuştu. Türk İmparatorluğu’nun geri döndürülemez biçimde dağıldığı belirtilen andırıda, galiplerin İmparatorluktan ayrılan topraklarda “barış” ve “düzen”i sağlamak zorunda oldukları; oysa Avrupalıların savaş sırasındaki gizli antlaşmalara dayanarak Küçük Asya’yı [tüm Ortadoğu gibi] bir yağma-soygun anlayışıyla balkanize etmeye hazırlandıkları anlatılıyordu. ABD, bu sürece müdahale etmeli ve “barış” ve “düzen”in kurulmasına katkıda bulunmalıydı. Yoksa Türkiye ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılan diğer topraklardaki Amerikan çıkarları zarar görür, ticari fırsatların kaçırılması tehlikesi doğardı. “Açık kapı” politikasının uygulanabilmesi için kapının “açık” tutulması sağlanmalıydı.69 Kısacası, meydan Avrupalı emperyalist güçlere bırakılmamalı, emperyalist paylaşımda ABD de yerini almalıydı.

Sonuç

Wilson, ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na ilişkin ondört maddelik savaş amaçları bildirisini Avrupalı müttefiklerine danışmadan açıklamıştı. Bu nedenle, ABD ile İngiltere ve Fransa arasında, Paris Barış Konferansı görüşmeleri sırasında bu maddelerin ne şekilde yaşama geçirileceği konusunda ciddi görüş ayrılıkları çıktı. Wilson, Kissinger’in “zorunlu” olarak tanımladığı ekonomik ve ideolojik nitelikteki maddelere öncelik verdi; diğer konularda ısrarcı olmayarak Avrupalı müttefikleriyle uzlaşmayı yeğledi. Öte yandan, “zorunlu” maddelerin yaşama geçirilmesi de kendi kamuoyunun ve Senatosu’nun engeline takıldı.
Liberal emperyalizmin Yirminci Yüzyıla ilişkin vizyonunu ve bu vizyon içinde ABD’nin ağırlıklı konumunu kapitalizmin mantığı ve felsefesi içinde gerçekçi olarak saptamış olan Wilson, buna uygun adımları atmaya çalışmıştı.. Ne var ki, Amerikan sistemi henüz bu çaptaki bir “sorumluluğu” üstlenmeye hazırlıklı değildi. ABD’nin kendisini hazır hissetmesi ve Wilson’un öngörüleri doğrultusunda liberal bir dünya imparatorluğu kurmaya yönelik düzenlemelere girişmesi ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleşecektir. Bir başka deyişle Amerikan yönetimi ve kamuoyu, Wilson’un “idealizm” ve “insancıllık” değerleriyle maskelenmiş olan emperyalist politikasının inceliğini ancak bir çeyrek yüzyıl sonra kavrayabilecektir. O zamana dek dünya üzerindeki etkinliğini, şirketleri ve sermayesi aracılığıyla sürdürmeye çalışan ABD, 1940’lı yıllarda, Ortadoğu’da ve dünyanın diğer bölgelerinde İngiltere’nin güç yitirmesiyle doğan boşluğu askeri ve siyasi gücüyle dolduracak ve kapitalist sistemin dünya jandarmalığını üstlenecektir.
Emperyalizmin Yirminci Yüzyıldaki insani yüzünün yaratıcısı olan Wilson, 1920 yılında “dünya barışına yaptığı üstün katkılardan” ötürü, Nobel Barış Ödülü ile ödüllendirildi. Hem siyasal iktidarını, hem özgüvenini, hem de bedensel ve zihinsel sağlığını yitirmiş yaşlı ve hasta bir adamdı.
Emperyalizme karşı tarihin ilk başarılı ulusal kurtuluş savaşına önderlik etmiş olan ve halkını, onbir yıllık bir savaşın yıkıntıları arasından onurlu bir barış antlaşmasıyla çekip çıkaran Mustafa Kemal Atatürk’ün ödülü ise, ulusunun ve tüm mazlum ulusların gönlündeki en mutena yere sahip olma ayrıcalığıydı. Dünya tarihinin, emperyalizmin sözcüleri tarafından değil, dürüst insanlar tarafından yazılacağı gün geldiğinde, insanlık idealinin gerçek temsilcisi ve savunucusu olarak Atatürk, tarihin başköşesindeki haklı yerini alacaktır.


