SAĞLIK KÖŞESİ HASTALIKLAR Tüp Bebek / Tüp Bebek Tedavisinde Sık Sorulan Sorular

Tüp Bebek / Tüp Bebek Tedavisinde Sık Sorulan Sorular

Tüp Bebek / Tüp Bebek Tedavisinde Sık Sorulan Sorular

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
xturk
Aktif Üye
38
07-01-2014:14:08
#1
Sorularla Tüp Bebek Tedavisi


TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE STRESİN ROLÜ NEDİR?

Tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen en önemli faktör embriyo kalitesidir. Stres ve üreme ilişkisini araştıran bir çok çalışma yapılmasına rağmen, stresin direkt olarak üremeyi etkilediği kanıtlanmamıştır. Embriyolarının kaliteli olduklarının çiftlere bildirilmesi belki bu konuda stresi azaltıcı, rahatlatıcı etki yapabilmektedir. Yine de tedavi olunacak tüp bebek merkezi seçilirken, psikolojik destek de sağlayan merkezlere yönelmek daha uygun olabilir. Sitemiz tüp bebek merkezleri detaylı bir araştırma yapmaktadır ve araştırmamız bittiğinde sizlere bu konuda çok geniş bilgi verebilmeyi hedefliyoruz.

SPERM BULUNAMAMASI YA DA SPERM SAYISININ ÇOK AZ OLMASI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER?

Böyle durumlarda basit operasyon türleri ile erkekten sperm elde edilmeye çalışılır. Bunlar: TESE, MicroTESE, TESA, MESA, PESA gibi sperm elde etme yöntemleridir. Eğer buna rağmen, hala sperm bulunamamışsa, ne yazık ki tedaviye son verilmektedir. Ancak günümüzde bu yöntemlerle (tüp bebek tedavisi ile birlikte) çocuk sahibi olan çiftlerin sayısı hiç de az değildir.

CİNSİYET BELİRLEMEK MÜMKÜN MÜDÜR?

Bilimsel açıdan, embriyoların genetik incelemeye tabi tutularak (PGT) cinsiyetlerinin tayini ve istenen cinsiyetteki embriyoların transfer edilmesi mümkündür. Ancak bu durum da donasyon konusunda olduğu gibi, ülkemizde kesinlikle yasaklanmış durumdadır. Yalnızca, cinsiyete bağlı olarak geçen herhangi bir kalıtımsal hastalık teşhis edilirse bu istisnai bir durum olarak değerlendirilir ve ancak bu durumda PGT ile cinsiyet tayini yapılabilir. Örneğin bazı hastalıklarda bebek kız olursa kalıtsal hastalık geçmeyecek, erkek olursa geçecektir. Ya da tam tersi bir durum da olabilir.

İYİ KALİTEDE OLMASINA RAĞMEN EMBRİYOLARIN TUTUNAMAMA SEBEPLERİ NELER OLABİLİR?

Bazı durumlarda, tüp bebek aşamasında kaliteli 2 veya 3 embriyo transferine rağmen tutunma gerçekleşemeyebilir. Bu durumda çok daha ileri tetkikler ile çiftler genetik, endokrin hastalıkları yönünden daha detaylı incelenmelidir. Pıhtılaşmayı arttırıcı faktörlerin oluşumu, histeroskopi ve rahim filmi ile yapılan detaylı incelemeler faydalı olacaktır.

EMBRİYONUN İYİ GELİŞTİĞİ NASIL ANLAŞILIR?

Mikroenjeksiyon yada tüp bebek işleminden; · 16-20 saat sonra (1.gün) döllenme tespit edilir. · 48 saat sonra (2. gün) 3 - 4 hücreli embriyolar izlenir. 72 saat sonra (3. gün) 6 - 8 veya daha fazla hücre içeren embriyolar izlenir ve hücreler arası birleşme başlar. · 4. günün sabahında hücre sayısı net sayılamamakta, morula dönemine ulaşan embriyolar oluşmaktadır. · 5. veya 6. gündeki embriyoya blastosist adı verilir ve hücre sayısı 60’tan fazladır. Tüp bebek laboratuarında bu kriterlere sahip olan embriyolar normal gelişen embriyolar olarak değerlendirilir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ ANORMAL BEBEK DÜNYAYA GETİRME RİSKİNİ ARTTIRIR MI?

