SAĞLIK KÖŞESİ CİNSEL SAĞLIK Ergenlerde cinsellik (Bilimsel Tez)

Ergenlerde cinsellik (Bilimsel Tez)

Ergenlerde cinsellik (Bilimsel Tez)

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
 
fikriye
Çalışkan Üye
101
03-05-2014:15:12
#1
Amaç: Bu makalede, ergenlik döneminin özelliklerine değinmeyi ve ergen cinselliğinin bazı yönlerini tartışmayı amaçladık. Ana Bulgular: Ergenlik, insanlarda fiziksel ve psikolojik değişikliklerin olduğu önemli bir dönemdir. Bu dönemde kişilik yapısı ile birlikte cinsel organlarda fiziksel ve fonksiyonel değişiklikler ön plana çıkmaktadır. Cinsel etkinlik dönemi daha erken yaşta başlarken ergenler cinsellik, kontraseptif yöntemler ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarla ilgili yeterli bilgiye sahip olamadıkları için, yüksek oranda istenmeyen gebelik ve cinsel yolla
bulaşan enfeksiyon riskine maruz kalmaktadır. Sonuç: Ülkemizde ergenlerin cinselliğine gereken önem verilmeli ve öncelikle ergenlerde cinsellik konusunda geniş çaplı ve yeterli sayıda araştırma yapılarak mevcut durum tespit
edilmelidir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda yapılandırılmış bir cinsel eğitim programı sunulmalıdır. Anahtar kelimeler: Ergen, cinsellik, cinsel bilgi, cinsel eğitim
Sexuality of adolescents
Objective: The aim of this article was to stress some aspects of adolescence and discuss sexuality among
adolescents. Main findings: Puberty is an important period with physiological and psychological changes.
Together with personality changes physiological and functional changes in the sexual organs are seen in this
period. While sexual activity starts in early ages, adolescents are exposed to higher risks of sexually transmissed
diseases and unwanted pregnancy mainly due to lack of adequate knowledge. Conclusion: More attention
should be given to the sexuality of adolescents in Turkey and studies should be conducted to evaluate sexual
issues of adolescents in order to have a clear picture of the present situation. These activities should be followed
by the initiation of formal sexual education programmes.
Key words: Adolescent, sexuality, sexual knowledge, sexual education
Genel Tıp Derg 2006;16(3):137-141

Ergenlik, insanlarda fiziksel ve psikolojik
değişikliklerin olduğu önemli bir dönemdir. Bu
dönemde kişilik yapısı ile birlikte cinsel organlarda
fiziksel ve fonksiyonel değişiklikler ön plana
çıkmaktadır. Bu derlemede amacımız, ergenliğin
özelliklerine değinmek ve ergenlerde cinselliği bazı
yönleri ile aktarmaktır.
Ergenlik çağı cinsel kimliği kabullenme, ana
babaya bağımlılıktan kurtulma, toplumsal yerini
araştırma ve bir mesleğe yönelme çabalarının
gösterildiği 8-10 yıllık bir dönemdir (1).

Yazışma Adresi: Dr. Turan Set, Trakya Üniversitesi Tıp
Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Edirne
e-posta: turanset@yahoo.com

Ergenlik toplumlara, dönemlere ve kişiye göre farklı
özellikler göstermektedir. Bu nedenle tüm yönlerini
kapsayan ve herkes tarafından yeterli görülen bir tanım
yapmak zordur. Örneğin, sanayi toplumu ile kırsal
kesim gençliğinin özellikleri ve sorunları farklıdır (2).
Hacettepe ve Dicle Üniversitesi birinci sınıf öğrencileri
üzerinde yapılan bir araştırmada (3), iki üniversitenin
öğrencileri arasında sosyoekonomik ve psikososyal
özellikler açısından bölgesel özelliklere paralel, o
özellikleri yansıtan farklılıklar olduğu gösterilmiştir.
Ergenliğin tanımı
Ergenlik için bir yaş sınırı getirmek zordur. Bedensel,
ruhsal ve toplumsal gelişim her insanda aynı yaşlarda
olmaz. Farklı özellikleri ve inceleme kolaylıkları
nedeniyle İstanbul Üniversitesi Çocuk ve Ergen
Genel Tıp Derg 2006;16(3) Ergenlerde cinsellik-Set ve ark
137Psikiyatrisi kitabında ergenlik dönemi şöyle
sınıflandırılmıştır:
1. Erken ergenlik: 11-15 yaşlar arasındaki dönemdir.