Kaynakça


Yayınlanmış Belgeler

Diplomacy in the Near and Middle East – A Documentary Record 1914-1956, Derleyen: J.[acob] C.[olleman] Hurewitz, Vol. II, New York, D. Van Nostrand Co., Inc., 1958.
Document on British Foreign Policy, 1919-1939, E. L. Woodward, Rohan Butler (ed.), First Series, Vol. IV, 1919, London, Her Majesty’s Stationary Office, 1952.
Documents on British Foreign Policy, 1919-1939, Rohan Butler, J. P. T. Bury, M. E. Lambert (ed.), First Series, Vol. XIII, The Near and Middle East, January 1920 – March 1921, London, Her Majesty’s Stationary Office, 1963.
Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, 1918, World War Supplement I, Vol.I, Washington D.C., United States Government Printing Office, 1933.
Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, 1919: The Paris Peace Conference, Vol. III, Washington D.C., United States Government Printing Office, 1943.
Papers Relating to the Foreugn Relations of the United States, 1919: The Paris Peace Conference, Vol. V, Washington D.C., United States Government Printing Office, 1946.
Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, 1919: The Paris Peace Conference, Vol. VI, Washington D.C., United States Government Printing Office, 1946.

Kitap ve Makaleler

Akgün, Seçil, “Ana Hatlarıyla General Moseley Raporu: Türkiye’de Amerikan Mandası,” Belleten, C. XLVIII, S. 189-190 (Ocak-Nisan 1984), s. 95-108.
Akşin, Sina, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, İstanbul, Cem Yayınları, 1976.
Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk/Sylev, C. I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1981.
Cumming, Henry Harford, Franco-British Rivalry in the Post-War Near East: The Decline of French Influence, Westport, Connectucit, Greenwood Press, 1986 c. 1938 (Oxford University Press.)
De Novo, John A., American Interests and Policies in the Middle East, 1900-1939, Minneapolis, The University of Minnesota Press, 1963.
Erol, Mine, Türkiye’de Amerikan Mandası Meselesi, 1919-1920, Giresun, İleri Basımevi, 1972.
Evans, Laurence, United States Policy and the Partition of Turkey, 1914-1924, Baltimore, The John Hopkins Press, 1965.
Fromkin, David, A Peace to End All Peace: Creating the Modern Middle East, 1914-1922, London, Penguin Books Ltd., 1991.
Helmreich, Paul C., From Paris to Sevres: The Partition of the Ottoman Empire at the Peace Conference of 1919-1920, Columbus, Ohio State University Press, 1974.
Howard, Harry N., An American Inquiry in the Middle East: The King-Crane Commission, Beirut, Khayat’s, 1963.
Howard, Harry N., The Partition of Turkey: A Diplomatic History, 1913-1923, New York, Howard Fertig Inc., 1966.
Karal, Enver Ziya (derl.), Atatürk’ten Düşünceler, 3.B., Ankara, Türkiye İş Bankası Yayınları, 1969.
Kırçak, Çağlar, Cumhuriyet’ten Günümüze Gericilik, C. II, İstanbul, Cumhuriyet Kitapları, 2001.
Kissinger, Henry, Diplomasi, Çeviren: İbrahim H. Kurt, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006.
Kurat, Yuluğ Tekin, Osmanlı İmparatorluğu’nun Paylaşılması, Ankara, Kalite Matbaası, 1976.
Mejcher, Helmut, Imperial Quest fdr Oil: ıraq, 1900-1928, 1st Pr., London, Ithaca Press, 1976.
Selek, Sabahattin, Anadolu İhtilâli, 4.B., İstanbul, Burçak Yayınları, 1968.
Sonyel, Salâhi R., Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, C. I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1973.
Stivers, William, Supremacy of Oil: Iraq, Turkey and the Anglo-American World Order, 1918-1930, London/Ithaca, Cornell University Press, 1982.
Tunaya, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasi Partiler, 1859-1952, İstanbul, y.y., 1952.