Normal yol ile, tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen bebekler arasında zihinsel ve fiziksel açıdan hiçbir fark yoktur. Tamamen normal bir bebek gelişiminin seyrine uygun olarak bu süreç devam eder. Tüp bebek ile normal bebek doğurma riski de, normal yolla yapılan doğumlardaki kadardır.

TEDAVİDE KULLANILAN SPERM VE YUMURTALAR ÇİFTLERİN KENDİSİNİN MİDİR?

Hiçbir nedenle, yumurta ya da sperm üretemeyen çiftler tüp bebek tedavisine kabul edilemezler. Ayrıca, tüp bebek tedavisine başlamak için resmi nikahlı olmak ve baş vuru sırasında Evlilik Cüzdanı ile bunu belgelemek koşulu aranmaktadır. Tedavide kullanılan sperm ve yumurtalar kesinlikle çiftlerin kendilerine aittir. Zaten ülkemizde yasal olarak da kendilerine ait olmayan hücrelerle gebe kalmak hiçbir mazerete göre değişmeksizin, kesin bir şekilde yasaklanmıştır. Ülkemizde uygulanmasa da dünyada donasyon yöntemiyle gebe kalmanın yasal olduğu ülkeler mevcuttur.

SİGARA GEBELİK ŞANSINI ETKİLER Mİ?

Hormon aktivitesi yönünden çok miktarda sigara kullanımının olumsuzluklar yarattığı bilinmektedir. Hatta bazen, adet düzensizliği, erken menopoz gibi sorunlara bile yol açabilmektedir. Ayriyeten, gebelik sırasında fetusta gelişme geriliğine, düşük doğum ağırlığına neden olabilir. Bu tür risklerden korunmanın tek yolu; kuşkusuz sigaradan uzak durmaktır.

TÜP BEBEK YÖNTEMİNDE DÜŞÜK OLMA RİSKİ NORMALDEN FAZLA MIDIR?

Normal gebeliklerde de, tüp bebek gebeliklerinde de %15 civarında bir düşük riski bulunmaktadır. Bazen gebelik kaybı normalden fazla adet kanaması olarak dahi algılanabilmektedir. Halbuki tahliller bunun bir gebelik kaybı olduğunu ortaya koyabilmektedir. Tüp bebek yönteminde, normal gebeliğe göre düşük riski daha yüksek değildir.

TÜPLERİN KAPALI OLMASI TEDAVİYİ ENGELLER Mİ?

Tüp bebek tedavisinin son aşaması olan embriyo transferi esnasında, embriyolar rahim içerisine verilmektedir. Dolayısıyla tüplerin açık olup olmadığının bir önemi yoktur. Yalnızca, tüplerin içinde sıvı birikmesi gözleniyorsa, bu sıvı rahim içerisine akma ve embriyonun tutunmasını etkileme riski taşıdığından tüpler çıkarılmalı veya rahimle bağlantısı koparılmalıdır.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ EN ÇOK KAÇ KEZ YAPILABİLİR?

Tedavi sayısı olarak bir sınır bulunmamakla birlikte genel kanı 8 uygulamaya kadar yapılabileceği yönündedir. Bazı hastaların ısrarları ile bu sayı daha fazla tüp bebek denemesi olarak da karşımıza çıkmaktadır. Her tedavi arasında 3-4 ay kadar ara verilmesi gerekir.

BAŞARI, TEDAVİNİN YAPILDIĞI MEVSİME GÖRE FARKLILIK GÖSTEREBİLİR Mİ?