2. Orta ergenlik: 14-15 yaşlarından başlayıp, 16-17 yaşlara kadar süren dönemdir.

3. Geç ergenlik: 16-17 yaşlardan başlayıp 20’li yaşlarda sona erer. Fiziksel büyüme ve seksüel olgunlaşma ergenlerin
majör fizyolojik değişiklikleridir. Tanner, fiziksel gelişimi klasik olarak beş evreye ayırmıştır. Bu evreler kızlarda meme gelişimi, pubik kıllanma, büyüme hızı ve menarşa göre, erkeklerde genital organların gelişimi, pubik kıllanma ve büyüme
hızına göre belirlenmektedir (4). Erkeklerde ve kızlarda ergenliğin tamamlanması yaklaşık aynı yaşlarda olmasına rağmen kızlar, preadolesan evreye erkeklerden yaklaşık bir yıl erken girerler. Kızların ergenlikteki fiziksel değişiklikleri ortalama
10.8 yaşında başlar ve yaklaşık 4 yıl sürer. Erkeklerde ise ortalama 11.8 yaşında başlar ve yaklaşık 3 yıl sürer. Kızlarda büyüme atakları genellikle gelişmenin erken evresinde olur. Erken ergenlik dönemi, kızlar ve erkekler arasında farklılığın en fazla olduğu zamandır (4). Ergenlik döneminin sonlarına doğru kişi bireyselleşmesini tamamlamış, kendi ebeveynlerinden ve diğer yetişkinlerden duygusal anlamda bağımsızlaşmıştır. Her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler kurmaya
hazırdır (5). Ergenlik ve delikanlılık yaşlarında bedenin ve cinsel organların hızlı büyümesiyle birlikte; içsel coşkular ve önemli gelişimsel sorunlarla karşılaşan delikanlı erkek ya da kız, kendisine eskiden aşılanmış roller ve hünerlerle, bundan böyle yükleneceği roller ve sorumlulukları karşılaştırır. Bu dönemde benlik kimliği ve kimlik duygusu gelişir. Kimlik duygusunun cinsel, toplumsal ve mesleksel öğeleri vardır (1). Bunları özetleyecek olursak: Cinsel kimlik, bireyin kendi bedenini ve benliğini belli bir eşeylik içinde algılayışı, kabullenişidir (1). Erkeklik veya dişilikle ilişkili davranışların psikolojik yönlerine işaret eder ve aile bireyleri, öğretmenler ve arkadaşlar gibi kültürel fenomenlerden gelen deneyimlerin verdiği sayısız ipuçlarının sonucu gelişir. Cinsel rol, cinsel kimlik ile ilişkili ve kısmen ondan türemiş olan davranıştır. Toplum içinde dışa vuran davranışların görünümüdür (1). Standart ve sağlıklı sonuç, cinsel kimlik ile cinsel rolün birbirine uygun
olmasıdır. Toplumsal cinsiyet, kadın ve erkekliği sosyal olarak yapılandıran özellikler olarak tanımlanır. İnsanlar dişi ya da erkek olarak doğarlar ama daha sonra kadın veya erkek olma ile sonuçlanacak, kız ya da oğlan çocuk olmayı yetişirken öğrenirler. Bu yüzden toplumsal cinsiyet zaman içinde gelişen ve değişen bir kavramdır. Kültürden kültüre ve zaman içinde farklılık gösterir (6). Ergenlik döneminde, gencin cinsel yapısı ve yeterliliği konusunda önce birtakım soruları, kuşkuları olabilir. Kendi cinsel yapısını, yeterlilik ve gücünü, düşüncede yada eylemde, başkaları ile karşılaştırır. Bu konuda
başkalarınca da nasıl görüldüğünü merak eder. Kendini sınar; yarışmaya kalkar. Zamanla, sağlıklı gencin bu tür sınamaları, yarışmaları, kuşkuları yatışır. Kendi cinsel yapısının ve yeterliliğinin gerçekçi kabullenişi ile “cinsel kimlik duygusu” olgunlaşır (1).
Cinsellik
Cinsellik, gelecekteki yaşamı da etkileyebilen, ergenlik çağının önemli sağlık konularındandır ve fiziksel, ruhsal ve toplumsal iyilik halinin önemli bir elemanıdır (7). Cinsel davranış çeşitlilik gösterir ve birçok etkenin karmaşık ilişkisiyle belirlenir. Kişinin başkalarıyla olan ilişkilerinden, yaşam koşullarından ve içinde yaşadığı kültürden etkilenir (8). Bireyin cinselliği ile