İnternet Siteleri






NOT1: İtilaf güçlerine yardım götüren tüm gemilerin, denizaltılar kullanılarak ayrım gözetilmeksizin batırılması anlamına gelen denizaltı savaşlarında, savaşa taraf olmayan ülkelerin -bu arada ABD’nin- birçok ticaret gemisi Alman denizaltılarınca batırılmıştı. 1915 Mayısında Lousitania adlı yolcu gemisinin batırılması, büyük bölümü Amerikalı olan çok sayıda insanın ölmesine yol açmış, bu olay Amerikan kamuoyunda Almanya’ya karşı büyük bir öfkenin doğmasına neden olmuş, ancak Almanya özür dileyip denizaltı savaşlarını durdurunca Amerikan kamuoyu yatışmıştı.
NOT2:Almanya Dışişleri Bakanı Arthur Zimmermann, 19 Ocak 1917 günü Meksika’daki Almanya Büyükelçisi’ne gönderdiği telgrafta, eğer Meksika ABD’ye karşı Almanya’nın yanında savaşa girerse, bazı Amerikan eyaletlerinin (New Mexico, Arizona ve Texas eyaletlerinin) Meksika’ya verilebileceğini bildirmişti. İngiliz istihbaratı, telgrafı ele geçirip deşifre etti ve Amerikan hükümetine verdi. Tüm Amerikan gazetelerinde yayınlanan telgraf metni, savaş karşıtı olan Amerikan kamuoyunun Almanya’nın aleyhine dönmesine yol açtı.
NOT3: Edward Mandell House, genellikle Colonel (=Albay) House olarak tanınır. Başkan Wilson’un yakın arkadaşı ve özel danışmanıydı. Başkan üzerinde büyük etkisi olduğu ve savaş sırasındaki ABD diplomasisinin şekillendirilmesinde belirleyici bir konumda bulunduğu bilinmektedir. Ancak savaştan sonra Wilson ile arası açılacak ve Paris Barış Konferansı sürerken devre dışı bırakılacaktır.
xturk
14-10-2014:15:26 #1

Wilson Prensipleri ve Liberal Emperyalizm - 2


Wilson, kamuoyu desteği sağlamak amacıyla 25 Eylül 1919 günü çıktığı yurt gezisinin henüz ilk haftası içinde ağır bir felç geçirdi. Bedeninin sol tarafında bulunan organları işlevlerini yitirdi; muhakeme yeteneği de zayıfladı.[sup]NOT4[/sup] Daha Ağustos ayında Versailles Antlaşması’nı ve Milletler Cemiyeti Mîsâkı’nı onaylamayacağı belli olan Senato, Başkanın da etkisini yitirmesinden sonra, bu konuda daha serbest kaldı. 19 Kasım 1919’da yapılan oylamada, beklendiği gibi ret kararı çıktı. Gerçi karar yalnızca yedi oy farkla alınmıştı ama bu, Wilson’un hayallerinin sonuydu.63