Tüp bebek tedavilerinde yıllardır elde edilen tecrübe ve istatistiklere dayanarak, başarı şansının mevsimlere göre değişmediği ortaya konmuştur.

KADIN YAŞININ BAŞARIDAKİ ROLÜ NEDİR?

Kadın yaşı ilerledikçe yumurtalık kapasitesi ve yumurta kalitesi maalesef azalmaktadır. Bu durum tedavideki başarıyı etkileyen çok önemli bir faktördür. Ancak tüp bebek ve genetik bilimindeki ilerlemeler birlikte kullanılarak, 38 yaş üzerindeki kadınların yumurtalarından elde edilen embriyolara PGT (preimplantasyon genetik tanı) yöntemi uygulanmasıyla %30 - %35 dolaylarında gebelik sağlanabilmektedir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİNİN SÜRESİ NE KADARDIR?

Tedavi süresi boyunca hastanede yatmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Rutin takipler de mümkün olduğunca kısa tutulmakta, hastaların hastanede kalma süresi olabildiğince kısaltılmaya çalışılmaktadır. Böylece hastaların, günlük aktivitelerinden çok fazla ödün vermek zorunda bırakılmamaları hedeflenir. Yumurta gelişiminin sağlanması, toplanması, laboratuar koşullarında döllendirilmesi, embriyonun geliştirilmesi ve transferi aşamaları ortalama 2 haftayı bulan bir süreçtir. Bu süre, hastanın durumuna göre biraz artabilir ya da azalabilir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ İÇİN NE ZAMAN BAŞVURMALI?

Eşlerin hiçbir korunma yöntemi kullanmadan, düzenli ilişkiye girmelerine rağmen bir yıl veya daha fazla gebe kalamamaları durumunda bu konuda uzman bir doktora baş vurmaları gerekmektedir. Tedavi, çift olarak değerlendirilmeli, muayenede eşlerin her ikisi de hazır bulunmalıdır. Eğer varsa, daha önceden yapılan her türlü tahlil, film, v.s. birlikte götürülmelidir. Daha önceden semen analizi yapılmış olsa dahi, semen analizinin tekrarlanması gerekir. Alinti.
xturk
07-01-2014:14:08 #1

Sorularla Tüp Bebek Tedavisi


TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE STRESİN ROLÜ NEDİR?

Tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen en önemli faktör embriyo kalitesidir. Stres ve üreme ilişkisini araştıran bir çok çalışma yapılmasına rağmen, stresin direkt olarak üremeyi etkilediği kanıtlanmamıştır. Embriyolarının kaliteli olduklarının çiftlere bildirilmesi belki bu konuda stresi azaltıcı, rahatlatıcı etki yapabilmektedir. Yine de tedavi olunacak tüp bebek merkezi seçilirken, psikolojik destek de sağlayan merkezlere yönelmek daha uygun olabilir. Sitemiz tüp bebek merkezleri detaylı bir araştırma yapmaktadır ve araştırmamız bittiğinde sizlere bu konuda çok geniş bilgi verebilmeyi hedefliyoruz.

SPERM BULUNAMAMASI YA DA SPERM SAYISININ ÇOK AZ OLMASI TEDAVİYİ NASIL ETKİLER?

Böyle durumlarda basit operasyon türleri ile erkekten sperm elde edilmeye çalışılır. Bunlar: TESE, MicroTESE, TESA, MESA, PESA gibi sperm elde etme yöntemleridir. Eğer buna rağmen, hala sperm bulunamamışsa, ne yazık ki tedaviye son verilmektedir. Ancak günümüzde bu yöntemlerle (tüp bebek tedavisi ile birlikte) çocuk sahibi olan çiftlerin sayısı hiç de az değildir.

CİNSİYET BELİRLEMEK MÜMKÜN MÜDÜR?