tüm kişiliği birbiri içine girmiştir ve cinselliği tek başına ele almak mümkün değildir (9). Şimdiye kadar üreme sağlığının bir parçası olarak görülen cinsel sağlığın; HIV (human immundeficiency virus), cinsel içerikli şiddet, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar gibi cinsellikle ilgili sağlık sorunlarının çok artması nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından ayrı bir antite olarak tanımlanması gereği ortaya çıkmıştır (8). Üreme sağlığı ise üreme sistemi, onun fonksiyonları ve işleyişine ilişkin bütün alanlarda sadece hastalık ya da sakatlık olmaması değil, zihinsel ve sosyal açıdan bütünüyle iyi olma durumu olarak
tanımlanmaktadır (8). Bireyin eğilimlerinin, inanışlarının, düşüncesinde yanlış oluşmuş kavramların cinsel işlev bozukluğunun oluşumunda ve devamında yeri olduğu araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Bu yanlış inanışların en belirgin örnekleri, özellikle cinsellikle ilgili esprilerde, fıkralarda, günlük basında ve pornografik yayınlarda sergilenmektedir. Birçok insanın cinsel eğitimi yetersizdir veya hiç yoktur. Cinsellikle ilgili bilgi eksikliği ve cinsel olan herhangi bir şeye duyarlılık
kişileri değişik kaynaklardan, özellikle basın-yayın organlarından veya aynı derecede bilgisiz yaşıtlarından gelen mesajlara duyarlı kılar (10).
Bazı araştırmalar
Ergenlere yönelik cinsel ve üreme sağlığı çalışmaları, üzerinde önemle durulması gereken ve özel perspektif gerektiren bir konudur. Dünyada ergen nüfusun hızla artmasıyla birlikte ergenlerin cinsel ve üreme sağlığı gereksinimleri de artmıştır
(3). Bu konudaki çalışmalar, 1994 yılında Kahire’de gerçekleştirilen Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı ile 1995 Pekin Dördüncü Dünya Kadın Konferansından beri uluslar arası gündemde önemli bir yere sahiptir. Bu konferanslarda temel insan haklarının bir parçası olarak cinsellik, cinsel sağlık ve üreme sağlığıyla ilgili kapsamlı ve bütüncül bir yaklaşım
geliştirilmiştir (3,11). Ülkemizde ergen nüfusu fazladır. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2003’e göre, ülkemizde yaşayan nüfusun % 19.7’sini 10-19 yaşlar arasındaki ergenler oluşturmaktadır (12). Her ne kadar geç ergenlik 20’li yaşlar olarak tanımlanmış olsa da ergenler üzerinde yapılan araştırmaların birçoğunda 20’li yaşların sonu da dahil
edilmektedir (13-15). Ergen nüfusumuza yirmili yaşları da ilave ettiğimizi düşünürsek % 19,7’lik oran önemli ölçüde artmaktadır. Cinsel etkinlik dönemi daha erken yaşta başlarken ergenler; cinsellik, kontraseptif yöntemler ve cinsel
yolla bulaşan enfeksiyonlarla ilgili yeterli bilgiye sahip olamadıkları için, yüksek oranda istenmeyen gebelik ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyon riskine maruz kalmaktadır. Türkiye’de Hacettepe ve Dicle Üniversitesi birinci sınıf öğrencilerinde yapılan bir araştırmaya göre; kız öğrencilerin % 39.4’ü, erkek öğrencilerin % 43.1’i cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan biri olan gonorenin sadece erkeklerde olduğunu düşünmektedir. Yine cinsel yolla bulaşan hastalıkların kadınlara daha kolay bulaştığını; kız öğrencilerin % 59’u, erkeklerin ise % 55’i bilirken, kız öğrencilerin % 38.6’sı, erkeklerin % 43.3’ü yanlış bilmektedir. Hacettepe üniversitesindeki öğrencilerin % 73’ü ilk gebeliğin kürtajla sonlandırılmasının ileride