Amerikan Senatosu’nun olumsuz yönde karar vereceği belli olduktan sonra İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcileri Osmanlı Devleti ile imzalanacak barış antlaşmasının koşullarını belirlemek üzere bir araya geldiler. Bu amaçla yapılan bir dizi konferansın sonuncusu olan San Remo Konferansı’nda Osmanlı barışına son şekli verildi. San Remo’da İtilaf Devletleri, son bir kez daha ABD’den Ermenistan mandatsını üstlenmesini istemeyi kararlaştırdılar. Önerilerinin kabul edilmeyeceğini biliyorlardı. Tek umutları, Bakû petrollerinden pay kapma peşinde olan Standard Oil Company’nin ağırlığını koyması ve Senato’ya baskı yapmasıydı.64 Başkanın, 24 Mayıs 1920 günü gönderdiği, Ermenistan mandatsının kabul edilmesi yönündeki önerisi, 1 Haziran 1920 günü Senato’da oylandı ve 23’e karşı 52 oyla reddedildi. Bu sonuçta, Harbord Komisyonu raporunda yer alan veriler etkili oldu.65
Wilson’un önerisinin Senato’da bu denli açık bir farkla reddedilmesinde, Harbord Komisyonu’nun raporu kadar, Yakın Doğu Yardım Fonu Başkanı Herbert Hoover ve eski Dışişleri Bakanı Robert Lansing’in yaptığı konuşmalar da etkili olmuştu. Ermenistan mandatsının bölgede sürekli olarak 50-100 bin kişilik bir güç bulundurmayı ve bunun da yılda en az 100 milyon dolarlık bir kaynağı gerektirdiğini belirten Hoover, İngiltere’nin petrol bakımından zengin Mezopotamya’ya el koyarken, ABD’ye yoksul Ermenistan mandatsını önermesini eleştirdi. Ona göre, eğer İngiltere Mezopotamya mandatsını elinde tutacaksa, Ermenistan’ın mandatsını da üstlenmeliydi; eğer Ermenistan mandatsını ABD’nin üstlenmesini istiyorsa, Mezopotamya mandatsını da ABD’ye devretmeliydi. Çünkü Ermenistan’ın giderleri ancak Mezopotamya’dan elde edilecek gelirlerle finanse edilebilirdi.66 Lansing ise, Avrupalıların, madenleri, petrol yatakları, zengin hububat tarlaları ve demiryolları bulunan toprakları aralarında paylaşırlarken, ABD’ye, işin insani boyutunu ön plana çıkararak, bunların tümünden yoksun olan bir ülkenin mandatsını vermek istemelerinin şaşkınlık verici olduğunu belirtmişti.67
Büyük çoğunluğu işadamlarından oluşan ve bir yerin mandatsına sahip olmayı, oraya sahip olmak ve tüm gelirlerinden yararlanmak olarak gören Amerikan Senatosu için Ermenistan mandatsı kârlı olmayan bir işti. Hoover, Lansing ve diğer muhalif senatörler, liberal emperyalizmin mantığını Wilson kadar derinden kavrayabilmiş değillerdi. Wilson, zenginliğe sahip olmanın ve onu sürdürmenin güç kullanımını gerektirdiğinin ayrımındaydı. Elindeki gücü kullanmaktan çekinen bir devlet, olayları etkileme konusunda gerekli inisiyatifi kullanamaz, buna bağlı olarak da sahip olduğu zenginliği koruyup sürdüremezdi. Ermenistan mandatsını üstlenmekle ABD, bölgedeki siyasal gelişmeleri denetleyip yönlendirebileceği bir bölgesel üs kazanmış olacaktı. Nitekim Wilson’un Ermenistan’ın yanı sıra İstanbul ve boğazların da mandataireliğine talip olması, olaya insancıl değil, bütünüyle stratejik olarak yaklaştığını gösteriyordu.68
Siyasal izolasyon politikası ile ekonomik genişlemenin sağlanamayacağı, Paris’teki Amerikan delegasyonunun 1919 yılı Kasım ayında hazırladığı bir andırıda açıkça ortaya konmuştu. Türk İmparatorluğu’nun geri döndürülemez biçimde dağıldığı belirtilen andırıda, galiplerin İmparatorluktan ayrılan topraklarda “barış” ve “düzen”i sağlamak zorunda oldukları; oysa Avrupalıların savaş sırasındaki gizli antlaşmalara dayanarak Küçük Asya’yı [tüm Ortadoğu gibi] bir yağma-soygun anlayışıyla balkanize etmeye hazırlandıkları anlatılıyordu. ABD, bu sürece müdahale etmeli ve “barış” ve “düzen”in kurulmasına katkıda bulunmalıydı. Yoksa Türkiye ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılan diğer topraklardaki Amerikan çıkarları zarar görür, ticari fırsatların kaçırılması tehlikesi doğardı. “Açık kapı” politikasının uygulanabilmesi için kapının “açık” tutulması sağlanmalıydı.69 Kısacası, meydan Avrupalı emperyalist güçlere bırakılmamalı, emperyalist paylaşımda ABD de yerini almalıydı.

Sonuç

Wilson, ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na ilişkin ondört maddelik savaş amaçları bildirisini Avrupalı müttefiklerine danışmadan açıklamıştı. Bu nedenle, ABD ile İngiltere ve Fransa arasında, Paris Barış Konferansı görüşmeleri sırasında bu maddelerin ne şekilde yaşama geçirileceği konusunda ciddi görüş ayrılıkları çıktı. Wilson, Kissinger’in “zorunlu” olarak tanımladığı ekonomik ve ideolojik nitelikteki maddelere öncelik verdi; diğer konularda ısrarcı olmayarak Avrupalı müttefikleriyle uzlaşmayı yeğledi. Öte yandan, “zorunlu” maddelerin yaşama geçirilmesi de kendi kamuoyunun ve Senatosu’nun engeline takıldı.
Liberal emperyalizmin Yirminci Yüzyıla ilişkin vizyonunu ve bu vizyon içinde ABD’nin ağırlıklı konumunu kapitalizmin mantığı ve felsefesi içinde gerçekçi olarak saptamış olan Wilson, buna uygun adımları atmaya çalışmıştı.. Ne var ki, Amerikan sistemi henüz bu çaptaki bir “sorumluluğu” üstlenmeye hazırlıklı değildi. ABD’nin kendisini hazır hissetmesi ve Wilson’un öngörüleri doğrultusunda liberal bir dünya imparatorluğu kurmaya yönelik düzenlemelere girişmesi ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleşecektir. Bir başka deyişle Amerikan yönetimi ve kamuoyu, Wilson’un “idealizm” ve “insancıllık” değerleriyle maskelenmiş olan emperyalist politikasının inceliğini ancak bir çeyrek yüzyıl sonra kavrayabilecektir. O zamana dek dünya üzerindeki etkinliğini, şirketleri ve sermayesi aracılığıyla sürdürmeye çalışan ABD, 1940’lı yıllarda, Ortadoğu’da ve dünyanın diğer bölgelerinde İngiltere’nin güç yitirmesiyle doğan boşluğu askeri ve siyasi gücüyle dolduracak ve kapitalist sistemin dünya jandarmalığını üstlenecektir.
Emperyalizmin Yirminci Yüzyıldaki insani yüzünün yaratıcısı olan Wilson, 1920 yılında “dünya barışına yaptığı üstün katkılardan” ötürü, Nobel Barış Ödülü ile ödüllendirildi. Hem siyasal iktidarını, hem özgüvenini, hem de bedensel ve zihinsel sağlığını yitirmiş yaşlı ve hasta bir adamdı.
Emperyalizme karşı tarihin ilk başarılı ulusal kurtuluş savaşına önderlik etmiş olan ve halkını, onbir yıllık bir savaşın yıkıntıları arasından onurlu bir barış antlaşmasıyla çekip çıkaran Mustafa Kemal Atatürk’ün ödülü ise, ulusunun ve tüm mazlum ulusların gönlündeki en mutena yere sahip olma ayrıcalığıydı. Dünya tarihinin, emperyalizmin sözcüleri tarafından değil, dürüst insanlar tarafından yazılacağı gün geldiğinde, insanlık idealinin gerçek temsilcisi ve savunucusu olarak Atatürk, tarihin başköşesindeki haklı yerini alacaktır.


Kaynakça


Yayınlanmış Belgeler

Diplomacy in the Near and Middle East – A Documentary Record 1914-1956, Derleyen: J.[acob] C.[olleman] Hurewitz, Vol. II, New York, D. Van Nostrand Co., Inc., 1958.
Document on British Foreign Policy, 1919-1939, E. L. Woodward, Rohan Butler (ed.), First Series, Vol. IV, 1919, London, Her Majesty’s Stationary Office, 1952.
Documents on British Foreign Policy, 1919-1939, Rohan Butler, J. P. T. Bury, M. E. Lambert (ed.), First Series, Vol. XIII, The Near and Middle East, January 1920 – March 1921, London, Her Majesty’s Stationary Office, 1963.
Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, 1918, World War Supplement I, Vol.I, Washington D.C., United States Government Printing Office, 1933.
Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, 1919: The Paris Peace Conference, Vol. III, Washington D.C., United States Government Printing Office, 1943.
Papers Relating to the Foreugn Relations of the United States, 1919: The Paris Peace Conference, Vol. V, Washington D.C., United States Government Printing Office, 1946.
Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, 1919: The Paris Peace Conference, Vol. VI, Washington D.C., United States Government Printing Office, 1946.

Kitap ve Makaleler

Akgün, Seçil, “Ana Hatlarıyla General Moseley Raporu: Türkiye’de Amerikan Mandası,” Belleten, C. XLVIII, S. 189-190 (Ocak-Nisan 1984), s. 95-108.
Akşin, Sina, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, İstanbul, Cem Yayınları, 1976.
Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk/Sylev, C. I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1981.
Cumming, Henry Harford, Franco-British Rivalry in the Post-War Near East: The Decline of French Influence, Westport, Connectucit, Greenwood Press, 1986 c. 1938 (Oxford University Press.)
De Novo, John A., American Interests and Policies in the Middle East, 1900-1939, Minneapolis, The University of Minnesota Press, 1963.
Erol, Mine, Türkiye’de Amerikan Mandası Meselesi, 1919-1920, Giresun, İleri Basımevi, 1972.
Evans, Laurence, United States Policy and the Partition of Turkey, 1914-1924, Baltimore, The John Hopkins Press, 1965.
Fromkin, David, A Peace to End All Peace: Creating the Modern Middle East, 1914-1922, London, Penguin Books Ltd., 1991.
Helmreich, Paul C., From Paris to Sevres: The Partition of the Ottoman Empire at the Peace Conference of 1919-1920, Columbus, Ohio State University Press, 1974.
Howard, Harry N., An American Inquiry in the Middle East: The King-Crane Commission, Beirut, Khayat’s, 1963.
Howard, Harry N., The Partition of Turkey: A Diplomatic History, 1913-1923, New York, Howard Fertig Inc., 1966.
Karal, Enver Ziya (derl.), Atatürk’ten Düşünceler, 3.B., Ankara, Türkiye İş Bankası Yayınları, 1969.
Kırçak, Çağlar, Cumhuriyet’ten Günümüze Gericilik, C. II, İstanbul, Cumhuriyet Kitapları, 2001.
Kissinger, Henry, Diplomasi, Çeviren: İbrahim H. Kurt, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006.
Kurat, Yuluğ Tekin, Osmanlı İmparatorluğu’nun Paylaşılması, Ankara, Kalite Matbaası, 1976.
Mejcher, Helmut, Imperial Quest fdr Oil: ıraq, 1900-1928, 1st Pr., London, Ithaca Press, 1976.
Selek, Sabahattin, Anadolu İhtilâli, 4.B., İstanbul, Burçak Yayınları, 1968.
Sonyel, Salâhi R., Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, C. I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1973.
Stivers, William, Supremacy of Oil: Iraq, Turkey and the Anglo-American World Order, 1918-1930, London/Ithaca, Cornell University Press, 1982.
Tunaya, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasi Partiler, 1859-1952, İstanbul, y.y., 1952.

İnternet Siteleri






NOT1: İtilaf güçlerine yardım götüren tüm gemilerin, denizaltılar kullanılarak ayrım gözetilmeksizin batırılması anlamına gelen denizaltı savaşlarında, savaşa taraf olmayan ülkelerin -bu arada ABD’nin- birçok ticaret gemisi Alman denizaltılarınca batırılmıştı. 1915 Mayısında Lousitania adlı yolcu gemisinin batırılması, büyük bölümü Amerikalı olan çok sayıda insanın ölmesine yol açmış, bu olay Amerikan kamuoyunda Almanya’ya karşı büyük bir öfkenin doğmasına neden olmuş, ancak Almanya özür dileyip denizaltı savaşlarını durdurunca Amerikan kamuoyu yatışmıştı.
NOT2:Almanya Dışişleri Bakanı Arthur Zimmermann, 19 Ocak 1917 günü Meksika’daki Almanya Büyükelçisi’ne gönderdiği telgrafta, eğer Meksika ABD’ye karşı Almanya’nın yanında savaşa girerse, bazı Amerikan eyaletlerinin (New Mexico, Arizona ve Texas eyaletlerinin) Meksika’ya verilebileceğini bildirmişti. İngiliz istihbaratı, telgrafı ele geçirip deşifre etti ve Amerikan hükümetine verdi. Tüm Amerikan gazetelerinde yayınlanan telgraf metni, savaş karşıtı olan Amerikan kamuoyunun Almanya’nın aleyhine dönmesine yol açtı.
NOT3: Edward Mandell House, genellikle Colonel (=Albay) House olarak tanınır. Başkan Wilson’un yakın arkadaşı ve özel danışmanıydı. Başkan üzerinde büyük etkisi olduğu ve savaş sırasındaki ABD diplomasisinin şekillendirilmesinde belirleyici bir konumda bulunduğu bilinmektedir. Ancak savaştan sonra Wilson ile arası açılacak ve Paris Barış Konferansı sürerken devre dışı bırakılacaktır.

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Benzer Konular...
Cevaplar: 0
Gösterim: 2,018
14-10-2014:15:05
Son Mesaj tarafından xturk