Bilimsel açıdan, embriyoların genetik incelemeye tabi tutularak (PGT) cinsiyetlerinin tayini ve istenen cinsiyetteki embriyoların transfer edilmesi mümkündür. Ancak bu durum da donasyon konusunda olduğu gibi, ülkemizde kesinlikle yasaklanmış durumdadır. Yalnızca, cinsiyete bağlı olarak geçen herhangi bir kalıtımsal hastalık teşhis edilirse bu istisnai bir durum olarak değerlendirilir ve ancak bu durumda PGT ile cinsiyet tayini yapılabilir. Örneğin bazı hastalıklarda bebek kız olursa kalıtsal hastalık geçmeyecek, erkek olursa geçecektir. Ya da tam tersi bir durum da olabilir.

İYİ KALİTEDE OLMASINA RAĞMEN EMBRİYOLARIN TUTUNAMAMA SEBEPLERİ NELER OLABİLİR?

Bazı durumlarda, tüp bebek aşamasında kaliteli 2 veya 3 embriyo transferine rağmen tutunma gerçekleşemeyebilir. Bu durumda çok daha ileri tetkikler ile çiftler genetik, endokrin hastalıkları yönünden daha detaylı incelenmelidir. Pıhtılaşmayı arttırıcı faktörlerin oluşumu, histeroskopi ve rahim filmi ile yapılan detaylı incelemeler faydalı olacaktır.

EMBRİYONUN İYİ GELİŞTİĞİ NASIL ANLAŞILIR?

Mikroenjeksiyon yada tüp bebek işleminden; · 16-20 saat sonra (1.gün) döllenme tespit edilir. · 48 saat sonra (2. gün) 3 - 4 hücreli embriyolar izlenir. 72 saat sonra (3. gün) 6 - 8 veya daha fazla hücre içeren embriyolar izlenir ve hücreler arası birleşme başlar. · 4. günün sabahında hücre sayısı net sayılamamakta, morula dönemine ulaşan embriyolar oluşmaktadır. · 5. veya 6. gündeki embriyoya blastosist adı verilir ve hücre sayısı 60’tan fazladır. Tüp bebek laboratuarında bu kriterlere sahip olan embriyolar normal gelişen embriyolar olarak değerlendirilir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ ANORMAL BEBEK DÜNYAYA GETİRME RİSKİNİ ARTTIRIR MI?

Normal yol ile, tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen bebekler arasında zihinsel ve fiziksel açıdan hiçbir fark yoktur. Tamamen normal bir bebek gelişiminin seyrine uygun olarak bu süreç devam eder. Tüp bebek ile normal bebek doğurma riski de, normal yolla yapılan doğumlardaki kadardır.

TEDAVİDE KULLANILAN SPERM VE YUMURTALAR ÇİFTLERİN KENDİSİNİN MİDİR?

Hiçbir nedenle, yumurta ya da sperm üretemeyen çiftler tüp bebek tedavisine kabul edilemezler. Ayrıca, tüp bebek tedavisine başlamak için resmi nikahlı olmak ve baş vuru sırasında Evlilik Cüzdanı ile bunu belgelemek koşulu aranmaktadır. Tedavide kullanılan sperm ve yumurtalar kesinlikle çiftlerin kendilerine aittir. Zaten ülkemizde yasal olarak da kendilerine ait olmayan hücrelerle gebe kalmak hiçbir mazerete göre değişmeksizin, kesin bir şekilde yasaklanmıştır. Ülkemizde uygulanmasa da dünyada donasyon yöntemiyle gebe kalmanın yasal olduğu ülkeler mevcuttur.

SİGARA GEBELİK ŞANSINI ETKİLER Mİ?

Hormon aktivitesi yönünden çok miktarda sigara kullanımının olumsuzluklar yarattığı bilinmektedir. Hatta bazen, adet düzensizliği, erken menopoz gibi sorunlara bile yol açabilmektedir. Ayriyeten, gebelik sırasında fetusta gelişme geriliğine, düşük doğum ağırlığına neden olabilir. Bu tür risklerden korunmanın tek yolu; kuşkusuz sigaradan uzak durmaktır.