kısırlığa neden olacağını düşünmektedir (3). Günümüz şartlarında ergenler, istenmeyen gebelik ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar nedeniyle çok ciddi fiziksel, ekonomik ve psikososyal sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır (3). Farklı çalışmalar, cinsel aktif gruplar arasında en fazla cinsel yolla bulaşan hastalık görülme oranının ergenler arasında olduğunu göstermektedir (16-18). Türkiye’de 1986 verilerine göre Zührevi hastalıklar hastanelerine yatan 3257 hastanın % 24.8’i 15-24 yaş grubundadır (19). Gökengin ve arkadaşları (20), üniversite öğrencilerinde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların bulgu ve belirtilerini, bulaşma yollarını ve risk gruplarını bilme durumunun yetersiz olduğunu bulmuşlardır. Türkiye’de cinsellik, başka birçok ülkede olduğu gibi, üstü kapalı bir konu olarak kalmıştır ve bu konuda eğitim, hizmet ve araştırma sınırlıdır. Ülkemizde ergenlere yönelik yapılandırılmış bir cinsel eğitim programı yoktur. Aile içerisinde başlaması beklenen
cinsel eğitimi verecek olan ebeveynlerin de bu konuda yeterli bilgi birikimine sahip olduklarını söyleyemeyiz. Kaldı ki, sosyal ve kültürel faktörler nedeniyle cinsel konuların ailede halen tabu konumunda olduğu bilinmektedir (3,21). Hacettepe’deki öğrencilerin % 56’sının, Dicle’deki öğrencilerin % 81’inin “annesi ile” ve her iki üniversitede büyük çoğunluğunun (sırasıyla % 82 ve % 93) ‘babası ile’ cinsel ve üreme sağlığı konularında hiç konuşmadıkları saptanmıştır
(3). HIV/AIDS hakkında üniversite öğrencilerinin bilgi ve tutumlarını değerlendiren bir araştırmada (22) katılımcıların HIV hakkında orta derecede bilgi düzeyine sahip oldukları ve bunların çoğunluğunun medyadan bilgi edindiği görülmüştür. Edirne’de 11-20 yaş arası ergenlerde yapılan bir araştırmada (23) sadece % 28.6’sının cinsellik hakkındaki bilgi düzeylerinin yeterli olduğunu düşündükleri saptanmıştır. Eğitimin yetersiz olması cinsellikle ilgili davranışlara da yansımaktadır. Üniversite öğrencilerinde yapılan bir araştırmada (24) % 24.1’inin Genel Tıp Derg 2006;16(3) Ergenlerde cinsellik-Set ve ark 19. Bumin MA. Gençlik döneminin morbidite ve mortalite sorunları. İçinde: Öztürk Y, editör. III.
Halk Sağlığı Günleri;
1993 Mayıs 5-7; Kayseri. TC Erciyes Üniversitesi Yayınları No:46; 1993. p.1-6.
24. Dağdeviren N, Aktürk Z. Sexual activity and contraception among university students. In: WONCA Europa 2004 Quality in Practice; 2004 June 1-4; Amsterdam. 2004. Abst no: 613.
25. Öner L, Dağdeviren N, Aktürk Z, Şahin EM, Özer C. Tıp Fakültesi öğrencilerinin cinsellikle ilgili bilgi, tutum ve
davranışları. İçinde: I.Uluslararası ve II.Ulusal Üreme Sağlığı ve Aile Planlaması Kongresi; 2001 Nisan 20-23; Antalya. 2001. p.150.
20. Gokengin D, Yamazhan T, Ozkaya D, Aytug S, Ertem E, Arda B et al. Sexual knowledge, attitudes, and risk
behaviors of students in Turkey. J Sch Health 2003;73:258-63.
26. Hardoff D, Tamir A, Palti H. Attitudes and practices of Israeli physicians toward adolescent health care: A national survey. J Adolesc Health 1999;25:35-9.
21. Ekşi A. Üniversiteli gençler. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları; 1986.
22. Savaser S. Knowledge and attitudes of high school students about AIDS: A Turkish perspective. Public Health Nurs
2003;20:71-9.
27. Dağdeviren N, Öner L, Aktürk Z, Şahin EM, Özer C. Does medical education chance sexual health behaviors. In:
Promoting excellence in family medicine WONCA EUROPA 2002 ESGP/FM Conference; 2002 June 9-13; London, United
Kingdom. 2002. p.38.
23. Dağdeviren N, Özer C, Aktürk Z, Şahin EM, Şahin Ö, Öner L. The sources of knowledge of the Turkish teenages about sexual issues: how reliable are they?. In: The 2001 Conference of the European Society of General Practice/Family Medicine; 2001 June 3-7; Tampere, Finland. 2001. p.47.


Turan Set, Nezih Dağdeviren, Zekeriya Aktürk
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Edirne
fikriye
03-05-2014:15:12 #1

Amaç: Bu makalede, ergenlik döneminin özelliklerine değinmeyi ve ergen cinselliğinin bazı yönlerini tartışmayı amaçladık. Ana Bulgular: Ergenlik, insanlarda fiziksel ve psikolojik değişikliklerin olduğu önemli bir dönemdir. Bu dönemde kişilik yapısı ile birlikte cinsel organlarda fiziksel ve fonksiyonel değişiklikler ön plana çıkmaktadır. Cinsel etkinlik dönemi daha erken yaşta başlarken ergenler cinsellik, kontraseptif yöntemler ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarla ilgili yeterli bilgiye sahip olamadıkları için, yüksek oranda istenmeyen gebelik ve cinsel yolla
bulaşan enfeksiyon riskine maruz kalmaktadır. Sonuç: Ülkemizde ergenlerin cinselliğine gereken önem verilmeli ve öncelikle ergenlerde cinsellik konusunda geniş çaplı ve yeterli sayıda araştırma yapılarak mevcut durum tespit
edilmelidir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda yapılandırılmış bir cinsel eğitim programı sunulmalıdır. Anahtar kelimeler: Ergen, cinsellik, cinsel bilgi, cinsel eğitim
Sexuality of adolescents
Objective: The aim of this article was to stress some aspects of adolescence and discuss sexuality among
adolescents. Main findings: Puberty is an important period with physiological and psychological changes.
Together with personality changes physiological and functional changes in the sexual organs are seen in this
period. While sexual activity starts in early ages, adolescents are exposed to higher risks of sexually transmissed
diseases and unwanted pregnancy mainly due to lack of adequate knowledge. Conclusion: More attention
should be given to the sexuality of adolescents in Turkey and studies should be conducted to evaluate sexual
issues of adolescents in order to have a clear picture of the present situation. These activities should be followed
by the initiation of formal sexual education programmes.
Key words: Adolescent, sexuality, sexual knowledge, sexual education
Genel Tıp Derg 2006;16(3):137-141

Ergenlik, insanlarda fiziksel ve psikolojik
değişikliklerin olduğu önemli bir dönemdir. Bu
dönemde kişilik yapısı ile birlikte cinsel organlarda
fiziksel ve fonksiyonel değişiklikler ön plana
çıkmaktadır. Bu derlemede amacımız, ergenliğin
özelliklerine değinmek ve ergenlerde cinselliği bazı
yönleri ile aktarmaktır.
Ergenlik çağı cinsel kimliği kabullenme, ana
babaya bağımlılıktan kurtulma, toplumsal yerini
araştırma ve bir mesleğe yönelme çabalarının
gösterildiği 8-10 yıllık bir dönemdir (1).

Yazışma Adresi: Dr. Turan Set, Trakya Üniversitesi Tıp
Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Edirne
e-posta: turanset@yahoo.com

Ergenlik toplumlara, dönemlere ve kişiye göre farklı
özellikler göstermektedir. Bu nedenle tüm yönlerini
kapsayan ve herkes tarafından yeterli görülen bir tanım
yapmak zordur. Örneğin, sanayi toplumu ile kırsal
kesim gençliğinin özellikleri ve sorunları farklıdır (2).
Hacettepe ve Dicle Üniversitesi birinci sınıf öğrencileri
üzerinde yapılan bir araştırmada (3), iki üniversitenin
öğrencileri arasında sosyoekonomik ve psikososyal
özellikler açısından bölgesel özelliklere paralel, o
özellikleri yansıtan farklılıklar olduğu gösterilmiştir.
Ergenliğin tanımı
Ergenlik için bir yaş sınırı getirmek zordur. Bedensel,
ruhsal ve toplumsal gelişim her insanda aynı yaşlarda
olmaz. Farklı özellikleri ve inceleme kolaylıkları
nedeniyle İstanbul Üniversitesi Çocuk ve Ergen
Genel Tıp Derg 2006;16(3) Ergenlerde cinsellik-Set ve ark
137Psikiyatrisi kitabında ergenlik dönemi şöyle
sınıflandırılmıştır:
1. Erken ergenlik: 11-15 yaşlar arasındaki dönemdir.

2. Orta ergenlik: 14-15 yaşlarından başlayıp, 16-17 yaşlara kadar süren dönemdir.

3. Geç ergenlik: 16-17 yaşlardan başlayıp 20’li yaşlarda sona erer. Fiziksel büyüme ve seksüel olgunlaşma ergenlerin
majör fizyolojik değişiklikleridir. Tanner, fiziksel gelişimi klasik olarak beş evreye ayırmıştır. Bu evreler kızlarda meme gelişimi, pubik kıllanma, büyüme hızı ve menarşa göre, erkeklerde genital organların gelişimi, pubik kıllanma ve büyüme
hızına göre belirlenmektedir (4). Erkeklerde ve kızlarda ergenliğin tamamlanması yaklaşık aynı yaşlarda olmasına rağmen kızlar, preadolesan evreye erkeklerden yaklaşık bir yıl erken girerler. Kızların ergenlikteki fiziksel değişiklikleri ortalama
10.8 yaşında başlar ve yaklaşık 4 yıl sürer. Erkeklerde ise ortalama 11.8 yaşında başlar ve yaklaşık 3 yıl sürer. Kızlarda büyüme atakları genellikle gelişmenin erken evresinde olur. Erken ergenlik dönemi, kızlar ve erkekler arasında farklılığın en fazla olduğu zamandır (4). Ergenlik döneminin sonlarına doğru kişi bireyselleşmesini tamamlamış, kendi ebeveynlerinden ve diğer yetişkinlerden duygusal anlamda bağımsızlaşmıştır. Her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler kurmaya
hazırdır (5). Ergenlik ve delikanlılık yaşlarında bedenin ve cinsel organların hızlı büyümesiyle birlikte; içsel coşkular ve önemli gelişimsel sorunlarla karşılaşan delikanlı erkek ya da kız, kendisine eskiden aşılanmış roller ve hünerlerle, bundan böyle yükleneceği roller ve sorumlulukları karşılaştırır. Bu dönemde benlik kimliği ve kimlik duygusu gelişir. Kimlik duygusunun cinsel, toplumsal ve mesleksel öğeleri vardır (1). Bunları özetleyecek olursak: Cinsel kimlik, bireyin kendi bedenini ve benliğini belli bir eşeylik içinde algılayışı, kabullenişidir (1). Erkeklik veya dişilikle ilişkili davranışların psikolojik yönlerine işaret eder ve aile bireyleri, öğretmenler ve arkadaşlar gibi kültürel fenomenlerden gelen deneyimlerin verdiği sayısız ipuçlarının sonucu gelişir. Cinsel rol, cinsel kimlik ile ilişkili ve kısmen ondan türemiş olan davranıştır. Toplum içinde dışa vuran davranışların görünümüdür (1). Standart ve sağlıklı sonuç, cinsel kimlik ile cinsel rolün birbirine uygun
olmasıdır. Toplumsal cinsiyet, kadın ve erkekliği sosyal olarak yapılandıran özellikler olarak tanımlanır. İnsanlar dişi ya da erkek olarak doğarlar ama daha sonra kadın veya erkek olma ile sonuçlanacak, kız ya da oğlan çocuk olmayı yetişirken öğrenirler. Bu yüzden toplumsal cinsiyet zaman içinde gelişen ve değişen bir kavramdır. Kültürden kültüre ve zaman içinde farklılık gösterir (6). Ergenlik döneminde, gencin cinsel yapısı ve yeterliliği konusunda önce birtakım soruları, kuşkuları olabilir. Kendi cinsel yapısını, yeterlilik ve gücünü, düşüncede yada eylemde, başkaları ile karşılaştırır. Bu konuda
başkalarınca da nasıl görüldüğünü merak eder. Kendini sınar; yarışmaya kalkar. Zamanla, sağlıklı gencin bu tür sınamaları, yarışmaları, kuşkuları yatışır. Kendi cinsel yapısının ve yeterliliğinin gerçekçi kabullenişi ile “cinsel kimlik duygusu” olgunlaşır (1).
Cinsellik
Cinsellik, gelecekteki yaşamı da etkileyebilen, ergenlik çağının önemli sağlık konularındandır ve fiziksel, ruhsal ve toplumsal iyilik halinin önemli bir elemanıdır (7). Cinsel davranış çeşitlilik gösterir ve birçok etkenin karmaşık ilişkisiyle belirlenir. Kişinin başkalarıyla olan ilişkilerinden, yaşam koşullarından ve içinde yaşadığı kültürden etkilenir (8). Bireyin cinselliği ile
tüm kişiliği birbiri içine girmiştir ve cinselliği tek başına ele almak mümkün değildir (9). Şimdiye kadar üreme sağlığının bir parçası olarak görülen cinsel sağlığın; HIV (human immundeficiency virus), cinsel içerikli şiddet, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar gibi cinsellikle ilgili sağlık sorunlarının çok artması nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından ayrı bir antite olarak tanımlanması gereği ortaya çıkmıştır (8). Üreme sağlığı ise üreme sistemi, onun fonksiyonları ve işleyişine ilişkin bütün alanlarda sadece hastalık ya da sakatlık olmaması değil, zihinsel ve sosyal açıdan bütünüyle iyi olma durumu olarak
tanımlanmaktadır (8). Bireyin eğilimlerinin, inanışlarının, düşüncesinde yanlış oluşmuş kavramların cinsel işlev bozukluğunun oluşumunda ve devamında yeri olduğu araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Bu yanlış inanışların en belirgin örnekleri, özellikle cinsellikle ilgili esprilerde, fıkralarda, günlük basında ve pornografik yayınlarda sergilenmektedir. Birçok insanın cinsel eğitimi yetersizdir veya hiç yoktur. Cinsellikle ilgili bilgi eksikliği ve cinsel olan herhangi bir şeye duyarlılık
kişileri değişik kaynaklardan, özellikle basın-yayın organlarından veya aynı derecede bilgisiz yaşıtlarından gelen mesajlara duyarlı kılar (10).
Bazı araştırmalar
Ergenlere yönelik cinsel ve üreme sağlığı çalışmaları, üzerinde önemle durulması gereken ve özel perspektif gerektiren bir konudur. Dünyada ergen nüfusun hızla artmasıyla birlikte ergenlerin cinsel ve üreme sağlığı gereksinimleri de artmıştır
(3). Bu konudaki çalışmalar, 1994 yılında Kahire’de gerçekleştirilen Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı ile 1995 Pekin Dördüncü Dünya Kadın Konferansından beri uluslar arası gündemde önemli bir yere sahiptir. Bu konferanslarda temel insan haklarının bir parçası olarak cinsellik, cinsel sağlık ve üreme sağlığıyla ilgili kapsamlı ve bütüncül bir yaklaşım
geliştirilmiştir (3,11). Ülkemizde ergen nüfusu fazladır. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2003’e göre, ülkemizde yaşayan nüfusun % 19.7’sini 10-19 yaşlar arasındaki ergenler oluşturmaktadır (12). Her ne kadar geç ergenlik 20’li yaşlar olarak tanımlanmış olsa da ergenler üzerinde yapılan araştırmaların birçoğunda 20’li yaşların sonu da dahil
edilmektedir (13-15). Ergen nüfusumuza yirmili yaşları da ilave ettiğimizi düşünürsek % 19,7’lik oran önemli ölçüde artmaktadır. Cinsel etkinlik dönemi daha erken yaşta başlarken ergenler; cinsellik, kontraseptif yöntemler ve cinsel
yolla bulaşan enfeksiyonlarla ilgili yeterli bilgiye sahip olamadıkları için, yüksek oranda istenmeyen gebelik ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyon riskine maruz kalmaktadır. Türkiye’de Hacettepe ve Dicle Üniversitesi birinci sınıf öğrencilerinde yapılan bir araştırmaya göre; kız öğrencilerin % 39.4’ü, erkek öğrencilerin % 43.1’i cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan biri olan gonorenin sadece erkeklerde olduğunu düşünmektedir. Yine cinsel yolla bulaşan hastalıkların kadınlara daha kolay bulaştığını; kız öğrencilerin % 59’u, erkeklerin ise % 55’i bilirken, kız öğrencilerin % 38.6’sı, erkeklerin % 43.3’ü yanlış bilmektedir. Hacettepe üniversitesindeki öğrencilerin % 73’ü ilk gebeliğin kürtajla sonlandırılmasının ileride
kısırlığa neden olacağını düşünmektedir (3). Günümüz şartlarında ergenler, istenmeyen gebelik ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar nedeniyle çok ciddi fiziksel, ekonomik ve psikososyal sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır (3). Farklı çalışmalar, cinsel aktif gruplar arasında en fazla cinsel yolla bulaşan hastalık görülme oranının ergenler arasında olduğunu göstermektedir (16-18). Türkiye’de 1986 verilerine göre Zührevi hastalıklar hastanelerine yatan 3257 hastanın % 24.8’i 15-24 yaş grubundadır (19). Gökengin ve arkadaşları (20), üniversite öğrencilerinde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların bulgu ve belirtilerini, bulaşma yollarını ve risk gruplarını bilme durumunun yetersiz olduğunu bulmuşlardır. Türkiye’de cinsellik, başka birçok ülkede olduğu gibi, üstü kapalı bir konu olarak kalmıştır ve bu konuda eğitim, hizmet ve araştırma sınırlıdır. Ülkemizde ergenlere yönelik yapılandırılmış bir cinsel eğitim programı yoktur. Aile içerisinde başlaması beklenen
cinsel eğitimi verecek olan ebeveynlerin de bu konuda yeterli bilgi birikimine sahip olduklarını söyleyemeyiz. Kaldı ki, sosyal ve kültürel faktörler nedeniyle cinsel konuların ailede halen tabu konumunda olduğu bilinmektedir (3,21). Hacettepe’deki öğrencilerin % 56’sının, Dicle’deki öğrencilerin % 81’inin “annesi ile” ve her iki üniversitede büyük çoğunluğunun (sırasıyla % 82 ve % 93) ‘babası ile’ cinsel ve üreme sağlığı konularında hiç konuşmadıkları saptanmıştır
(3). HIV/AIDS hakkında üniversite öğrencilerinin bilgi ve tutumlarını değerlendiren bir araştırmada (22) katılımcıların HIV hakkında orta derecede bilgi düzeyine sahip oldukları ve bunların çoğunluğunun medyadan bilgi edindiği görülmüştür. Edirne’de 11-20 yaş arası ergenlerde yapılan bir araştırmada (23) sadece % 28.6’sının cinsellik hakkındaki bilgi düzeylerinin yeterli olduğunu düşündükleri saptanmıştır. Eğitimin yetersiz olması cinsellikle ilgili davranışlara da yansımaktadır. Üniversite öğrencilerinde yapılan bir araştırmada (24) % 24.1’inin Genel Tıp Derg 2006;16(3) Ergenlerde cinsellik-Set ve ark 19. Bumin MA. Gençlik döneminin morbidite ve mortalite sorunları. İçinde: Öztürk Y, editör. III.
Halk Sağlığı Günleri;
1993 Mayıs 5-7; Kayseri. TC Erciyes Üniversitesi Yayınları No:46; 1993. p.1-6.
24. Dağdeviren N, Aktürk Z. Sexual activity and contraception among university students. In: WONCA Europa 2004 Quality in Practice; 2004 June 1-4; Amsterdam. 2004. Abst no: 613.
25. Öner L, Dağdeviren N, Aktürk Z, Şahin EM, Özer C. Tıp Fakültesi öğrencilerinin cinsellikle ilgili bilgi, tutum ve
davranışları. İçinde: I.Uluslararası ve II.Ulusal Üreme Sağlığı ve Aile Planlaması Kongresi; 2001 Nisan 20-23; Antalya. 2001. p.150.
20. Gokengin D, Yamazhan T, Ozkaya D, Aytug S, Ertem E, Arda B et al. Sexual knowledge, attitudes, and risk
behaviors of students in Turkey. J Sch Health 2003;73:258-63.
26. Hardoff D, Tamir A, Palti H. Attitudes and practices of Israeli physicians toward adolescent health care: A national survey. J Adolesc Health 1999;25:35-9.
21. Ekşi A. Üniversiteli gençler. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları; 1986.
22. Savaser S. Knowledge and attitudes of high school students about AIDS: A Turkish perspective. Public Health Nurs
2003;20:71-9.
27. Dağdeviren N, Öner L, Aktürk Z, Şahin EM, Özer C. Does medical education chance sexual health behaviors. In:
Promoting excellence in family medicine WONCA EUROPA 2002 ESGP/FM Conference; 2002 June 9-13; London, United
Kingdom. 2002. p.38.
23. Dağdeviren N, Özer C, Aktürk Z, Şahin EM, Şahin Ö, Öner L. The sources of knowledge of the Turkish teenages about sexual issues: how reliable are they?. In: The 2001 Conference of the European Society of General Practice/Family Medicine; 2001 June 3-7; Tampere, Finland. 2001. p.47.


Turan Set, Nezih Dağdeviren, Zekeriya Aktürk
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Edirne

 
  • 0 Oy - 0 Ortalama
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi
Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar):
 1 Ziyaretçi