TÜP BEBEK YÖNTEMİNDE DÜŞÜK OLMA RİSKİ NORMALDEN FAZLA MIDIR?

Normal gebeliklerde de, tüp bebek gebeliklerinde de %15 civarında bir düşük riski bulunmaktadır. Bazen gebelik kaybı normalden fazla adet kanaması olarak dahi algılanabilmektedir. Halbuki tahliller bunun bir gebelik kaybı olduğunu ortaya koyabilmektedir. Tüp bebek yönteminde, normal gebeliğe göre düşük riski daha yüksek değildir.

TÜPLERİN KAPALI OLMASI TEDAVİYİ ENGELLER Mİ?

Tüp bebek tedavisinin son aşaması olan embriyo transferi esnasında, embriyolar rahim içerisine verilmektedir. Dolayısıyla tüplerin açık olup olmadığının bir önemi yoktur. Yalnızca, tüplerin içinde sıvı birikmesi gözleniyorsa, bu sıvı rahim içerisine akma ve embriyonun tutunmasını etkileme riski taşıdığından tüpler çıkarılmalı veya rahimle bağlantısı koparılmalıdır.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ EN ÇOK KAÇ KEZ YAPILABİLİR?

Tedavi sayısı olarak bir sınır bulunmamakla birlikte genel kanı 8 uygulamaya kadar yapılabileceği yönündedir. Bazı hastaların ısrarları ile bu sayı daha fazla tüp bebek denemesi olarak da karşımıza çıkmaktadır. Her tedavi arasında 3-4 ay kadar ara verilmesi gerekir.

BAŞARI, TEDAVİNİN YAPILDIĞI MEVSİME GÖRE FARKLILIK GÖSTEREBİLİR Mİ?

Tüp bebek tedavilerinde yıllardır elde edilen tecrübe ve istatistiklere dayanarak, başarı şansının mevsimlere göre değişmediği ortaya konmuştur.

KADIN YAŞININ BAŞARIDAKİ ROLÜ NEDİR?

Kadın yaşı ilerledikçe yumurtalık kapasitesi ve yumurta kalitesi maalesef azalmaktadır. Bu durum tedavideki başarıyı etkileyen çok önemli bir faktördür. Ancak tüp bebek ve genetik bilimindeki ilerlemeler birlikte kullanılarak, 38 yaş üzerindeki kadınların yumurtalarından elde edilen embriyolara PGT (preimplantasyon genetik tanı) yöntemi uygulanmasıyla %30 - %35 dolaylarında gebelik sağlanabilmektedir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİNİN SÜRESİ NE KADARDIR?

Tedavi süresi boyunca hastanede yatmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Rutin takipler de mümkün olduğunca kısa tutulmakta, hastaların hastanede kalma süresi olabildiğince kısaltılmaya çalışılmaktadır. Böylece hastaların, günlük aktivitelerinden çok fazla ödün vermek zorunda bırakılmamaları hedeflenir. Yumurta gelişiminin sağlanması, toplanması, laboratuar koşullarında döllendirilmesi, embriyonun geliştirilmesi ve transferi aşamaları ortalama 2 haftayı bulan bir süreçtir. Bu süre, hastanın durumuna göre biraz artabilir ya da azalabilir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ İÇİN NE ZAMAN BAŞVURMALI?

Eşlerin hiçbir korunma yöntemi kullanmadan, düzenli ilişkiye girmelerine rağmen bir yıl veya daha fazla gebe kalamamaları durumunda bu konuda uzman bir doktora baş vurmaları gerekmektedir. Tedavi, çift olarak değerlendirilmeli, muayenede eşlerin her ikisi de hazır bulunmalıdır. Eğer varsa, daha önceden yapılan her türlü tahlil, film, v.s. birlikte götürülmelidir. Daha önceden semen analizi yapılmış olsa dahi, semen analizinin tekrarlanması gerekir. Alinti.

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi